Gebze tarihi
Osmanlıların devlet olma çabaları sırasında, Gebze yine ordugah yerleşimi olarak kullanılmıştır. Osmanlı Beyliği’nin kurulmasında büyük emekleri geçen Akçakoca Bey’in oğlu olan İlyas Çelebi de hem Gebze’nin fethinde hem de kuruluşunda büyük rol oynamıştır.
Gebze Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarına kadar kimi zaman İstanbul’a, daha çok da Kocaeli’ye bağlı bir kaza olarak, önemli bir yer niteliğini uzun yıllar korumuştur. 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğunun yenik düşmesi üzerine, Anadolu ve Trakya’nın birçok yöresi gibi Gebze’de düşman kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir.
1920 yılında İngilizler’in bölgeyi işgaline, 1921 yılının başlarında Yunanlılar da katılmıştır. Daha sonra Anadolu içerisinde yenilgiye uğrayan Yunan kuvvetleri, amaçlarına ulaşamamanın üzüntüsüyle geldikleri yoldan geriye kaçmışlardır.
Bu yıllarda Gebze, Anadolu’nun en dikkate değer yerlerinden biridir. Türk kuvvetlerinin biraz ilerisinde İngiliz askerleri bulunmaktaydı.
18-19 Ocak 1923 tarihli Hakimiyet-i Milliye ve Ankara Gazetesi’nde, Atatürk’ün bölgeyi ve Gebze’yi ziyaret ettiğinden bahsedilir. Atatürk Gebze’deki askeri birliklerin durumundan memnun kalarak geri dönmüştür. İstanbul’un terk edilmesinden sonra, Gebze ve çevresi tamamen emniyet altına alınmıştır.
Atatürk, Cumhuriyet kurulmadan önceki son mesajını Gebze’de verdi. Annesi Zübeyde Hanım’ın vefatını Eskişehir’de öğrendiğinde; yakın tanıkları, Gebze Tavşancıl halkının da kendisine başsağlığı dileklerini ilettiğini söyledi. Atatürk bu bölgede ziyaretler yaparken İngilizlere; “İstanbul’u boşaltmazsanız savaşmaya devam ederiz” mesajı vermişti.
“SAVAŞI KAYBEDİP GİTTİLER”
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Gebze Tren Garı’nda (17 Ocak 1923).
Paşa’nın beraberinde ise; Gebze’de Halide Edip Adıvar, Naşit Uluğ, 1. Tümen Komutanı Albay Hüseyin Hüsnü Erkilet, Mecdi Sadrettin Bey, General Galip Bey ve Cevat Abbas Gürer bulunmaktaydı. Ata’nın 17 Ocak 1923’te, Gebze’de olması sıradan bir ziyaret değildi. Bir süre sonra, Lozan Anlaşması ardından İngilizler, İstanbul’u boşaltı. Bir kurşun dahi atılmadan gittiler deniyor. Neden gittiler, çünkü savaşı kaybettiler de öyle gittiler…
Cumhuriyet’in ilanına kadar kimi zaman İstanbul, kimi zaman da Kocaeli’ye bağlı bir kaza olan Gebze, Cumhuriyet’in ilanından sonra, yeni iller kanununa göre il olan İzmit’e bağlanmıştır. Oysa Gebze, Kocaeli ile İstanbul metropolü arasına sıkışmış, çoktan il olma hakkına sahip, her yönüyle cazibe merkezi ve büyük bir kenttir…
Libyssa’dan Gebze’ye
Gebze adı köken olarak, diğer eski yerleşmelerin ismine bağlanmaktadır. Araştırmacıların bir çoğu bu görüştedir. Bazılarıysa Libyssa ve Dakibyza isimlerini bazı ufak değişikliklerle kullanmışlardır. Antik Çağ araştırmacılarının hemen hemen hepsi Libyssa adını kullanmışlardır. Roma ve Bizans döneminde Dakibyza adı da kullanılmaya başlanan bir diğer isimdir. Okunuş açısından da bu isimlerin Gebze sözcüğünü andırması, kelimenin kökeninin çok eski olduğunu kanıtlamaktadır. Bazı araştırmacılar da yöreden bahsederken, Gebseh, Gebisseh, Gjabseh isimlerini kullanmışlardır. Gekbuze, Ghviza, Gavize, Dschebse, Dschebize, Gebize de kullanılan diğer isimlerden bazılarıdır.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de bir kez Kekbeziye ismini kullanmış, Erzurum Seyahatı esnasındaysa Gebze kelimesinin “Gel bize”den kaynaklandığını yazmıştır.
İbrahim Hakkı Konyalı ise, eski Osmanlı arşiv kaynaklarında Geybüyze, Geybüveyze, Geyibüveyze, Geyiboyze, Geykivize şeklinde yazıldığını, halen yaşayan ismininse Gebze olduğunu vurgulamıştır.
Devamı haftaya…