Herkesin mutlaka hüzünlü bir şarkısı vardır. Yoksa da bir gün olacaktır. Çünkü hayat hüzün konusunda cömerttir. 

Çoğu zaman yüreğine dokunur insanın o şarkılar. Bazen ağlatır. Zamanda yolculuğa çıkarır. Acıları tazeler.

Bizim kültürümüzün çoğu yerini hüzün işgal etmiştir. Şarkılarla şiirlerle dolanır ömrümüzü.

Hüzünle ve hüzünlü şarkılarla başa çıkmayı öğrenmelidir insan.

Eski zaman yolculuklarına benzer hüzünlü şarkılar. En çok yorgun otobüslerin içinde, eskimiş kasetlerden duyulur. Uzayan, hiç bitmeyen bir yol vardır önünüzde. Çoktan sizi terk etmiştir birkaç saat önce başlayan yolculuğun heyecanı. Uzun bir yoldur hüzünlü şarkılar. Hangi menzile ulaşmaya çalışsanız hep uzak kaldığınız.

O yolda karşınıza çıkan dağlara gidersiniz gidersiniz ama hiç yaklaşamazsınız. Dağlara bakmayı öğrenmelidir insan. Yoksa o dağların yalnızlığı, ulaşılmaz oluşu olmadık şarkılar getirir akla.

En çok akşam üstleri açık kalmış pencerelerden dökülürler sokağa. Bir yürüdüğünüz kaldırıma bakarsınız bir de geride bıraktıklarınıza. Belki lise yıllarına götürür sizi belki de ilk kez yürüdüğünüz gurbete. Size de gurbet sözcüğü büyülüymüş gibi gelmiyor mu?

Biz ki bu ülkenin insanlarıyız pencere önünde duran bir saksı sardunyadan hüzün çıkarırız. Çatlak bir tabakla, rengi solmuş giysilerle, duvarda asılı kalmış saatle göz göze  gelir ve payımıza düşen hüznü alırız.

Unutmayın Ortadoğunun ve Balkanların en hüzünlü ülkesi biziz. Kişi başına düşen hüzün ve hüzünlü şarkılar alanında rekorlar kırıyoruz.

Bütün dünyada insanlar meyhaneye, bara eğlenmek için gider bizler hüzünlenmek için. İşte bu yüzden hüzünlü şarkılarımız var bizim.

Hangi kültürde çocuklara hicran, gurbet, sıla ismi veriliyor? Evet bildiniz; benim yalnız ve hüzünlü ülkemde rastlıyoruz bu adlara.

Derimize işlemiş kanımıza karışmıştır bazı şarkılar. Belki de insan olmanın, insan kalmanın tek yoludur hüzünlü bir şarkıyı yoldaş edinmek.

Unutamadığımız ne varsa ömrümüzce bizimle gelir. Zaten biz de onları unutmayalım diye bir şiirle, hüzünlü bir şarkıyla işaretleriz kaldığımız yeri.

Ama kıvrılmıyor işte hayat bir kitabın sayfası gibi. İz bırakılmamış bir yaşamın içinde nereye döneceğimizi asla bilemiyoruz. Ruhumuza bırakılan izle hayatın içinde bulduklarımız eşleşmiyor hiçbir zaman.

Aldığımız bir mektubu okurken tıpkı filmlerde olduğu gibi arka planda hüzünlü bir şarkı eşlik eder gözümüzün önünden akan satırlara. Bazen bizler yazıp, temize çektiğimiz bir mektubun zarfına farkında olmadan hüzünlü bir şarkı da koyarız.

Kısacası bizler dünyanın en hüzünlü şarkılarını yazanlarız ve kişi başına düşen hüzünlü şarkılarda dünya rekorları kırıyoruz her sene. Sevgili ve hüzünlü ülkem lütfen bizi anla, bu şarkıları salma üstümüze.