Libyssa’dan Gebze’ye
Bazı araştırmacılar da, “Gebze”nin bir zamanlar Osmanlı ve Bizans savaşçıları arasında sık sık el değiştiren ve özlenen bir yöre olması itibariyle “Gel bize” veya “Bize gel” ifadelerinden oluşan ve zaman içinde değişerek, halkın öz dilinde “Gebze”ye dönüşen bir ad olduğunu belirtmişlerdir. Ancak, 1640 yılında “Gebze”ye geldiği anlaşılan Evliye Çelebi, ünlü Seyahatname’sinin ilgili bölümünde (Gebze, “Gel bize”den galattır) ifadesiyle bu konuyu vurgulamaktadır.
Misyoner gezgin coğrafyacı olmayan, Mısırlı Seyyah Gazzi, İbni Batuta gibi bizden biri, Evliya Çelebi “Seyahatnamesi’nde; Gebze, bilgilerle tanıtılmaktadır: “Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi”nde de bir kez “Kek beziye” ismini kullanmış, Erzurum Seyahatı esnasındaysa, Gebze kelimesinin Gel bize’den kaynaklandığını yazmıştır.
Öte yansan; Arap Seyyah Mısırlı Bedrü’d-din İbn Raziyyi’d-din el-Gazzi, 1529 yılında Şam’dan başladığı ve İstanbul’da son bulan yolculuğunda geçtiği yerlerdeki şehirler ve mekanlar hakkında izlenimlerini aktarmaktadır.
Mısırlı Seyyah, Gebze hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarır: “..İzmit’ten göçtükten sonra rüzgarlar esmeğe, biz de rahat nefes almağa başlamıştık. Çok geçmemişti ki, gökler gürüldemeye, şimşekler çakmağa ve sağanak halinde yağmur yağmağa başladı. Vadiler bir nehir haline dönmüştü. Bir müddet sonra havalar açıldı. Yerler suları çekmeğe ve her şey eski halini almağa başladı. Gün batmak üzere iken akarsuları, pınarları ve bol çimenleri olan, içinde yıkılmış eski binaların enkazı bulunan ‘ki bu enkaz evvelce büyük bir şehrin mevcut olduğuna büyük bir delildir’ geniş arazideki büyük hana indik. Yüklerimizi ve eşyalarımızı kontrol ettikten sonra geceyi orada geçirdik. Şevvalin 29. Cumartesi günü sabahleyin erkenden yola çıktık. Nihayet zevalle beraber Gebze’ye vardık. Gebze mamur, bolluk içinde güzel bir şehirdir. Burada nüfus kesafeti fazladır. İçinde geniş çarşıları, cuma namazını kılmağa mahsus bir camii vardır. Merhum Mustafa Paşa tarafından yaptırılan bu cami son derece mükemmeldir. Buraya yakın insana ferahlık verecek zümrüdü andırır, suları bol, çayırlık manzaralar pek hoştur. Günün artanını ve pazar gecesini burada geçirerek fecirle beraber göçtük…” demektedir.
Gebze, Karadeniz’den Marmara’ya, İstanbul’dan Kocaeli’ne uzanan bereketli coğrafyayı yurt edinen Anadolu insanının, tüm farklılıklarına karşın; kardeşçe ve huzur içinde birlikte yaşamanın dayanılmaz hafifliğini ve mutluluğunu paylaşan Gebzeli hemşerililer, içinden sevdalı yol şarkıları geçen ve şiirin yol öyküsünü yazan nice yitik aşklara, kahramanlık destanlarına tanıklık etmek ve hayatı yeniden keşfetmek için, “Gel Bize” diyen, Gebze’yi seçin…
Gebze’de gezilip görülmesi gereken yerler
TARİHİ SU DOLABI
Gebze’nin Anadolu ve İstanbul yönündeki önemli menzil noktalarından biri olan Gebze Menzilinin su gereksinimini karşılamak amacıyla, 1664 yılında, İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde Gebze Şehir Stadının hemen arkasında bulunan, eski adıyla Yazı Çayırı olarak bilinen alan üzerinde inşa edilen su dolabı, ahşap işçiliği ve mimari özelliği açısından farklı bir öneme sahiptir. Dolapta bulunan su kaynağı, dolap etrafında kazılan kuyulardaki suyun azlığı nedeniyle, yaklaşık 40’a yakın su kuyusunun kazılması ve bu kuyulardaki suların toprağın altından birbirine bağlanan kanallar aracılığıyla, tek bir ana kuyuda toplanarak, burada bulunan düzenek aracılığıyla, Şehir merkezinde bulunan İbrahim Paşa Çeşmesi’ne ulaştırılmıştır. Günümüzde hala aktif çalışır durumda olan Tarihi Su Dolabı, görülmeye değer turistik yerlerin başında bulunmaktadır…
Devamı yarın…