İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bu satırlar yazılıncaya kadar 3 ay içinde 30 il dolaşmış, vatandaşlarla kucaklaşmıştı. Akşener, yurt gezilerini sürdürecek. Bunu son derece yararlı görüyor. "İnsanların ayağına giderek ne istediklerini, sıkıntılarını yerinde görüyoruz. İYİ Parti olarak, sorunlara çözüm üretmek bizim görevimiz" diyor.

Akşener'in son açıklamalarında hedef büyüttüğünü de görüyoruz.

İYİ Parti'nin şu andaki oy oranının % 30 olduğunu, bunun % 15'lik kısmının AK Parti'den partisine kaydığını söylüyor.

Partinin son yaptırdığı kamuoyu anket sonuçları açıklanmadı. Ancak, Akşener'in açıklamaları geri kalan % 15'lik oyun % 10'unun milliyetçi Hareket Partisi'nden, % 5'lik oyun ise CHP'den geldiğini anlıyoruz.

Görüşümüz şu:

İYİ Parti, eğer bu hızla oyunu artırmayı sürdürürse CHP'nin önüne geçebilir. Özetle ana muhalefet partisi konumuna gelir. CHP içinde umudunu yitiren kesimin İYİ Parti'ye akacağına dair hesaplar var. CHP'ye oy vermeyecek olan seçmenin AK Parti'yi tercihe etmeyeceğine göre İYİ Parti'nin alternatif olabileceğini söylemek yanlış olmaz.

Ancak, Akşener daha da iddialı: "Biz iktidar olacağız" diyor. İyi Parti Genel Başkanı'nın şu sözlerinin de altını çizelim:

"Biz kimse ile ne hasımız, ne hısımız. Biz MHP'nin devamı değiliz. Biz CHP'nin benzeri değiliz. Biz Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de hasmı değiliz. Biz yorulan, huzura kaçan, neşesi kaçan, sıradan insanların arasında olan asgari müştereklerin, kardeşlik, yardımlaşma, güven duygusunun ortadan kalktığı bir Türkiye'de yeniden huzuru, güveni ve kardeşlik duygusunu oluşturabilmek için bir proje ortaya koyan, ufuk, iddia ortaya koyan siyasi partiyiz.  Bizim çılgın değil mucize projemiz var; konuşan, tartışan Türkiye. Güçlü parlamenter sistem. Tek adam yönetiminin ortadan kalktığı güçlü bir parlamenter sistemi inşa edeceğiz. "

Demek ki bilmediğimiz başka hesaplar var ve tünelin uçunda ışık görünüyor.

İYİ Parti Genel Başkanı'nın özellikle altını çizerek vurgulamaya çalıştığı konular da var. "Esnaf siftah yapamadık diyor, iş adamları korkuyor. Biz, iktidara geldiğimizde esnafımızın, çiftçimizin ve hemen her kesimin yüzü gülecek, sorunu çözülecek. İş adamları tir tir titriyor. Bunları yerinde tespit ediyoruz. Hiç kimsenin hiç kimseden korkmayacağı bir ortam yaratacağız. Biz bunlar için iktidara talibiz ve bize gönül vermiş olanlar bunları yapabileceğimizi biliyor ve görüyor. Demokrasiden, hkukun üstünlüğünden taviz vermeyeceğiz. Demokrasi her derde deva bir ilaç olmaktan ziyade, sorunları tartışmamızı sağlayan bir platformdur. Rekabetçi, demokratik siyaset bu yönüyle hayati öneme sahiptir" diyor.

Akşener'in 2019 yılında yapılacak olan Partili Cumhurbaşkanlığı konusunda da görüşleri var,kısaca buna da göz atalım:

"Sayın Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, HDP ile en derin ahbaplığı, dostluğu işbirliğini yapan şahıs. Türkiye'ye o zaman Abdullah Öcalan ile müzakere yolunu açan kişi. Çözüm sürecini, açılımı, demokratik açılımı, ortaya koyan kişi. En derin, en yakın ilişkileri kuran kişi. Şimdi arkadaşımız HDP ile, PKK ile ahbaplık etmiş bugün canı istedi milli ve yerli, pür milliyetçi bir dile döndü ve geri kalan herkes HDP ile aynı blokta. Bu doğru bir şey değil. 24 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Açık, içi dışı bir vatandaşım ben. Ben aday olduğum takdirde Sayın Erdoğan ikinci tura kalıyor, demektir. Bu güzel bir psikoloji. Bildiğim kadarıyla HDP, CHP adaylarını çıkaracak, saray koalisyonu da sayın Erdoğan'ı aday çıkaracak. Başkaları çıkmadığı takdirde bugün itibariyle 4 adaylı bir yarış gibi görünüyor. Biz ikinci tura kalacağımıza inanıyoruz. Ben böyle dediğim zaman arkadaşlarım bana kızıyor. Şu anda farzı mahal konuşuyoruz. Belli mi olur? HDP ile Sayın Erdoğan'ın anlaşacağını düşünüyorum ben ikinci turda. Ben kalmadım ikinci turda. CHP'nin adayı kalıyor Erdoğan'ın karşısında. Gelin sizinle iddiaya girelim HDP ile Sayın Erdoğan anlaşır ben kendisini tanıyorsam. Tanıdığımı sanıyorum çünkü Rizeli bir arkadaş ile evliyim. Samimiyetle söylüyorum siz isteseniz de olmaz. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı'nın, cumhurbaşkanlığı konusunu Türkiye'nin her meselesinin önünde gördüğünü düşünüyorum. Başka türlü Türkiye'nin bekası ile kendi geleceğini iç içe oluşturmazdı. Sanki cumhurbaşkanlığını kaybettiği takdirde dünya yıkılır gibi bir söylem ve psikoloji görüyorum. Onun için o yolları kendisi daha çabuk aşar."

Son bir not:

İYİ Parti'nin seçimlere katılabileceğine dair Sayıştay'dan onayın gelmesi ile partideki hareketliliğin daha da artabileceğini görüyoruz. Kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesi ile İYİ Parti'nin oylarında da yükselme olabileceğine dikkat çekiliyor.