Ameliyathane’den naklen yayın

Asıf Hoca  yeni bir ameliyatın şart olduğunu şöyle açıklıyordu:

-Biliyorsunuz mesane boynu tam temizlenmemişti. İşte tam bu noktada dokular birbirine kaynamış. Tıkanmanız bu yüzden. Burayı temizlememiz şart. Bu kez kapalı yapacağız ameliyatı… Dikiş falan olmayacak… Ama bilesiniz ki ilkinden daha da zor olacak sizin için. Birincisi bir ay içinde ikinci kez narkoz alacaksınız. İkincisi bu kez sonda içinizde iki ay kadar kalabilecek. Üçüncüsü yara üstüne yara açılacak içinizde. Dördüncüsü bu taze yaraların üstüne bir de ışınlar darbe vurmakta… İyileşmeniz uzun zaman alacak…

Röntgen, kan tahlili idrar tahlili, narkozitör mülakatı, kalp elektrosu…

İşlemler tamam… 4 Ekim Cuma saat 11.00 gibi yatışım yapıldı altıncı kattaki aynı servise. Kapının girişinde sağda on numaralı yatakta yatacaktım. Yatak savaş alanı gibi dağınıktı. Hemşire hanıma söyledim.

_İki saat önce oradaki hasta taburcu oldu. Eleman gelince yaptırırız diye yanıt verdi.

Vakit boldu nasıl olsa… Oturacak yer olmadığı için koridorda volta atmaya başladım. Aradan iki saat daha geçti yatak hala yapılmamıştı. Zannetmeyin ki, komple yeni yatak yapılıyor… Sadece çarşaf ve üzerindeki pike değişecek hepsi bu… Eğer, yatağın yapılması için en az 5 saat beklemek gerekiyorsa.

O zaman ameliyat için 5 seneyi beklemeyi göze alacaksınız demektir.

Ve işte sağlıkta ileri hamle diye buna denir.

İkindiden sonra değişti çarşaflar. Ayakkabıları çıkarıp uzandım yatağın üzerine…

Karşımda benden on iki yaş daha büyük biri yatmakta. İsminin Ahmet olduğunu söyledi kendisi… Prostat ameliyatı olacakmış… Yan tarafımda yatmakta olan hasta inliyor… İki hanım refakatçisi var. Sanırım biri eşi diğeri ablası… Orta yaşlı bir adam ama acıdan kıvranıp durmakta… Derken bir koşuşturmadır oldu. Yatakları ayıran perdeler çekildi. İki asistan doktor üç hemşire içeri daldı. Kadınlardan biri ağlamaya başladı. Yataktan kalkıp dışarı çıktım. Biraz sonra bir sedyeye aldılar hastayı… Yoğun bakım servisine götürüldüğünü işittim… Acil şifalar diledim, dua ettim içimden…

Ahmet amcanın yanında ki yatakta üzerinde takım elbiseli biri uzun oturmakta… O da prostat ameliyatı için gelmiş…

Ya, moda mı oldu bu hastalık. Babam 74 yaşında vefat ettiğinde ne bir kedisi vardı ne de prostatı…

Gelecek yazı: BU KAFAYLA ÇAĞ DEĞİL ANCAK İP ATLANIR