Ardı ardına yaşanan "garip" ve bir o kadar da "tehlikeli" olayları kimse bir araya getirip önünüze koymadığı için henüz tehlikenin farkına varan yok. Aşağıda sıralayacaklarım size tesadüf gelebilir ama değil... Tıpkı FBI'a Tarabya'da teslim olan

Rıza Sarraf'ın Miami'de gözaltına alındığı zaman ile, çok sonradan "casus ilan edilmesi" ve "mal varlığına el konulması", hatta "çalışanlarının bile tutuklanması" sürecine benziyor şu andaki aymazlık.

Biz evin içerisinde "milli ittifak" modelleri geliştirip, bir buçuk yıl sonra yapılacak seçimlerin sonucunu şimdiden garanti altına almaya çalışırken, başka yerlerde başka planlar yapılıyor. Türkiye'nin yakın gelecekte başına örecekleri çorabın iplerini dokunuyor hızla...

Ortadoğu'daki BOP eşbaşkanlığı sürecinde ABD ve müttefikleriyle birlikte "koordineli" olarak yapılan, görev olarak yerine getirilenler, yarın önümüze "karanlık bir dosya" olarak konulacak ve bunun hazırlıkları yapılıyor.

Öncesi de var ama son haberi İngiliz Reuters verdi. 

Yunan sahil güvenlik botları, Mersin ve İskenderun limanlarından yükleme yapan bir geminin kargosunda yüksek miktarda patlayıcı bulunduğunu duyurdu Reuters. Habere göre Tanzanya bandıralı gemi, Girit açıklarında geçen hafta durdurulmuş. Kargo içindeki 29 konteynırda, bomba yapımında kullanılan amonyum nitrat, elektriksiz fünye ve 11 boş LPG tankı tespit edilmiş.

Reuters'in haberine göre Yunan Tuğamiral Ioannis Argiriou, "Söz konusu malzemeler madencilikten, bomba yapımına ve terörist faaliyetlere kadar her türlü işte kullanılabilir" demiş. Gözaltına alınan 8 gemi mürettebatından 5'i Ukraynalı, 2'si Hintli, biri ise Arnavutluk vatandaşı.

Buraya kadar sorun yok. Asıl "bomba", gemi kayıtlarının, kargonun varış yerinin Cibuti ve Umman olarak gözükmesine rağmen Yunan makamları "Geminin sahibi kaptana yükü Libya'nın Mistara limanına bırakma talimatı vermiş" diye bir açıklama yapmasında.

Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler, 2011 yılında uygulamaya konan ambargoyla iç savaş halinde olan Libya'ya silah satışı ve transferini yasaklamıştı. "Bomba yapım malzemesi" olarak kullanılan yükün gideceği belirtilen Mistara ise, IŞİD'le Libya güçlerinin savaş halinde olduğu bir bölge...

"Türkiye'den IŞİD'in Libya güçleriyle savaştığı bölgeye bomba hammaddesi gönderiliyor" diye oturdu dünya gündemine bu gemi olayı. 

Daha önce de Mersin limanından Libya'ya, Nijerya'ya "pompalı tüfek", "namlusu değiştirilebilir kuru sıkı tabanca" vb. sevkıyatlar yapıldığı kayıtlara girmişti...

* * * 

Bu haberden önce, Suriye'nin İdlib şehrinde El Nusra cephesi ile diğer silahlı gruplar arasında çıkan çatışmalar konuşuluyordu. Esad kuvvetlerinin, "El Nusra'yı bahane ederek İdlib'e saldırdığı"nı söylüyordu Türkiye. Ama hem Şam yönetimi, hem de Rusya farklı bakıyordu olaya. Astana sürecinde Türkiye'nin sorumluluğunu aldığı bölgeden, Rus üssüne insansız hava araçlarıyla saldırı yapıldığını açıkladı Rusya. Rus Savunma Bakanlığı 13 İHA ile saldırı girişiminde bulunulduğunu, el yapımı bombalarla yüklü İHA'ların kontrolünü ele geçirerek saldırıyı püskürttüklerini duyurdu. İHA'ların hangi ülke yapımı olduğunu açıklamadı Rus yetkililer.

İdlib'e dönük Esad'ın operasyonları, Türkiye ile Rusya ve İran'ın arasında da kriz çıkardı. Türkiye, "Esad, Nusra'yı bahane ederek ılımlı muhaliflere saldırıyor" diyor. Rusya ise "Rus üssüne dönük saldırıları yapan teröristler o bölgede barınıyor" diye itiraz ediyor. Psikolojik harp ekibi de "Türkiye'nin, İdlib'deki El Kaide çizgisindeki grupları koruduğu" gibi bir imajı yayıyor dünya gündemine.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Elysee Sarayı'nda Fransız gazetecinin sorduğu soruyu aklınıza getirin hemen... Ardından, "Erdoğan ile Macron, PYD'nin elindeki Fransız ve Türkiye vatandaşı IŞİD'lileri konuştu" haberinin servis edilmesini de. Önce sosyal medyada yer alıyor bu iddialar, ardından haber siteleri aracılığıyla yayılıyor.

* * *

ABD'yi perde arkasından yönetenler, Türkiye'nin iyice köşeye sıkıştırılarak İran ve Rusya'dan da uzaklaşması için var gücüyle çalışıyor. İran ile Kudüs konusundaki "paralel" duruşumuz, Suriye'deki iç savaşı sonlandıracak formülü bulmak için Rusya ve İran'la birlikte yürüttüğümüz Astana süreci, BOP'un üçüncü evresinde gecikmelere yol açıyor. BOP'un bu evresinde İran ve Türkiye'nin bölgedeki tüm etkinliğini yok etmek var. Bunun için "Türkiye terör gruplarını destekliyor" fikrini beyinlere kazıyıp, sonrasında BM gündemine taşıma hazırlığı yapılıyor. Asıl proje Türkiye'yi, "Suriye PKK'sı görünümlü" ABD özel kuvvetleriyle açık bir savaşın içine sokmak... 

Peki, ikili ilişkilerde "bahar havası" yaşadığımız Rusya neresinde duruyor bu sürecin? 

Hemen hatırlatalım. 2016 yılında Rusya, BM Güvenlik Konseyi'ne bir rapor teslim etti. Raporda, Türkiye'nin cihatçılara sağladığı desteğe ilişkin istihbarat raporu da vardı. TIR konvoylarının yer aldığı uydu fotoğraflarının da yer aldığı raporda, MİT'in eylemleri sorgulanıyordu. Bu eylemlerin, ABD ya da Rusya'yla birlikte yapılan işler olmadığı da anlatılıyor, El Kaide'nin para kasasından tutun da, IŞİD'in petrolüne kadar bir dizi iddia yer alıyordu.

Rusya, henüz o raporu Güvenlik Konseyi'nden çekmiş değil. Benzer bir rapor ABD çevreleri tarafından da hazırlanıyor. Kendi günahlarının da bize yüklendiği bir rapor.

Kimlerle iş tuttuğumuza dikkat ettiğimiz kadar, bugün "lehimize" gözüken ama düşmanın komplosuna hizmet eden kararları da yeniden sorgulama zamanıdır. 

İş işten geçmeden, hemen, şimdi...