Kuşkusuz Türkiye tarihinin en ağır ihanet operasyonlarından biriydi 15 Temmuz 2016'da yaşadığımız o karanlık gece. Artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir yolun da başlangıcı oldu o gece.

Son yazılarımda, ısrarla Beyaz Saray'ın politikalarını yönlendirebilecek kadar yükselmeyi başaran Michael Flynn'i anlatıyorum sizlere. Israr ediyorum çünkü, Türkiye'deki "şaşırtıcı" hatta "şok edici" gelişmelerle, Flynn'in bağlı bulunduğu ekip ve karşı cephesi çok yakından ilgili. Dünyayı yeniden dizayn etmek için stratejiler geliştiren ve uygulayan ABD'nin tüm politikalarını baştan sona değiştirmek için çok çaba harcamış birisi Flynn. Özetle tüm İslâmi organizasyonların terör örgütü kabul edilerek ezilmesini, Müslümanların zihinlerinin de "cihad" fikrinden tamamen uzaklaşacak şekilde yeniden dizayn edilmesini savunuyor Flynn. Afganistan, Irak, Libya ve Suriye özelinde kalmıyor Flynn'in önerileri. Dünya üzerindeki tüm Müslümanlar üzerine kuruyor projesini ve "Sosyal medya araçları, televizyon, gazete, radyo ve filmler dahil tüm iletişim kanallarımız ile başarmalıyız bunu" diyordu Flynn. Amerikan istihbarat teşkilatlarının da bu duruma göre dizayn edilmesini, CIA ve Beyaz Saray'ın İslâm dünyasında "iç içe geçtiği" örgütlere desteğini kesmesini de istiyordu.