Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da gerçekleştirilen Dörtlü Suriye Zirvesi'nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Basın mensuplarının Beşar Esed rejimi hakkındaki sorusuna Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Siyasi süreç başlatılmalı, anayasa komitesi kurulmalı ve faaliyete başlamalıdır. Şu ya da bu şahsı görüşmedik bu zaten yapıcı olmaz. İdlib'le ilgili her şeyi zaten anlattım. Rusya Suriye hükümetini destekleme hakkını saklı tutuyor. Kısa bir süre evvel İdlib bölgesinde Halep topçu ateşine tutuldu. Hava savunma sistemlerimiz üssün 50 tane insansız hava aracı vurdu. Türk partnerimizle bu konuda yaptığımız her şey hedeflere uyuyor. Biz İdlib bölgesine 15-20 kilometre silahlar ve terör örgütlerinden temizlemek istiyoruz. Bu çalışma tamamlanmadı Türkiye ile işbirliği yapmaya devam edeceğiz" şeklinde cevap verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, "Esed'in durum ne olacak? Her şeyden önce buradaki irade kişilere ait olan bir irade değildir. Esed'in durumunu belirleyecek olan irade Suriye halkının iradesidir. İçeride ve dışarıdaki Suriye halkı onunla ilgili kararı verecektir. Bize göre Esed 1 milyona yakan vatandaşının hayatına kastetmiş insan konumundadır. Bize göre muteber bir konumda değildir. Yaşananlar ortadadır, hala oradaki katliamlar devam ediyor. Temennimiz bu süreç bitmiş olur ve Suriye'de insanlar hayatının nasıl devam edecek sorusuna cevap bulmuş oluruz. İdlib'te 3.5 milyon insan yaşıyor. Bu insanlar nereden geldiler. Halep'ten kaçarak o varil bombalarından kaçarak geldiler. Son dönemlerde İdlib'te de yaşam hakları ortadan kalktı. Oradan kaçacakları tek yer Türkiye kaçacakları yerdi. Zaten bizde 3.5 milyon insan yaşıyor. Yeni bir 3.5 milyon insan ne kadar kaçardı bilemiyoruz. Ama Putin'le yaptığımız görüşmelerde attığımız adımlarla İdlib sürecinde 10 maddelik muhtıra burada yeni bir süreç başlattı. Bu süreçle orada kalıcı ateşkesi sağladık. Ateşkesin devamı tabi ki orada yaşayan insanları rahatlattı. Yıkılan binalar gördüğümüzde onların altında kalan insanları gördüğümüzde siyasetçi olarak bunların nasıl bedel ödeyeceğiz diye düşünüyoruz. Suriye'nin kuzeyinden mülteci olarak gelmiş olanlarla ilgili olarak attığımız adımlar ortada. Şu anda onlara verdiğimiz destekler ortada. İnsani olarak destekleri vermeliyiz. İnsani olarak ne gibi destekler verebiliriz diye konuştuk. Bunların adımlarını attık" ifadelerini kullandı.

'TALEBİMİZ VAR'

Suriye halkının gelecek hakkında karar vereceğini söyleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel ise, "Suriye halkının tamamı gelecekte siyasi sistemle ilgili özgür seçimlerde kendileri karar vermelidir. Kaçmak zorunda kalan Suriyeliler de bu karara katılmalıdır. Suriye halkı gelecek hakkında karar verecektir. Suriye rejimi çok sayıda insanı öldürdü. Bu açıdan siyasi bir çözüm diyoruz ama bu kolay olmayacaktır. Uluslararası toplumun göğüslemesi gerecek. İdlip'te böyle bir yola girildiği için çok mutluluk duyuyorum. Biz bunu destekliyoruz. Milyonlarca insanin tehlikeye atılmasını istemiyoruz. Bu sürecin sürdürüleceğine inanıyorum. Son haftalar belirli hedeflere ulaşılacağını ortaya koydu" dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise şunları söyledi: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediklerine katılıyorum. Suriye devletinin yapısıyla ilgili olarak bize karar vermek düşmez. Suriye halkının kendi geleceğini ortaya koyması için gerekli şartları ortaya koymaya yardımcı olabiliriz. Soçi'de verilen kararlar var. Bunlara anayasa komitesi dahil. Bu çok önemli. Burada egemen bir hükümet var buna saygı gösterilmeli ama buna uluslararası topluluğun baskısını göstererek. Soçi'de verilen kararlar doğrultusunda uluslararası topluluğun da söyleyeceği şeyler var. Önümüzdeki aylarda bu yönde hareket edeceğiz. Suriye halkının egemenliğine saygı göstereceğiz. Bu rejimin artık tüm Suriyelileri temsil etmediğini, çünkü Suriyeliler ülkelerine terk etti. Suriyelilerin oy verecek şartları oluşturmalıyız. Bizim talebimiz var. Bu halkın kendini özgür bir şekilde ifade etmesine yer vermek."