Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kendi teknolojimizi üretmezsek, kendi ürünlerimizi yapmazsak gerçek manada bağımsız olamayız. Başta Amerika olmak üzere onlardan İHA isterdik, dostumuz ya, stratejik ittifakımız var ya. Derlerdi ki 'Kongreden izin çıkmadı' Tamam da biz nasıl ortağız? Niye izin çıkmıyor? Ama ne oldu söyleyeyim. Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Biz şimdi silahlı İHA yapar hale geldik. Bu İHA'larımız 32 bin fite kadar çıkıyor. Daha da güçlü olanlarını üretir hale geldiler, geliyorlar. Azmettiğiniz zaman her şey olur." dedi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen TÜBİTAK Ödül Töreni'nde konuştu.

15 ÖDÜL VERİLDİ

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

4 bilim ödülü ve 11 teşvik ödülü verildi. Yapılan titiz değerlendirmeler sonucunda bu yıl bilim kategorsinde ödüle layık görülen temel bilimlerden İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Reşat Apak ile Bilkent Üniversitesi'nden Doç dr. Fatih Ömer İldayı, mühendislik bilimlerinde Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ömer Civelek'i, sosyal bilimlerde ise Koç Üniversitesi'nden Sumru Altuğ'u gönülden tebrik ediyorum. 

SUDAN TEMASLARI

Ecdad at üstünde sınırlarını genişletirken bunu güçlü ilmi ve siyasi birikimi ile desteklemiştir. Bu hafta Çad, Tunus ve Sudan'da hem övündüm, iftihar ettim ama Batı'nın oraları yerle yeksan edişini görünce de üzüldüm. Cumhurbaşkanı'na da söyledim.. ' Bize burayı uzun yıllara sarih tahsis ederseniz bu adanın tamamını biz restore edelim. Ülkemden buraya ciddi manada bir turist akını olacağını göreceksiniz ve tarih yeniden ayağa kalkacaktır' dedim. Sağolsun kabul ettiler. Bir de tabii orada 'First Lady' de araya sokunca o da kabul etti.

'EN BÜYÜK İHTİYACIMIZ BAŞARABİLECEĞİMİZE İNANMAKTIR'

Nasıl oldu da bilim ve teknoloji konusunda bu kadar geriye düştük. Kimileri buna maddiyat diyor, bazıları problemi beşeri sermayede arıyor... Son 2 asırda yaşadığımız geri kalmışlığı maddiyatla, bütçe ile insan kaynağı ile açıklamak eksik olacaktır. Ben burada temel meselenin zihniyet meselesi olduğunu düşünüyorum. 'İcat çıkarma', 'eski köye yeni adet getirme' ifadeleri olumsuz deyim olarak dilimize bile yerleşti. Batı karşısında ezik, ilerlemeyi batıya öykünmekte gören, öte yandan kendi değerlerine karşı da nobran kuşaklar yetişti. Biz bile alfabemizde 'yat yay uyu, uyu uyu yat' bununla yetiştirildik. 'Çalış çalış, oku oku' denmesi gerekirdi. En büyük ihtiyacımız para, petrol, silah değil. Başarabileceğimize inanmaktır. Şu anda petrolü olanları, parası olanları görüyoruz. Biz onların çok çok önündeyiz, ilerisindeyiz. Petrol işi halletmiyor, para işi halletmiyor. Kudüs meselesinde dolarla işin halledebildi mi? Dolarlar dünyayı satın alabildi mi? Alamadı. Tek tek telefonun başına oturdular, dünyayı aradılar ama sonunda 128 ülke dünya devini, 'sen benim irademi dolarla satın alamazsın' dedi, tersledi. Hakikat yerini buldu. Çiftçimizin, memurumuzun, bilim insanlarımızın, kadınımızın, erkeğimizin, başarıya odaklanması lazım. Gençlerimizin kendilerine özellikle güvenmelerini hedefliyoruz.

BAĞIMSIZLIK VURGUSU

Kendi teknolojimizi üretmezsek, kendi ürünlerimizi yapmazsak gerçek manada bağımsız olamayız. Başta Amerika olmak üzere onlardan İHA isterdik, dostumuz ya, stratejik ittifakımız var ya.  Derlerdi ki “Kongreden izin çıkmadı” Tamam da biz nasıl ortağız? Niye izin çıkmıyor? Ama ne oldu söyleyeyim. Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Biz şimdi silahlı İHA yapar hale geldik. Bu İHA'larımız 32 bin fite kadar çıkıyor. Daha da güçlü olanlarını üretir hale geldiler, geliyorlar. Azmettiğiniz zaman her şey olur. Siyasi bağımsızlık, ekonomik ve teknolojik açıdan desteklenmedikçe kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Türkiye bağımsızlığından taviz vermiyorsa, bu ekonomiden üretime, savunmaya kadar farklı alanlarda elde ettiğimiz mesafe sayesindedir." (Ajanslar)