Daha öncelerde hepimiz bir gün katil olacağız diye içimi dökmüştüm sizlere. Onca geçen sürede hiç iyi bir şey değişmedi. Her şey daha da kötüye gitti. Sıradan vatandaşın hırsızlar, uğursuzlar, sapıklar kadar şansı kalmadı adalet karşısında.

En son Elmalı’da gerçekleşen olayları duymuş ve görmüşsünüzdür. Biri sekiz biri on yaşında iki çocuk; annelerinin ve üvey babalarının cinsel tacizine uğradı. Çocuklar psikolog gözetiminde kendilerine neler yapıldığını çizerek gösterdiler. Nasıl satıldıklarını anlattılar.

Alman düşünür Nietzsche; sahibi tarafından kırbaçlanan bir atın boynuna sarılıp ağlamıştı. Merhamet böyle bir şeydi.  Küçücük çocuklarda açılan yaraları düşündükçe içimde öfkeden başka bir şey kalmadığını hissettim. Baştan sona sanki her hücrem öfkeye dönüşmüştü. Ve aklıma Nietzsche’nin o atın boynuna sarılıp ağlaması geldi. O en azından bunu yapabilmiş, o korkmuş hayvanın boynuna sarılıp ağlayabilmiş; bizler hiçbir şey yapamadık.

Kendi adıma konuşmam gerekirse o çocuklarla karşılaşsam onların gözlerine nasıl bakardım bilmiyorum.

Hepimiz böyle bir caniliğin karşısında bu durumun şüphelilerini serbest bırakan mahkemenin de kararını anlamakta zorlanıyoruz. Elbette mahkeme bilmem ne kanununun bilmem ne maddesine dayanarak vermiştir bu kararı ve elbette nedenlerini, niçinlerini açıklayabilirler ama ne derlerse desinler aldıkları karar hiç birimizin vicdanından geçmeyi başaramadı.

Bu ülke zalim ve çirkef insanlarla doldu. Sokakta şort giyiyor diye torunu yaşındaki kızlara küfür eden alçaklar sekiz yaşında, on yaşında çocukların tecavüze uğramasına tepki göstermiyor. Ulaşamadığı, konuşamadığı, sahip olamadığına içindeki öfkeyi, çirkinliği, lağımı ‘’ahlak’’ kavramına sığınarak kusan alçaklar çocuklara yapılanlara ses çıkarmıyor.

Bir ülkede kötü giden bir şeyler varsa bu gidişattan iktidar partisi kadar muhalefet partileri de sorumludur. Partiler güçlerini laf ebeliği yapan üyelerinden, partizanlarından, millet vekillerinden almaz. Partiler güçlerini halktan alır. Ne yazık ki bu ülkede iktidar ve muhalefet partilerinin tamamı halktan kopmuştur.

Baştakiler iktidarları zarar görecek diye örtbas etme yolunu seçerse hemen olmasa da bir süre içinde bu yanlış seçimin sonuçlarıyla mutlaka karşılaşacaktır. Hatalı, eksik, günümüz şartlarını karşılamayan bir kanun varsa değiştir ve vatandaşını koru. Aklıma ilk gelen örnek mahkemeler oy birliğiyle karar almalı oluyor; oy çokluğuyla değil. İki hukuk insanı farklı düşünüyorsa sorun var demektir. Senin iktidarda olma sebebin ihtiyaçlarının karşılanması için bu halkın seni seçmiş olması. O halde bu halkı, bu halkın çocuklarını koru. 

Beceriksizler olimpiyatı olsa her dalda onlarca madalya kazanacak olan bu ülkenin muhalefet partileri; bir çocuğun bir damla gözyaşı için yeri göğü inletemiyorsan senden de bir halt olmaz. Bir bıkmadınız ‘’kınamaktan’’. Kınayın, daha çok kınayın. Gün gelecek bu halk kınayı nerenize yakacak göreceksiniz. Sizler sadece siyasal amaçlı mitingler yaparsınız başka türlüsünü bilmezsiniz. Bu ülke insanının yararı için çıkın ve çıkarın sokağa. Neden gitmediniz Elmalı’ya? Neden binlerce avukat üyenizle izlemediniz mahkemeleri?

En ufak bir fırsatta sustalı maymunlar gibi sokağa dökülen, bas bas bağıran gariban ülkemin çeyrek porsiyon (yarı aydın demeye dilim varmadı) aydınları ya sizler nerelerdesiniz. Tabi barlar kafeler açıldı; şimdi siz  masalarda sesinize hüzünlü bir eda verip, her şeyi bilen çok okumuş, çok görmüş, çok acı çekmiş tavrınızı takınarak;  arada uzaklara dalma numarasıyla hem insanlığı hem de bu ülkeyi kurtarıyorsunuzdur.

Bu ülkede çocuklara tecavüz ediyorlar. Bu ülkede bir ayda 20 polis intihar etti, kaç vatandaşımızın intihar ettiğini bilmiyoruz bile. Hep birlikte boğuluyoruz.

Melek diye nitelediğimiz çocuklarımızın ırzına geçiyorlar… Ya intihar edelim hep beraber ya da katil olmamıza az kaldı.