Gel bize: GEBZE (7)

Abone Ol

Gebze’de gezilip görülmesi gereken yerler

OSMAN HAMDİ BEY EVİ ve MÜZESİ

Osmanlı’nın güzel sanatlar alanında yapı taşlarından biri olan ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Kurucusu Osman Hamdi Bey tarafından yaptırılan bu yapı, 1884 yılında Eskihisar sahilde, inşa edilmiştir. Bu yapının projesini, Osman Hamdi Bey bizzat kendisi çizmiştir. Yaz ayları ailesiyle birlikte vakit geçirmeyi sevdiği için, bu yalıda önemli tabloları da resmetmiştir. Osman Hamdi Bey’in vefatından sonra, bu yalı müzeye dönüştürülmüştür. Gömütlüğü, yine bu alan içerisinde bulunmaktadır. Türkiye’nin aydınlık yüzü olan, ünlü ressam ve bilge kişi Osman Hamdi Bey’in tabloları, İstanbul başta olmak üzere, dünyanın pek çok müzesinde yer almaktadır…

BALLIKAYALAR TABİAT PARKI

Ballıkayalar Vadisi, Kocaeli ili Gebze ilçesi sınırları içerisinde, Tavşanlı Köyü yakınlarında yer almaktadır. Gebze’ye 8 kilometre uzaklıktadır. Vadi, kireç taşlarının erimesi sonucu gelişen jeo-morfolojik şekilleri ile karstik bir doğadır. Vadinin güneyinde, çıkış ağzının doğusunda Ballıkayalar karstik su kaynağı yer alır. Adı geçen bu Tabiat Parkı; Denizli Köyü, Demirciler Köyü ve Tavşanlı Köylerinin ortasında yer almaktadır. Ballıkayalar Kanyonu, jeolojik dönemlerden kalan ender doğa varlıklarından birisidir. Sarkıt ve likitli kayalardan renkli sular sızdığı için, bu parka Ballıkaya denmektedir. Ballıkayalar Tabiat Parkı’na, İstanbul ve Kocaeli başta olmak üzere, ülkenin her yerinde doğa spor tutkunları, rafting, yürüyüş ve kamp meraklısı alternatif turizm gezginleri ve hayatı keşfetme meraklısı doğa sporcuları gelmektedir…

KARTACA KRALI HANNİBAL MEZARI

Kuzeybatı Afrika’da, MÖ: 9. Yüzyılda Tunus sınırları içinde yer alan Kartaca Devleti Kralı, Büyük Komutan Hannibal Balca (MÖ: 247-MÖ: 183) yaşamıştır. Halk arasında Anibal olarak bilinmektedir. Sami ırkından gelen Kartacalı Hannibal “usta politikacı, diplomat, savaş taktiği ve stratejisi babası”olarak bilinir. Hannibal, Roma İmparatorluğu ile yapılan pek çok savaşta, onları mağlup etmeyi başarmış, Roma’yı dize getiren, tüm zamanların en büyük askeri dehası ve büyük komutanı olarak tanınır. Hannibal’ın bu ileri zekası; 20. Yüzyılın başında, 1. Dünya Paylaşım Savaşı ardından, Emperyalist ülkelere karşı verdiği bağımsızlık savaşını zaferle taçlandıran ve çağımızda bağımsızlık savaşı veren mazlum ulusların esin kaynağı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ilgisini çeken Hannibal için; Atatürk, 1938’de vefatından önce şu vasiyette bulunmuştur: “Gebze yakınlarında öldüğü bilinen ve Dünyanın en büyük Komutanlarından biri olan Kartaca Kralı Hannibal’ın mezarının yerinin bulunması ve oraya anıt mezar yapılmasını vasiyet ediyorum…” demiştir. 1981 yılında Gebze sınırları içinde bulunan TÜBİTAK arazisi alanında, kendisi adına “Hannibal Anıt Mezarı” dikilmiştir. Nedense, bu anıt mezarı ziyaret etmek için, Tübitak’tan özel izin almanız gerekmektedir…

Not: Geçtiğimiz yıllarda (1999-2002); Tunus’ta yaptığım belgesel alan çalışması ardından, Tunus’un alternatif turizm potansiyeli olan arkeolojik, tarihi, kültürel, sanatsal, folklorik ve doğal zengin miraslarını tanıtırken; Mezarı Gebze’de bulunan, Büyük Komutan Hannibal’ın kurduğu Antik Kartaca Kenti’ni de öne çıkarmıştım. Osmanlı Dönemi’nde, Tunus halkı ve Berberi kültürü ile 350 yıl birlikte, kardeşçe yaşadığımızın izlerini sürmüş ve 12 Mart 1912’de (Gazeteci Mustafa Şerif Bey) Kolağası Mustafa Kemal Paşa’nın, Atlas Dağları El Kaine Zaferini anlatmıştım. Kartaca Kralı Hannibal’ı tanıtmış ve belgelemiştim. Bu çalışmamdan dolayı, Tunus Kültür ve Turizm Bakanlığı beni; “Altın Palmiye Ödülü” ile taçlandırmıştı. Şimdi ise, Gebze ile Tunus’un başkenti Tunus şehri arasında, “kardeş kent” olmasına katkım olursa, mutlu olurum. Dostlukla…

Sonun Başı

Gebze’den ayrılma zamanı…

Dünyanın-Anadolu’nun yeni-farklı doğa ve insan manzaraları beni çağırıyor.

Bak hele bak! Bir hisar gibi yükselen İzmit Kartepe, bana el sallıyor.

Taşmektep aydınlığında, Muallimköy’e selam olsun!.. Işığın izinde, kartalın şahin bakışlı gözünde, ileri ama hep ileri koşmanın tam zamanı…

Gebze Eskihisar Kalesi’nde; turnalar zamanı, özgürlüğe hasret kanat çırpan göçmen kuşların, zikir eder gibi semada semah dönen dansı, sevdalı ve cesur insan hikayelerinin, derin mazgallarda yankılanan kanayan çığlık sesini duyar gibiyim…

Herşeye karşın; gurbeti sılaya bağlayan, su gibi aziz olan yolcuların yerleşik yaşamı, kendi ekseni etrafında dönen, Gebze Su Dolabının şifalı müzikal ritmi eşliğinde; “gel-gel, bize de gel” diyen Gebze; mavi bulutların gölgesinde, gök kubbeyi öperek yükselen, sırdaş kale burcu Eskihisar, yeni konuklarını bekliyor…

Şiirin yol öyküsünü yeniden yazan, Yoleri Gezgin Derviş ile yeni serüvenleri ve farklı kültürleri merakla keşfetmek için, yaşamı yaşamanın tam zamanı…

Bu gezimde bana destek sağlayan herkese teşekkürler…

Yolu Gebze’den geçen, Fatih Sultan Mehmet’in mucit hocası Molla Gürani’nin aydınlığında; Anadolu uygarlıklarını merakla görmenin, tanımanın ve belgelemenin dayanılmaz hafifliğini yaşamak için yollardayım, yeniden... Yolunuz ve bahtınız açık olsun canlar... “Yine gel bize” diyen Gebze’nin, ulusal ve uluslararası festival ve başka etkinliklerinde buluşmak dileğiyle, dostlukla…

Son…