İstanbul'da toplu taşımaya yaklaşık yüzde 13 oranında zam yapıldı. Yolcular tepkili ama özellikle Özel Halk Otobüsleri ise yetersiz buluyor zam oranını. Adı üzerinde Özel Halk Otobüsü, yani olaya ticari bakan kişilerin ulaşım hizmeti üzerinden kâr yaptığı bir sektör. Benim gündemim zam değil. Çünkü bu konuda ne söylerseniz söyleyin, halkın dile getireceği tepkiden daha etkili olmaz. Zam oranı ile, maaş artışı arasında mukayese yaparak olaya yaklaşanlar sesini ne kadar duyurabilecek veya her zamanki gibi "Kaderimse çekerim" mi diyecek, bunu zaman gösterir.

Benim konum, yine İETT'nin "idari" aksaklıkları...

Biliyorsunuz, daha önce hem gazetemizde haber olarak birkaç kez değişik açılardan duyurduk, hem de bu sütuna taşıdım. Özel Halk Otobüsleri'nin yasalara uygun hale getirilmesi konusundan söz ediyorum. Pis kokuların geldiği, çok büyük iddiaların dillendirildiği bir konu aslında. Ama "spekülasyonlar" yerine "somut" diğer bir deyişle "müşahhas" olay üzerinden yürüyeceğim.

* * * 

Bayramdan hemen önce, yolculuk yaptığım İETT otobüsü, Kavacık'ta Sedir Sokak durağının bulunduğu bölgeye girmek için sapağa doğru ilerlerken, soldan hızla bir Özel Halk Otobüsü geldi ve önümüze direksiyonu kırarak kavşağa daldı. İETT sürücüsü sert bir fren yapmak zorunda kaldı, çok sağlam tutunamayan yolcular üst üste bindi, bazıları da yerlerde. Otobüsü ambulans hızıyla kullanan ve kavşağa trafik kurallarını ihlal ederek dalan Özel Halk Otobüsü sürücüsü, ani refleksle bir kazayı önleyen de İETT otobüsü sürcüsü. İlk durak olan Sedir Sokak'ta yolcusunu boşaltan Özel Halk Otübüsü sürücüsüne "Ne biçim araç kullanıyorsun, öldürüyordun bizi" diye tepkimi gösterdim. Bana ne imiş, yürüyüp yoluma gitmem gerekirmiş, küfür, hakaret derken sürücüyü tutalibelene aşk olsun. İftardan önce yükselen sinir katsayısıyla aynı şekilde mi mukabele edersin, ya sabır çekip yoluna mı gidersin ikilem içerisindeyim. Yapılacak tek şey var. Beyaz Masa'yı arayıp, sürücüyü şikayet edeceksin. "Sen bunu hakettin, şikayet ediyorum seni" diye bağırdım hareket ederken. O da ne? Ağzından çıkan "çukur" sözcükler tatmin etmemiş ki, yolun ortasında aracını durdurdu ve aşağı inip bağırmaya devam etti. Kavşağın bir tarafında ben, diğer tarafında trafiği aksatarak duran Özel Halk Otobüsü'nün bana meydan okuyan kabadayı şoförü... Aramızda o anda bir ekip otosu durdu, sürücü biraz sakinleşti. İşin hukuki boyutunu takip etmeye kalksam, iftara yetişemeyeceğim, misafirlerime mahcup olacağım. "Senin cezanı önce Allah'a, sonra İETT'ye havale ettim" diyerek yoluma devam ettim. Beyaz Masa'yı arayarak aracın kapı numarasını bildirip durumu anlattım. 

* * *

Sözkonusu araç en az 15 yaşında. Yani "külüstür" bir "halk" otobüsü. "Özel" yazdığına bakmayın, hiç de özel değil. Yüksek 3 basamakla çıkılabilen, bir engellinin binmesinin imkânsız olduğu bir otobüs. Beyaz Masa'ya bu durumu da bildirdim ve "Bu tarz otobüslerin 2015 yılında toplu taşımacılıktan çekilmiş olması gerekiyor, nasıl göz yumuluyor" diye de sordum. İETT'den cevap geldi:

"Personel uyarılmıştır, bölgede denetimle sorumlu olanlar da uyarılmıştır." Bu kadar... 

Benim şikayetçi olduğum otobüs sürücüsü (otobüste kamera bulunmadığı, dolayısıyla kayıt da olmadığı için) otobüsten inip kabadayılık yaptığını, küfürlerini inkar etmiş demek ki! 

Peki ya, "yasalara aykırı" olarak toplu taşımacılık yapılmasını nasıl "uyarılmıştır"la örtbas edebilirsiniz?

2005 yılında çıkarılan 5378 Sayılı Engelliler Yasası, toplu taşıma araçlarının engellilerin erişimine uygun hale getirilmesini zorunlu kılmıştı. Yasa, 7 yıl "uyum süresi" tanıdı, bu süre daha sonra 3 yıl daha uzatıldı ve 2015 yılı Temmuz ayından itibaren engelli rampası olmayan toplu taşıma araçlarının yolcu taşıması yasal olarak imkansız hale geldi. Yaptırımları da var. Aracın trafikten men edilmesine kadar gidiyor...

Yasa yürürlüğe girdikten sonra, haberi manşetimizden verip "Özel Halk Otobüsleri neden engelli erişimine uygun hale getirilmiyor" diye sorduk. İETT açıklama gönderdi ve "2016 yılı sonuna kadar hepsi değişecek" dedi.

Yasanın altında Başbakan olarak imzası bulunan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak yasanın fiilen yürürlüğe girmesinin ardından bir müjde daha verdi. Ticari araçlardan ÖTV alınmaması için hükümet karar aldı. Yani, otobüsünü değiştirmek zorunda kalacak olan Özel Halk Otobüsü (ÖHO) esnafı, ÖTV ödemeyecek, bir anlamda araç değişikliğini yarı maliyetine yapacaktı...

Daha önce "ÖTV yüzünden engelli rampası olan araç alamıyoruz" diyen ÖHO'cuların bir bölümü, yine aracını değiştirmedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çıkardığı, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlarının altına imza koyduğu bir kanun açıkça ihlal ediliyor. Engelli ve bebek pusetli yolcular bu araçlara binemiyor, yaşlılar da binbir çile çekerek binebiliyor. İETT de bu çileye alenen göz yumuyor. Engelli rampası olmayan ÖHO araçlarıyla ilgili çok müthiş iddialar da var. Onu bir başka yazıya saklıyor ve açıkça soruyorum: "İETT şoförünün cumartesi mesai ücretinin haram olduğunu söyleyenler, yasaların açıkça ihlal edilmesine göz yumarak kime hizmet ediyor?"