Aramızdan çok erken ayrılan yazar ve şairlerden biri Özkan Yalçın olmuştu. Sanırım benden bir yaş küçüktü. Ama maddi ve manevi aynı iklimin ve coğrafyanın çocuğuyduk. Aramızdan ayrılışından bir çeyrek yüzyıl geçti.
Özkan 20 Mayıs 1949’da Gürün’de doğmuştu. Kendince bir halk şairi olan berber Turgut ve ev hanımı Mahire'nin oğluydu. Her Anadolu ilçesinde günlük kazancıyla geçimini sağlayabilen ahaliden birinin oğlu olarak mükemmel bir çocukluk yılları yaşadığı söylenemezdi. Kısa yoldan hayata atılma arayışları içinde Malatya Bölge Ziraat Okulunu bitirdi. Gürün'de ziraat teknisyeni olarak göreve başladı. Dört yıl sonra Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümüne girdi. 1974'te mezun oldu. Batman Endüstri Meslek Lisesi'nde görevlendirildi.
Bir yıl sonra ise Gürün Lisesine atandı. Ayhan hanımefendiyle evlendi. Çocukları Mehmet Burak, Hatice Burcu ve Turgut Yağmur dünyaya geldi.
1986'da Aşık Veysel, Dramı-Sanatı-Deyişleri, 1989'da da "Yağmur Kuşları" adlı şiir kitabını yayınladı. 1990'da Amasya Lisesine atandı. Özkan Yalçın, daha sonra Anadolu Lisesi ve Atatürk Lisesi'nde görev yaptı. Milli Eğitim camiasında bazı gelişmelerden rahatsızdı. Kasım 1995'te emekli oldu.
Kendisine bircilik ödülünü getiren “Yunus Çağrısı” şiirini Hızır Ovacık’a ithaf etmişti:
“Bir dilsiz balığız Mevlâ gölünde,
Bir çayır kuşuyuz göklere ağan…
Çalısız çırpısız dünya çölünde
Çatlak dudaklardan barışa yağan
Söz Yunus’tur
-tanışalım-
bize gel! ...
Toprağa can veren ‘’kün’’deki ‘’nun’’uz
Elifin önünde ötürü görmüş…
Leylâ sapağında kalmış Mecnûn’uz
Dünyanın malını götürü görmüş
Göz Yunus’tur
-alışalım-
bize gel! ...
Hakk’a kıyam, dosta selam duralım
Çeşmelerden acı sular akmaya!
Varıp dergahına adres soralım
Kuru gönüllere güller ekmeye
İz Yunus’tur
-danışalım-
bize gel!
Odun yüklen, alıç topla, yola düş
Dağlar taşlar ile çağrı tutmaya
Hakça saçıl, gökçe biçil, dile düş
Yârân sofrasında iftar etmeye
Tuz Yunus’tur
-bölüşelim-
bize gel!
Özkan Yalçın’ın yedi kitabı yayınlandı. Bazıları tekrar basıldı. Yayınlanmış ilk kitabı, "Âşık Veysel, Dramı, Sanatı, Deyişleri", (Ankara-1986) adını taşıyor. Bunu 1989’da "Yağmur Kuşları" izledi. Önemli eserlerinden biri olan "Çok Çiçekli Senfoni"nin ilk baskısı 1993’de yapılmıştı. Bu kitapları "Yüreğim Tükeniyor", "Yedinci Şehir" ve "Gül Yorgunu" takip etti. Son kitabının adı “Sevda Çıkmazı"ydı ki, ne yazık ki bu kitabının yayınladığını göremedi.
O, bu aşılmaz, açılmaz gibi görünen kabuğun altında; "Gül Yorgunu", yalnız ve yaralı bir yürek taşıyordu. Nedense şairleri zaman zaman tedavisiz bir illet gibi saran bu yalnızlık duygusu onu bazen çepeçevre kuşatıyordu.
Önce boynunda şişkinlik oluştu. Muayene için Ankara’ya gitti. Sonuç, akciğer kanseriydi. Özkan, 17 Mart 1998’de, Ankara’da dünyaya veda etti.
O Amasya’da defnedilmek istiyordu. Zaman zaman ziyaret ettiği servilerle dolu Tekirdede Mezarlığında yerini bile belirlemiş, hatta mezar yerinin baş kısmına bir de küçük fidan dikmişti. Ancak doğduğu toprak çekse gerek son anda, karar değiştirildi. Kendi eliyle hazırladığı mezar yeri boş kaldı. Cenazesi Gürün’de toprağa verildi.
“Ayrılığın Vaktidir” adlı şiirinde şöyle söylüyordu:
“........
Her sarı yazmada ayrılık dal dal
Her uçak mâvide dünyâ bölünür
Gerçek o ki doğar büyür ve ölür
-Toprak görür, hava alır, su çeker-
Bir köşede çiçek diye açarız.
Çalmazsa ayaz
Git diyedir işareti cânânın
Bize gel olur
Böyle gördük bu âlemi güzel hey
Döndükçe döner felek
-Cem elinden câma giren yakut şarap misâli-
Ve her seferinde şeb-i yeldâ adına
Siyaha bürünür beyaz
Dile bugün âşinâdır simâlar
Yarın el olur...”