Antalya'da 28 Temmuz'da çıkan orman yangınları, 10'uncu günde kontrol altına alındı. Manavgat'ta başlayan yangın, Akseki, İbradı, Gündoğmuş ve Alanya sınırlarındaki mahallelerde de etkili oldu. Bölgede 8 uçak, 2 İHA, 19 helikopter, 1 insansız helikopter, 1832 araç ve 6 bin 511 personelle günde ortalama 1650 sortiyle havadan su atılan yangında; 5 ilçedeki 48 mahalle büyük zarar gördü. 1352'si ağır hasarlı olmak üzere 2 bin 164 bina da hasar aldı. Yangından 770 kişi ve görevli etkilendi; 763'ü tedavi edildi, 7 kişinin tedavisi devam ediyor. 2'si ormancı 7 kişi yaşamını yitirirken, 1 kişi de 'yangın çıkarmak'tan tutuklandı. Manavgat merkezli büyük yangın, dün saat 15.30 sıralarında tamamen kontrol altına alındı. Ekipler, 220 saatte söndürülen yangınların ardından soğutma çalışmalarına başladı.

Yangına destek için Diyarbakır'dan Yalova'ya ülkenin dört bir yanından Orman Genel Müdürlüğü'ne bağlı çalışan orman işçileri, ailelerini, yaşamlarını geride bırakıp söndürme çalışmalarına katılmak için arazözleriyle bölgeye geldi. Orman işçileri, yangının en yoğun olduğu noktalarda gözlerini kırpmadan, canlarını hiçe sayarak, günlerce uykusuz ve yorgun, kilolarca ağırlıkta hortumları kucaklayıp alevlerin arasına girdi.

220 saat alevlerle savaşan orman işçileri; 3,5, 5, 9 ve 12 ton su kapasiteli ve uçurumların kenarından dahi korkusuzca geçtikleri arazözlerini de evleri olarak kullandı. Günün büyük bölümünde çalışan işçiler, gece saatlerinde boşluk olursa arazözün üzerinde veya buldukları taşın üzerinde az da olsa uyuyup dinlenmeye çalıştı. Yangına müdahale ile geçen gecenin ardından sabahın ilk ışıklarıyla yanlarındaki kumanyalarla arazözün üzerinde kahvaltılarını yapan kahramanlar, duş almak veya kıyafetlerini yıkamak için arazözün içerisindeki suyu kullandı.

Karabük'ten müdahale için gelen Cihan Toşur'un yangında yaralanan kolunu sarıp görevine dönmesi, işçilere büyük motivasyon kaynağı oldu. Yangına müdahale sırasında yanan arazözün içinde kalarak hayatını kaybeden Erdal Tovka ve Yaşar Cinbaş için ise büyük üzüntü yaşandı. Ancak yaşadıkları üzüntü, orman işçilerini mücadelelerinden vazgeçirmedi.

Zaman zaman kendilerini merak eden aileleriyle yangının devam ettiği dağların zirvesinde cep telefonları çektiği takdirde görüşebilen işçiler, o anlarda yakınlarını teselli etti. Yangınlarda büyük kahramanlık ve fedakarlık göstererek mücadele eden işçilerin en büyük sorunu ise 'geçici orman işçisi' sıfatıyla çalışıyor olmaları. Yangına müdahale eden işçilerin çoğu 5620 sayılı kanuna göre 'geçici işçi' sıfatıyla 9 ay 29 gün çalışıyor. Çalışmadıkları süre zarfında ailelerini geçindirebilmek için gündelik işlere giden işçilerin en büyük isteği ise kadrolu olarak 12 ay boyunca çalışmak.

Yangına müdahale için Isparta'dan gelen Servet Ünal, “Ben 3 gündür buradayım. Diğer arkadaşlarım daha önce buraya gelmişlerdi. Yoruldukları için onları dinlendirmek için biz geldik. Yoğun bir şekilde mücadele verdik. Uyku durumumuz 3 günde en fazla 1,5 saat oldu. Sabaha kadar ateşe müdahalede bulunduk. 1 ağacı kurtarmak bizim için büyük bir mutluluk. Ateşin büyümesini engelleyince gurur duyuyoruz" dedi.

Gölhisar'dan görev için Manavgat'a gelen İbrahim Avcı da “8 gündür burada yangınla mücadele ettik. Günlerimiz genelde uykusuz, yorgun geçti. 1 ağaç, 1 can kurtarmak için elimizden geleni yaptık. 10 dakika, yarım saat, bazen 1 saat uyuyabildik, o kadar. Ailemizden uzaktayız. Onlar da televizyonlardan takip edebildikleri kadarıyla biliyor. Ailelerimizde endişe ve korku hakim. Bazı yerlerde telefon çekmiyor, haber alamayınca telaşlanıyorlar. Fırsat buldukça mücadele ne kadar el verirse onları da aramaya çalıştık" diye konuştu.

Kızıldağ'daki yangın sırasında arazözün üzerinde oturan orman işçisi Hüseyin Özyalçın, uzun süredir görüşemediği ailesini arayarak, hasret giderdi. Özyalçın, eşine ve çocuklarına nasıl olduklarını sorduktan sonra eşi yangının ne zaman biteceğini sorunca sesi titreyerek, "İnşallah bir an önce biter" cevabını verdi. Özyalçın, bu görüşmeden kısa süre sonra ise yangının bittiğini müjdeledi. Özyalçın, telefonu kapatmadan önce de ailesine onları çok özlediğini söyledi.

Orman işçisi Hakan Çetin de “10 gündür uyuduğumuz 2-3 saat uyku ama görevimiz bu tabi ki. Gece sürekli tetikte oluyoruz, rahat yatma gibi bir durumumuz yok. Yatabilirsek arazözün üzerinde veya taşın kenarında yatıyoruz. Özel bir yatma yerimiz yok, dağın başındayız zaten" dedi.