Marmara Denizi dünyanın gündeminde. Deniz salyası tüm canlıları tehdit ediyor. Tam bir çevre felaketi…

Tedbir alınmazsa sadece deniz canlıları değil, tüm insanlık etkilenecek.

Gökten uçakla çöp dökülmediğine göre, bilinçsizce dökülen atık veya akarsulardan denizin kirlendiğini bilmek için alim olmaya gerek yok.

Denize nereden atık döküldüğü, hangi akarsuların kirli aktığı, kirli akan akarsuları kimin kirlettiğini birkaç günlük araştırma ile ortaya çıkarmak mümkün…

Biz ne yapıyoruz derseniz, birilerini suçlamak, suçu başkasının üstüne yıkmakla uğraşıyoruz.

Bu kadar kirli olan Marmara Denizi’ne, Kanal İstanbul ile bir başka yoldan Karadeniz’in pisliklerini de akıtmanın planını yapıyoruz. Bunu da büyük proje olarak anlatıyoruz.

Bütün bunlar toplumun yeterince çevre bilincine sahip olmamasından kaynaklanıyor.

Çok acıdır ki, toplumun bir kesimi çevreciliği, komünistlik veya teröristlikle eş değer olarak görüyor…

Çevre için mücadele eden insanlar terörist diye damgalanıyor.

Son yıllarda özellikle Doğu Karadeniz’de HES’lerle, taş ocaklarıyla, yaylalarda bilinçsiz yapılaşmayla ve gereksiz yapılan yeşil yolla çevre felaketi yaşanıyor.

Çevreye etkisi araştırılmadan ve çevreye vereceği zarar hesabı yapılmadan taş ocakları açılıyor, HES’lere başlanıyor.

Doğa katlediliyor, yeşil alanların, ormanlığın içine betonlar gömülüyor.

Yörede tepki gösteren üç beş kişiye diğer çevreciler destek oluyor…

Suçlama hazır; “Onlar buranın yerlisi değil, arazileri yok, ortalığı karıştırmak için geldiler.”

Önce etrafınıza bir bakın, yapılan şeylere içiniz siniyor mu? İhtiyaç varsa tabii ki HES de yapılabilir ama bu kadar ağaç katliamına gerek var mı?

Gözlerimle gördüm, 5-6 yıl kadar önce Rize’nin Ardeşen ilçesinde iki yaylayı birleştirmek için yeşil yol adı verilen yol yapımına başlandı.

Yaylanın en güzel tarafında ormanları yararak yol açıldı…

İşin tuhaf tarafı, iki yayla birbirine bağlanıyor ama yaylalara doğru dürüst araba yolu yok. Bir yol var yol sayılırsa, sadece kamyonlar gidebiliyor, normal araba gidemiyor.

Şaka gibi yaylanın yolu yok ama iki yaylayı birleştirmek için yol yapılıyor.

Daha da hazin tarafı 5-6 yıl önce başlanan yol birçok ağaç katledildikten sonra yarım bırakıldı, şimdi unutuldu bile…

Buna tepki gösterip eleştirince de muhalif olmakla, ortalığı karıştırmakla suçlanıyorsunuz.

Son yıllarda özellikle Doğu Karadeniz’de büyük seller, heyelanlar yaşanıyor, insanlar ölüyor, milyarlarca lira maddi kayıp oluyor.

Karadeniz’in doğa yapısından bihaber olanlar dere yatağına ev yapıldığı için sellerin yaşandığını sanıyor.

Geçmişte yaşanmayan seller, şimdi niçin yaşanıyor?

Bunun sebebini araştırmak şöyle dursun, bu soruyu sormak bile suç sayılıyor…

*****

Bir dal kırana 40 dolar ceza

Kanada’da yaşayan Özbay Melanie isimli bir Türk çiçeklerle ilgili Kanada’da başına gelen bir hatırasını anlattı.

Yaklaşık 34 yıldır Kanada'da yaşıyorum. Burada bahar geç gelir. Ağaçlar Mayıs ayının sonunda çiçek açarlar. Yalnız bir ağaç vardır, bizdeki kardelen gibi... Nisan’ın sonunda çiçek açar. Eksi derecede bile zamanı gelince çiçeğini açar.

Bundan yaklaşık 25 yıl önce bir Cumartesi günü öğle yemeği için bir restorana gidiyorum. Hava güzel, artı 14 derece. Mayıs ayının ilk haftası... Şehir içinde çoktur, kısa boylu geniş saçaklı bir ağaç. Çiçekleri o kadar güzel açmış ki...

Ağaçtan bir dal kırdım, elimde restorana götürdüm. Sık gittiğim bir restorandı. Cumartesi günleri tavuk kanadıyla bira günleri olur. Ben de iki haftada bir uğrardım. Garson kızlar beni tanırlar, her gidişimde tebessümle karşılarlardı.

Üniversite öğrencisi kızlar çiçeği elimde görünce tebessümle karşılamadılar. Dışarda balkonda oturdum. Bira ve tavuk kanadı söyledim. Balkonda oturanlar da çiçeğe doğru baktılar, anlayamadım. Garsonlardan biri ya da müşterilerden biri telefon etmiş olacak ki 20 dakika geçti, çiçek masanın üzerinde. Belediyeye ait çevre koruma arabası geldi, park etti. İçinden 35 yaşlarında bir adam çıktı, gülümseyerek bana doğru geldi. Masadaki çiçeğe baktı. Nezaketli bir şekilde “O çiçeği alıp arabama gelir misiniz?” dedi.

O zaman anladım. “Bu çiçeği dalıyla kırmak yasak... Mahkemeye mi gitmek istiyorsun, yoksa para cezası mı vereyim?” diye sordu. “Ne kadar para cezası?” dedim. Bir metre çıkardı ve dalın boyunu ölçtü. Yaklaşık 40 cm. “40 dolar yazacağım” dedi ve yazdı. Pazartesi günü 40 doları belediyeye ödedim.

Biz de ise onlarca yıllık ağaçlar kesildiğinde tepki gösterenlere terörist muamelesi yapılıyor.

*****             

TEBESSÜM

Sigara

Sabahın erken saatinde avdan dönen Temel, kayığını kıyıya çektikten sonra balıkçı kahvesine gider. Kahvedekiler yalnızca sağ ayağı dizine kadar ıslak olan Temel’e sorarlar:

- Balık vuruyor mu?

- Yok yahu, ne gezer.

- Madem balık vurmuyor, ayağın niye dizine kadar ıslandı?

Temel küçümseyerek cevaplar:

- Denizde sigara içiyorum. İzmariti suya atınca basıp da söndürmeyeyim mi?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Kirletmemek, temizlemekten daha ucuzdur.

G. Hauptmann