Mesud Barzani’nin referandum girişimiyle Irak’ın toprak bütünlüğü tehlikeye girerken Irak, Türkiye ve İran, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) yaptırımlar konusunda ortak hareket etmeye başladı. Irak Merkezi Hükümeti’nin talepleri dahilinde Kuzey Irak’a karşı Türkiye ve İran’dan art arda yaptırım adımları geldi. Irak ve Türkiye, Habur Sınır Kapısı yakınında yaptıkları ortak tatbikatla, Barzani’ye karşı ortak müdahale kararlılığını vurgularken, İran da Kuzey Irak sınırında başlattığı askeri tatbikatla gözdağı veriyor. Batılı ülkelerin bölgedeki planlarına karşı 80 yıl aradan sonra üç ülke arasında ‘Sadabat Ruhu’ yeniden filizlenmeye başlamış durumda. Bölgenin bütünlüğü ve müdahalelerin önüne geçilmesi için bugün herkes yeni bir Sadabat Ruhu ve güçbirliği gerektiğine işaret ediyor.

TÜRKİYE, IRAK, İRAN

Sadabat Paktı 1930’larda İngiltere, Fransa ve İtalya arasında Ortadoğu’da çıkar ve menfaat çatışmalarının başlaması üzerine sömürgeci devletlerin müdahalelerini sınırlamak için Türkiye-Irak ve İran arasında gündeme geldi. Afganistan’ın da dahil olduğu Sadabat Paktı 1937’de imzalandı. Sömürgeci ülkelerin tehlikesinden bölgeyi korumak için pakta imza atan ülkeler ‘birbirlerinin çıkarlarının zedelenmemesi ve korunması suretiyle ortak ve birlikte hareket etme’ taahhüdü verdiler. Yine Sadabat Paktı’nın 7. Maddesinde, tarafların birbirlerine karşı düşmanlık, terörist oluşum ve yaklaşımlardan kaçınmaları öngörülüyordu.

TÜM DENGELERİ BOZDU

Sadabat Paktı, Ortadoğu barışının güçlenmesini sağlayarak Batılı ülkeler nezdinde bölgedeki tüm dengeleri bozdu. Sadabat ruhu sayesinde, 2. Dünya Savaşı ortamında bile Ortadoğu’daki istikrar ve bütünlük korunabildi. Ancak 1979’da çıkarılan İran-Irak savaşıyla bu anlaşmanın ruhu tamamen yok edildi. Taşeron terör örgütleri eliyle bölgede etnik ve mezhepsel ayrışmalar körüklendi. Gelinen noktada Türkiye’nin sınır komşuları Suriye ve Irak parçalanmanın eşiğinde. Milyonlarca insanın evlerinden sürüldüğü coğrafya, küresel işgalciler tarafından talan edildi.

Parçalama planları çöpe gider
Türkiye, Irak ve Suriye’nin küresel istilacılar arafından parçalanmak istediği bu dönemde 1930’ların ‘Sadabat Ruhu’na yeniden ihtiyaç duyuluyor. Bölge dışı ülkelerin kurduğu planları bozacak yegane mekanizmanın Ankara-Bağdat-Tahran birliği olduğu konusunda neredeyse herkes hemfikir. Bölgede Barzani eliyle hayata geçirildiğine şahit olduğumuz referandum hamlesi, Büyük İsrail devletini kurma girişiminin bir ön adımı niteliğinde. Şii-Sünni, Türk-Kürt-Arap gibi ayrımlar üzerinden bölgenin zenginliklerini sömürmek için çatışma üreten güçlerin oyununu, üç ülkenin koşulsuz birlikteliği çözecek.(Yenişafak)