Faruk Nafiz’in intizarı

Abone Ol

Her insan gibi, o da dünyevî aşkları yaşadı. Sevdi, sevildi. Sevgisi, aşkı şiirlerine ilham kaynağı oldu. Edebiyat Çevrelerinde değerli bayan şairimiz Şukufe Nihal’a aşkı anlatılır. Bir çok şiirini Şukufe Nihal için yazdığı söylenir. Bunlardan biri “Kıskanç” adını taşıyan şiirdir:

“Sakın bir söz söyleme... Yüzüme bakma sakın!

Sesini duyan olur, sana göz koyan olur.

Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın,

Anan bile okşarsa benim bağrım kan olur...

Dilerim Tanrı'dan ki, sana açık kucaklar

Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun,

Kan tükürsün adını candan anan dudaklar,

Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun!”

Behcet Kemal Çağlar’la birlikte “Onuncu Yıl Marşı”nin güftesini yazan Faruk Nafiz Çamlıbel’ı, ölümünün 34’üncü yılında rahmetle anarken, gençlik yıllarımızda dilimizden düşürmediğimiz “Çoban Ceşmesi” adlı şiirini aktarıyoruz:

Derinden derine ırmaklar ağlar,

Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,

Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,

Ne söyler su dağa çoban çeşmesi.

'Göynünü Şirin'in aşkı sarınca

Yol almış hayatın ufuklarınca,

O hızla dagları Ferhat yarınca

Başlamış akmağa çoban çeşmesi...'

O zaman başından aşkındı derdi,

Mermeri oyardı, taşı delerdi.

Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.

Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.

Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu,

Kerem'in sazına cevap veren bu,

Kuruyan gözlere yaş gönderen bu...

Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.

Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,

Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,

Ateşten kızaran bir gül ararda,

Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,

Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,

Tarihe karıştı eski sevdalar.

Beyhude seslenir, beyhude çağlar,

Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...

Okumaktan bıkmaz, kendimi çoban çeşmesinin yanında hissederdim. Kimseye açamadığım o ilk aşk kıvılcımlarının sırrını hayali çoban çeşmelerine açmışımdır. Bugün de o çeşmelerin özlemiyle yanıp tutuşuyorum. "At" şiirini, "Sanat" şiirini öğrencilik yıllarında okudum.

Otuz dört yıl önce rahmetli olmuş bir Faruk Nafiz'i ölüm yıldönümünde (haydi gammazlamak demeyelim) hayırla anmak yerine, aşağılamakla şiirimiz, edebiyatımız, sanatımız ne kazandı?

Biraz önce, telefonla konuştuğum benden yaşça da, yolca da büyük bir arkadaşım, ağabeyimle bu sorunun cevabını sesli düşündük.

"Faruk Nafiz'in kabahati büyük" dedi.

"Niçin" diye sordum. Güldü:

"O ağızlardan düşmeyen Onuncu Yıl Marşı'nı yazanlardan biri" diye kinayeli cevap verdi. Şakasına şaka ile karşılık verdim:

"Yine başladın komlo teorilerine" dedim. Telefonu kapattım. Daha sonra: "Keşke bırakın on birinci yılı, Sekseninci Yıl Marşını, yüzüncü yıl marsını yazacak memleketçi şairler çıksaydı" demekten kendimi alamadım.

10. YIL MARŞI

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;

Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan,

Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.

Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi;

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Bir hızda kötülüğü, geriliği boğarız,

Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.

Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;

Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.

Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi;

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Çizerek kanımızla öz yurdun hartasını,

Dindirdik memleketin yıllar süren yasını;

Bütünledik her yönden istiklâl kavgasını...

Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını!

Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi;

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;

İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz:

Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz.

Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.

Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi;

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!

Söz : Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Behçet Kemal ÇAĞLAR

Müzik:Cemal Reşit REY