Afrin'e başlatılan operasyonlar Menbiç'e uzanır mı? Cumhurbaşkanı "Menbiç'i de teröristlerden temizleyeceğiz. Önümüze geleni dümdüz ederiz" açıklamasında bulundu. Ancak, Menbiç'te Amerikan askerlerinin bulunması önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika'nın verdiği sözlere güvenmediklerini ve halen bölgeye IŞİD bahanesi ilşe silah yığmaya devam ettiklerine de dikkatleri çekiyor. "Suriye'deki terör örgütünün patronu Kandil ama Amerika bir türlü bunu kabul etmek istemiyor" diyor.

Bugüne kadar Amerika ile yapılan diplomatik görüşmelerin "yetersiz" olarak değerlendirilmesi sorunun derinleşebileceğini gösteriyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TSK'nın başlattığı " Zeytin Dalı Operasyonu"nun Menbiç'i de kapsayacağını söyledi ve "Orada Amerikan askerleri var. Amerika, derhal orayı boşaltmalıdır" dedi.

Daha önce Beyaz Saray'dan ve Pentegon'dan yapılan açıklamalara baktığımızda Amerika'nın Menbiç operasyonuna karşı çıktığını ve TSK'nın olası bir operasyonunda karşılarında Amerikan askerlerini göreceklerini dile getirmişlerdi.

İşin özeti şu:

TSK Menbiç'te operasyon yapacaksa, Amerika'nın o bölgeyi boşaltması gerekiyor.

Eğer, Türkiye, Menbiç operasyonunda kararlı adımlar atarsa, Amerika ile çok büyük bir kriz yaşanabilir. Bunun sonuçları ne getirir ne götürür bunu şimdiden tahmin edemiyoruz. Ancak, Menbiç'in iki müttefik arasında beklenmeyen bir kriz yaşatabileceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Önümüzdeki soruna bakalım:

Amerika bütün vaatlerine, açıklamalarına ve verdiği sözlere rağmen terör örgütü PYD/ PKK'dan vaz geçmiyor. Yapılan son açıklamada "Artık PYD'ye silah vermeyeceğiz" denildi. Bu kaçınca söz ve kaçıncı yalan sayısını biz de unuttuk.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yapılan bu açıklamaları yeterli bulmadıklarını ve ABD'nin terör örgütüyle bağını koparması gerektiğini söyleyerek, "Amerika'dan farklı sesler geliyor, tabi McMaster ulusal güvenlik danışmanı ve bu işleri koordine etmesi gereken kişi de Washington'da. Dolayısıyla artık Amerika'nın somut bir şekilde bunları göstermesi gerekiyor. Çünkü bir güven bunalımı var" diyor.

Çavuşoğlu'nun haklı olarak söylediklerine kısaca göz atalım:

"İşte silah vermediğini görmemiz lazım. Bir terör örgütüyle ABD'nin bağını koparması gerekiyor. Ve onlara da tamamen silahı bıraktırması gerekiyor. Kendi verdikleri silahları geri alması gerekiyor. Mümbiç'ten derhal çekilmeleri gerekiyor. Dolayısıyla terörle mücadele ettiğini söyleyen bir ülkenin terör örgütüyle ki kendileri de itiraf ediyorlar PKK'yla bir farkı yok diye, dolayısıyla tüm bağını koparması gerekiyor. Bir de kaybolan güveni tekrar tesis edecek adımların atılması lazım. Bunları bize göstermesi gerekiyor. Ama McMaster o gün Trump'ın Cumhurbaşkanımıza telefonda söylediğini teyit ediyor"

Hiç kuşkusuz, sorunların diplomatik yollardan, barışçıl biçimde çözülmesi hepimizin isteğidir. Bu konuda iki ülke arasında kapalı kapılar ardında görüşmelerin yapıldığını da sanıyoruz. Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamaları sorunların diplomatik yollardan çözülmesinden yana. Kendisini dinleyelim:

 "Geçen gün Amerika'dan bir heyet geldi, bir çalışma grubu oluşturmuştuk. Bu çalışma grubu çerçevesinde terörle mücadele, terörün finansmanıyla mücadele gibi çok önemli konularda toplantılar yaptık. Konsolosluklar, mülki, adli meselelerle ilgili bu diyalog zaten devam ediyor, kopmuş değil. Ama bir güven zedelenmesi oldu, bu da bizden kaynaklanmadı. Çünkü biz söz verdiğimiz zaman bu sözü yerine getiriyoruz. Bugün dünyada Recep Tayyip Erdoğan'ı seven de sevmeyen de 'Recep Tayyip Erdoğan bir söz verdiği zaman yapar' diyor. Biz bu imajı ABD'de de görmek istiyoruz. Maalesef bugüne kadar çok söz verildi. Mümbiç'te, en son Rakka'da silah verme konusunda bunlar maalesef tutulmadı. Dolayısıyla tüm bu alanlarda söylemden çok somut adımları görmek istiyoruz. Afrin operasyonu gittiği yere kadar gidecek. Bir terörle mücadele ederseniz, teröristler bitinceye kadar mücadeleyi sürdürmeniz lazım. Bize yönelik tehdit neredeyse orada onu yok etmemiz lazım. Bizim söylediğimiz gayet açık net."

Bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuzda, Amerika'nın terörist gruplardan tamamen elini çekmesi, artık silah vermeyeceği gibi, verdiği silahları da geri alması gerektiği gerçeğini görüyoruz. Amerika, dost ve müttefikimiz ise, verdiği sözleri de yerine getirecekse bunları gerçekleştirmelidir.