BBP Genel Başkanı Destici, İzmir'deki bir otelde, partililerin de katıldığı basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden BBP eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nu anarak, başlayan Destici, üzerinden 9 yıl geçtiği halde kazanın üzerindeki sis perdesinin aydınlatılamadığını savundu. Olaya dair farklı mahkemelerde davaların sürdüğünü hatırlatan Destici, bu dosyaların birleştirileceğini ve olayın bütün olarak ele alınacağını söyledi. Destici, "Dosya bir bütün olarak ele alındığında karanlık noktalar ve şüpheler ortadan kaldırılacak. Bu hadisede hatası, kastı olanlar mutlaka hukuk önüne çıkarılarak hak ettikleri muamele ile karşılaşacak" diye konuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nce (TSK) Afrin'deki terör örgütlerine yönelik sürdürülen 'Zeytin Dalı Harekatı' ile ilgili de konuşan Destici, Suriye'nin kuzeyinde operasyonların başladığı günlerde olumsuz görüş beyan edenlerin, zaferden sonra seslerini kestiğini söyledi. Destici, "PKK ve onun siyasi uzantıları ile siyasete sızmış olan adamları, medyadaki köşe yazarları yine kinlerini kusmaya devam ediyor; ama onların hiçbiri, Türkiye'nin teröre karşı mücadelesini durdurmayacak" dedi.

YANLI TEPKİ

Türkiye'nin teröre karşı gerçekleştirdiği operasyonlara Avrupa Birliği (AB) üyesi bazı ülkelerin de haksız ve yanlı tepki gösterdiğini ileri süren Destici, Türkiye'nin bunlara aldırış etmediğini vurguladı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Elysee Sarayı'nda terör örgütü YPG temsilcilerini kabul etmesine de tepki gösteren Destici, "Teröristlerle Türkiye arasında bir arabulucu olma düşünce beyan etmesi, kabul edilebilir bir durum değil. Bu Türkiye'ye karşı açıkça yapılmış bir hakarettir. Bu süreç devam ederse çok daha farklı bir şekilde bunun cevabı verilmeli. Teröristlerle Türkiye arasında arabuluculuk yapmak ne Fransa Cumhurbaşkanı'nın de başkasının haddi değildir" diye konuştu. Batı'dan terörle mücadelede Türkiye'nin yanında durmalarını beklediklerini belirten Destici, "Bugüne kadar bu olmadı. Batı ve batılı ülkeler PKK'yı bugüne kadar desteklememiş olsalardı PKK diye bir terör örgütünün varlığını sürdürüyor olabilmesi mümkün değildi. PKK varlığını sürdürüyorsa bunu Batı'ya borçlu. Türkiye bütün bunları bilmesine rağmen müzakere ederek çözüm aradı; ama sonuç elde edemediğini gördüğü niçin de sınır ötesi operasyonlarını kararlı şekilde başlattı" dedi. AB'nin, Türkiye- Yunanistan- Kıbrıs ilişkileri konusunda aleni olarak Yunanistan ile Kıbrıs Rum Kesimi'nin yanında durduğunu, bunun ne kadar yanlı olduklarını gösterdiğini savunan Destici, Kıbrıs adasının sadece Rumlara ait olmadığını belirtti. Destici, "Orada iki devlet var. KKTC'yi kimse görmemezlikten gelemez. Kıbrıs Rum Kesimi, Kıbrıs'ın zenginlikleri ile ilgili ne kadar hakka sahipse KKTC de o kadar hakka sahiptir. Türkiye'nin garantörlüğü burada haksızlık karşısında mutlaka devreye girer. Enerji kaynaklarının araştırılması ve çıkarılması noktasında da KKTC'nin ve Türkiye'nin devre dışı bırakılma girişimleri, devletimizin ve ilgili birimlerin kararlı tutumu ile bertaraf edildi" diye konuştu.  

'HAÇLI ZİHNİYETİ'

Yunanistan'ın kışkırtıcı eylemlerine devam ettiğini ileri süren Destici, "Bunu neye güvenerek yapıyor?" diye sordu. Destici, şöyle devam etti: "Yunanistan kendi gücüne, ordusuna, milletine güvenerek bunu yapmıyor. Bir haçlı zihniyeti ile arkasında Batılı güçlerin Türkiye'ye karşı duracağından emin olduğu için yapıyor. Ama işte İzmir'deyiz. Arkasında kim olursa olsun, nasıl İzmir'de denize döküldüyse hiç şüphesi olmasın ki yine denize döküldüğünü Batı da görür. Batı'nın Yunanistan'ı şımartma tavırlarından, Kıbrıs Rum kesimini şımartma tavırlarından vazgeçmesi lazım. Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimine tavsiyemiz, Batı'ya çok güvenmeyin. Bakarsınız yarın baş başa kalırız. O zaman açacak delik ararsınız." Konuşmasında 'cumhur ittifakı'na da değinen Destici, İttifak Yasası'nı tüm maddeleri ile birlikte desteklediklerini dile getirdi. İlerleyen günlerde üçüncü Uyum Yasası paketinin Meclis'e getirileceğini belirten Destici, bu konuda kendilerinden de görüş istendiğini ve en kısa zamanda görüşlerini siyasi partilerle paylaşacaklarını kaydetti. Destici, "Siyasi Partiler Yasası kökten değişmeli. Türkiye'nin demokratik bir seçim yasasına kavuşması lazım" dedi. BBP Lideri Destici, konuşmasının sonunda gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin, seçim güvenliğine ilişkin eleştirileri sorması üzerine Destici, CHP'ye tavsiyelerde bulunarak, şöyle konuştu:

'2'ŞER ADAM KOYSUN'

"Ben şunu anlamakta güçlük çekiyorum. Önceki seçimlerde PKK, teröristleri köylere, mezralara gönderip oyların tamamına ambargo koyduğu dönemlerde, bu kadar seçim güvenliğinden bahsetmeyenler, bugün neden bu kadar bağırıyorlar, çağırıyorlar, seslerini yükseltiyorlar anlamıyorum. Seçim güvenliği ile ilgili yapılan çalışmaların sanki tamamen seçimi güvensiz hale getirecekmiş algısı oluşturulmaya çalışıyor. Aslında bu maddelere tek tek baktığınızda, seçimi güvenli hale getirmek için yapıldığını görüyoruz. Bizim baktığımız pencereden böyle görünüyor. Seçime 10 parti katılıyor, geriye kalan 6 parti sandık görevlisi veremiyordu. Biz de buna itiraz ediyorduk. O zaman CHP'nin veya bir başkasının neden sesi çıkmıyordu. Bence sandık başkanının devlet memuru olması kadar doğal ve doğru bir şey yok. Hangi güvensizlikten bahsediliyor. Türkiye'deki seçimler bana göre dünyanın pek çok noktasından daha güvenli şekilde yapılmakta. Ana muhalefet partisinin şimdiden yüksek sesle seçim güvenliği ile ilgili endişeleri dile getirmesi veya seçimlerde mutlaka hile yapılacakmış gibi bir algı oluşturması bence şimdiden seçimleri kaybedeceğini anladı ve mazeret üretmeye çalışıyor."
 CHP'nin 2019 seçimlerinde 200 trilyon seçim yardımı alacağını kaydeden Destici, seçim güvenliğine ilişkin şunları söyledi: "Eğer seçim güvenliğinden bu kadar emin olmak istiyorsa 200 trilyonun 100'ünü sistem kurmak için ayırsın. 180 bin sandığın başına 2'şer adam koysun. Herkeste cep telefonu var. Cep telefonu ile sandıktan çıkan sonuçları sisteme göndersin. Herkesten önce seçimin sonucunu görür ve güvenliğinden de emin olur. Bu şekilde hepimiz de emin olmuş oluruz."