Son günlerde yerlerde sürünenleri çok sık görmeye başlayınca medya gündemine gelmeye başladı. Aslında yıllardır Türkiye'nin acı bir gerçeği. Her şey kuytu köşelerde, kenar mahallelerde yaşanıp bittiği için dikkat çekmiyordu. Mecidiyeköy, Taksim gibi merkezi noktalarda yerlerde yatan veya iki büklüm olmuş ayaklarının üzerinde durmaya çalışanlar çoğalınca gündeme oturdu Bonzai. Değişik dönemlerde farklı şekillerde "kayıp nesiller"i olmuş bir milletiz maalesef. Hepsinde de bir "karanlık eller" silsilesi tarafından kurgulanmış operasyon vardı. Bunu yıllar sonra daha net anlamaya başladık. Öyle hemen "komplo teorisi" falan diyerek geçiştiremezsiniz. Bu kadar meşakkatli bir uyuşturucunun bir çikolata parasına satılmasını başka türlü izah edemezsiniz. Bu bir çökertme operasyonu...

Kimyasal bir karışım emdirilmiş bitkiden ibaret. Ama, vücut ağırlığı, bünyesinin gücü direnci vs. ne olursa olsun iki büklüm yapıp, tabiri caizse "maymun" ediyor insanı. Kim içerse içsin tuş oluyor. İnsanlar, iki büklüm olmuş veya yerde kala kalmış gencin etrafından dolanıp, yoluna gidiyor. O kadar "alışılagelmiş" bir görüntü sanki!..

* * *

İşin teknik bilgileri, kimyasalın nereden geldiği falan Narkotik Şube ve "bağımlılıkla mücadele" birimlerinin işi. Kullananlar, içerisinde ne tür zehirler olduğuna bakmıyorlar bile. Bir süreliğine dünyadan kopuyor ve "boyut" değiştiriyorlar kendi tabirleriyle. İşte o değişen boyutu da herkesin anlayacağı şekilde cümlelere dökemiyorlar. 

Devletin, birçok bakanlığını bağımlılıkla mücadele için seferber ettiğini biliyorum. Yeşilay ve Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, ülke genelinde basın mensuplarına dönük "bağımlılıkla mücadele" konusunda çalıştaylar düzenledi, faydalı bilgiler de verdi. Ama yeterli mi? Demek yetmiyor ki, gün geçtikçe "sürünen nesil" fotoğrafları gözümüze gözümüze sokuluyor. 

Bonzai kullanan, değişik madde çeşitleri kullanmış olan ve bu illetlerden kurtulan insanlarla konuştum tek tek. Birkaç yıllık bir gözleme sahip oldum ama "ateşin düştüğü yer"dekilerin sözü üzerine söz edecek değilim. Emekli polis memuru İsa Altun'un da bu yönde ciddi yazıları, değerlendirmeleri var ve zaman zaman manşetimize taşıdık. Gönüllü olarak bağımlılıkla mücadele gruplarında görev alan Cengiz Akkaya'nın da tespitleri dikkate alınmalı. Sosyal medyadan paylaşımlarıyla yol gösteriyor bağımlı ailelerine. Ücretsiz, tamamen gönüllülük esasına dayalı ve olumlu sonuç veren şeyler...

* *

Bonzai ve başka değişik uyuşturucular kullanmış bir gencin söyledikleri de çok ilginç ve öğretici. Ciddi uyarılar barındırıyor:

- "Nereden bulunur?" diye bir soru kadar anlamsızı yok. Herhangi bir yerde, sağa sola bakınırken mutlaka gelip birisi size "Bir şey mi aradın birader" diye sorar. 

- Bonzai, en ucuzu ve en çabuk bulunanı. "Karşıya geçeceğim, bir iki liranız var mı?" diye soran birine rastlamayan var mı? Onların çoğu bir fişek parası topluyor. Bir süre sonra, parayı verdiğiniz yerlerin yakınlarında kuytu bir köşede uyuşmuş şekilde görebilirsiniz 1-2 lira verdiğiniz genci...

- Bonzai denilen illette şu alıştırıyor, bu bulaştırıyor gibi bir şey yok. Zemin yeterince müsait. İşsiz, gelecekten umutsuz, yarını belirsiz ve içinde bulunduğu şartlar nedeniyle hayata karamsar bakan her ergen bağımlı adayıdır. Dikkat edin, genç değil, ergen. Çünkü 20'li yaşlardan çok önce başlıyor Bonzai yolculuğu... 22-23'ten sonra başlayan çok az.

- "Bağımlıyı kurtarmak" diye bir şey yok. Önce kendisi tedavi olmak isteyecek, buna çabası olacak. Eğer o hazırsa, sonrası tamamen sevgi. Tek kelimeyle sevgi... Ama yapmacık, öylesine değil gerçek anlamda aile sevgisi...

- Sosyal aktiviteler esnasında, mezuniyet partileri, gençlik kampları gibi yerlerde uyuşturucuyla tanışanlar olabilir ama bu sayı, Bonzai kullananların zekatı bile değildir. Hayatında hiç parti, kamp vs. hatırı sayılır sosyal aktivite görmeden mahalle köşelerinde maddeyle tanışanların sayısı bazı ülkelerin nüfusuna denk.

- Birçok ülke gezdim, başka bir ülkede Bonzaiye rastlamadım. Başka bir isimle benzerine de. Türkiye'ye özgü bir madde ve bu bir çökertme projesi. Gençlerin beyni, en verimli çağda deforme oluyor, bir nesil yok ediliyor.

- İki şişe su parasına bir içimlik Bonzai satılabiliyorsa, bunun kâr amaçlı olduğunu kimse söylemesin. Evet, merdiven altı imalathaneler var, torbacılara ulaştıranı, torbacılar derken kim kaç para kazanabilir ki 2 liradan? Sürümün çok büyük, milyonlarla ifade ediliyor olması lâzım.

- Bonzai Türkiye'ye geldikten yıllar sonra kriminal tanımlaması yapıldı, suç oldu. AMATEM'de Bonzai kullanmış kişilerin testlerinin temiz çıktığına şahit oldum yıllarca. Tanımı yapılıp suç kapsamına alındığında varoşların her sokağında birkaç Bonzai içicisi üremişti zaten...

- Sineklerle değil, bataklıkla uğraşmak gerekir. Hollanda'da, Brezilya'da, birçok ülkede değişik yöntemler izlenerek kontrol altına alınmış madde bağımlılığı, incelenip başarılı olan yöntemler uygulanmalı. Adı konulmamış bir savaş açılmışsa ülkenize, bunu kazanmak için her yolu denemek şart. Bonzaiyi, diğer uyarıcı maddelerden ayrı değerlendirmek ve daha fazla önemsemek zorunda yetkililer...