Sevgili yolcu;

Neden mutlu olmaya odaklanırken; ‘huzur’ mevzusunu gözden kaçırıyoruz?

Huzur kaçıran en önemli etken nedir deseler… ‘Geçmişte, geçmişle yaşamak!’ derim.

Geçmişte yaşadığın her ne varsa…iyi, kötü şeyler… belki hatalar…Evet. Bunları sen yaşadın. Her gününü, tekrar tekrar geçmiş yaşantını değerlendirerek geçirirsen; aklın bugünü yaşama arzusundan uzaklaşır ve fonda zihnin, geçmiş takıntınla meşgul olur. Sonrası da… ‘Neden? Neden? Neden?’ cümleleri…

Geçmişte hatalar yapmış olabilirsin. Kim mükemmel ki ya da mükemmel olmaya mecbur musun?

Önemli olan hatalarından ders çıkarmış olman ve aynı hataya tekrar düşmemendir. Durmadan geçmişte yaşarsan, geçmişi sorgularsan ilerleyemezsin. Geçmiş, geçmişte kaldı! Zihnini oradan bugüne yani şu ana çekebilirsen; anlık huzurunun keyfini çıkarabilirsin.

Kişilerle sıkıntı yaşamış olabilirsin. Arkadaş, anne, baba, eş, dost, kardeş… Bu bir acı olabilir, kırgınlık hayal kırıklığı olabilir… Yarım kalmış olabilir. Dışarı aktarılamayan, yarım kalmış duygu olabilir… O duyguyu yaşadığın andan alıp bugünlere getirirsen, özgürleşemezsin. Zihnin, ruhun, o duygun; özgürleşemez.

Şuranda…Tam göğsünün üzerinde bir huzursuzluk hissediyorsan; muhtemelen orada halledemediğin, çözümleyemediğin bir yaşanmışlık ya da yaşanmamışlık vardır. Şöyle bir düşün bakalım, halletmediğin hangi mevzu var?

Kocaman bir fil düşün. Bazen hayatında kocaman bir fil vardır. Hayatının her alanını işgal etmiştir fakat sen bunun farkında değilsindir.

O fili özgür bırak sevgili yolcu… Özgür bırak ki konfor alanının dışına çıkabilsin ve sende çıkabil… Her ne yaşadıysan yaşadın. O duyguyu özgür bırakmalısın. Affetmelisin kendi içinde…

Affettikçe nasıl özgürleştiğini tahmin bile edemezsin.

Bu tam olarak ‘huzur’ değil de nedir?

Aradığın mutluluğa ulaşılamayabilir evet… fakat aramadığın kadar ‘huzur’ var avuçlarının içinde ve sen ona sahipsin.

Aynaya baktığında ne görüyorsun?

Büyük bir burun mu? ya da eğri dişler mi? Vücudun çok mu orantısız? Ayakların çok mu büyük? Peki ya ellerin…

Ve aynada gördüğün bu ‘sen’ hiç hoşuna gitmiyor mu? Vücudunla, bedeninle ilgili problemlerin olabilir. Aslında bir de farklı açıdan bakmayı deneyebilirsin kendine…

Aynadaki ‘sen’ e… Ellerine baktığında; hayata tutunmanı sağlayan yol arkadaşlarını görebilirsin. Gözlerine baktığında; doğanın, gökyüzünün emsalsiz mucizevi güzelliklerini görmeni, tehlikeleri fark etmeni sağlayan yol arkadaşını görebilirsin.

Saçına, diz kapaklarına, ayaklarına, ellerine, gözlerine, kulaklarına, kalbine baktığın zaman; ‘‘Bunlar benim yol arkadaşım. Benimle beraber. Biz birlikte yol alıyoruz. Birlikte başarıyoruz.’’ diyebilmelisin.

Böyle olunca; bedenini, kendini sevmeye başlayınca kendini daha rahat hissedeceksin. Kim kusursuz ki? Kusurlarımızla var olmuyor muyuz?

Diğer kişilerden bağımsız, diğer kişilerin bakışından bağımsız olarak bir de bu gözle bak ellerine, vücuduna, kaşına, gözüne… Hayatta senin var olmanı sağlayan yol arkadaşlarınmış gibi onlara bak.

Varlığına şükredebilmelisin. Sahip olduklarına şükredebilmelisin. Şükredebildikçe çoğalırsın… Sahip olduğun bardağın dolu tarafına odaklandığında ‘huzur’ seninle olacaktır… yanı başında…

Sevgili yolcu,

Geçmişe takılı kalmaktan bahsettik… Mutluluk aranırken, sahip olunan huzur gözden kaçırılabilir dedik… Affetmek… Affettikçe özgürleşmek; sahip olduğun ‘sen’ i sev ve şükretmesini bilmekten bahsettik.

Haydi kalk şimdi. Geç aynanın karşısına ve yol arkadaşlarına teşekkür et. Sahip olduğun varlığına şükret. Şükret ve kendine iyi bak. Bize emanet olan bu bedene iyi bakmalıyız ki ruhumuz huzurlu olabilsin. Kendine bu iyiliği yap. Fazlasıyla hak ediyorsun değil mi?

Sevgili yolcu… Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum. Hayatta var olma ve şükür sebebini yorumlarda paylaşabilirsin. Ayrıca faydalanmasını istediğin kişilerle yazımı paylaşarak; sen de insanların hayatına dokunabilirsin.                                                                                                                     

Sağlıcakla, huzurla, anda kalın. Sevgilerimle.

#demetlemotivasyon