Ameliyathane’den naklen yayın

Can korkusundan elim ayağıma, dilim dudağıma, parmaklarım klavyenin tuşlarına dolaştı. Ya aklım mı?
Bende son altı aydır akıl falan kalmadı ki… Hali pür melalimi belki şu dizelerle anlatabilirim…

“Yandı, bütün duygular

Acıların ateşiyle

Düşünceler kül oldu

Yaşam endişesiyle”

Şimdi yedi ay geriye dönüp yaşadıklarımı anlatmaya çalışayım sizlere…

Umarım başınızı ağrıtmadan, sizleri sıkmadan, başka halüsinasyonlar görmeden başarırım bu işi…

****

Mayıs ayının ortalarında yaptırdığım tahlillerde, PSA (prostat kanserini gösteren kan testi) 6 çıkmıştı. Doktorumun isteği üzerine, her altı ayda bir yaptırmaktaydım bu tahlili. Bir önceki 3 civarındaydı ve gayet normal karşılamıştı.

On dört sene kadar önce ilk ameliyatımı Üroloji uzmanı Ünal Can yapmış, prostatımı almıştı. Sonra da sıkı, sıkı tembih etmişti:

_On sene sonra her altı ayda bir PSA baktıracaksın. Çünkü ben sadece prostatı aldım, kese içinde kaldı. On seneden sonra burası kansere dönüşebilir.

İstanbul’da çalıştığım işyeri ile evim arasındaki (arabamla üç saat sürüyordu) yol üzerinde bulunan tüm tuvaletleri ezberlemiştim. Henüz elli dört yaşındaydım. Her yarım saatte bir tuvalete gitmek zorundaydım… Sonunda olan oldu. İyice büyüyen prostat, kanalları tıkadı, idrar yapamaz oldum ve doğru ameliyathaneye…

ÖKÜZ DOZU

Doğrusunu isterseniz ameliyata mı girdim, yoksa Beykoz çayırına pikniğe mi? Siz karar verin…

Belimden verdiler narkozu, o yıllardaki adıyla Paşabahçe SSK Hastanesinde… Lokal anestezi diyorlar bu usule… Ameliyatı yapan eski arkadaşım Ürolog Dr. Ünal Can… Sağ elimi, dahiliye uzmanı olan kankam Ataman tutuyor… Sol elim ise KBB uzmanı olan sevgili kardeşim Fırat Arıcan’ın elinde… Narkozitör Emine Hanım, arkadaşlarımın arkadaşı olduğu için çok önceden tanışmaktayız… Bir taraftan kesiliyorum bir yandan güle oynaya sohbet ediyoruz… Tam bir geyik muhabbeti…

_Ya arkadaşlar, ameliyatın ortasında narkozun tesiri geçerse, avazım çıktığı kadar bağırırım sakın korkmayın…

-Merak etme sen, dedi Ünal Can… Sana öküzü devirecek dozu verdi Emine…

ŞIMARIKLIĞIN CEZASI

On üç sene, her altı ayda bir muntazaman baktırdım PSA’ya… Sonuçlar hep aynı idi ve korkulacak bir şey yoktu çok şükür…

Bilemiyorum, kendimi 70’inde Süpermen olarak görmenin verdiği şımarıklıktan mı, yoksa adam sendecilikten mi, son sene baktırmadım PSA değerlerine… Eğer safra kesemdeki ağrılar olmasaydı, yine de baktıracağım yoktu.

Sonuç iç açıcı değildi. İşte o zaman içime bir kor düştü, eteklerim tutuşmaya başladı… Bende şafak attı…

İşte o zaman sarıldım telefona…

Üroloji uzmanı Ünal Can, “ PSA 6” lafını duyar duymaz verdi talimatını:

_Hemen şu antibiyotikten bir kutu kullan. İçinde 14 adet var. Bittikten bir hafta sonra yeniden PSA baktır. Düşme varsa korkma, aynı değerde kalıyor veya artış gösteriyorsa o zaman biyopsi şart! Dediklerini aynen uyguladım. PSA, 9 çıktı, iyi mi?

_Hemen İstanbul’a gel… Beykoz Devlet hastanesinde doktor arkadaşım biyopsi için seni bekliyor. Bu arada aldığın kan sulandırıcı ilaçlarını da kes,

Aspirin dahil hiçbir şey kullanma…

GELECEK YAZI: KEÇİ BACAĞI TAKARIZ