Kademeli olarak başlatılan normalleşmede kafalar takılan bazı sorular var.

Ancak şu da var:

Kademeli ve sınırlı normalleşme bir hareketlilik getirdi. Bu açık biçimde görülüyor. Temennimiz bu normalleşme sonunda virüsün yayılmasının önüne geçmektir. Aksi durumun da yaşanabileceği kuşkuları da var.

Soru şu:

"Neden hafta içi 21.00-05.00 saatleri arasında kısıtlama uygulanıyor? Virüs bu saatlerde mi harekete geçiyor?"

Sorunun yanıtını Bilim Kurulu üyesi, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın bu çok merak edilen konuya bakınız nasıl yanıt veriyor:

"Gündüz virüs ortada yok, akşam sokağa çıkıyor" diye espri konusu olduğunu görmekteyiz. Güzel bir espri olmakla beraber doğru bir bilgi değil; çünkü akşam en büyük sıkıntı özellikle lokanta, kafe, pastane ya da restoran buralarda uzun süre oturarak yemek yenmesi, sohbet edilmesi. Buralar kapalı olduğu için bu toplantılar genellikle büyük salonlarda veya evler içinde yapılmaya başlandı. O zaman 21.00 saatini sınır koyduğunuz zaman genellikle ev içerisindeki o büyük toplantıları engellediğimizi düşünüyoruz. Buna ait de elimizde çok fazla kanıt var. Mühim olan ev içindeki toplantıları engelleyebilmek; çok büyük aile toplantılarının yapılması, bir anda hastalığın kümeleşerek çevreye yayılmasına sebep oluyor. Bu nedenle 21.00'den sonra sokağa çıkmanın durdurulmuş olması ya da kısıtlanması önemli bir nokta. Düşük ve orta riskli illerde önümüzdeki dönemde 21.00 değil belki 22.00 ya da 00.00'a doğru kaydırılabilir. Bununla ilgili ön çalışmalar var, takip etmek lazım. Virüs klasik bilgilere uymadığı için kısıtlamayı kaldırırsınız ya da gevşetirsiniz, olayın gidişine bakarsınız. Eğer artış varsa bunun nedenini bulmaya çalışırsınız ona göre önlem alırsınız. Bir bakıma virüs bizimle satranç oynuyor. Biz hamle yapıyoruz o da bir hamle yapıyor. Karşımıza çıkan mutasyonlar onun başka bir hamlesi oldu. Çok iyi ve iyi olan illerde gevşetilebilir. 21.00'den 22.00'a kaydırılabilir. Ama kaydırmak demek risk alıyorsunuz demektir. Aldığınız riski ölçmeniz ve takip etmeniz lazım. Eğer aldığınız risk gerçekten size zarar vermeye başlıyorsa, geriye tekrar dönersiniz."

Bir soru daha:

"Yaz aylarında rahatlama olur mu? Rahat bir yaz geçirebilecek miyiz?"

Prof. Dr. Akın'ın yanıtını birlikte okuyalım:

"Enteresan bir virüsle karşı karşıyayız. Mikrobiyolojide öğrendiğimiz temel bilgiler bu virüsle uyumlu değil. Pek çok viral hastalıkta hastalığı geçirdikten sonra hastalığa yakalanmazsınız. Ama bunda hastalığı geçirenler de hastalığa tekrar yakalanabiliyor. Bu, virüsün kendine ait özelliklerinden kaynaklanıyor. Başarılı olan illerin bir süre sonra çok kötü duruma düşebileceğini düşünebiliriz. Şu anda çok sıkıntılı olan illerin bir süre sonra çok rahat duruma geçebileceklerini de düşünebiliriz. Biz özellikle toplumdaki bağışıklığı aşıyla kısa sürede sağladığımız zaman hemen hemen illerin tamamının sarı ya da mavi düzeyinde kalacağına inanıyorum. Bu tamamen aşılama programı ve toplumun kurallara uyması ile ilgili bir sorun. Toplum kurallara uymak istemiyor; ama hastalık da 'insanlar kurallara uymasın' diye bekliyor yayılabilme özelliğini korumak için. O zaman elimizdeki 4 koruma aracından en sonuncusu aşı. O zaman aşının yaygınlaştırılması lazım. Sağlık Bakanlığı aşıyı ciddi miktarda artırmaya çalışıyor. Bunun yanında çeşitliliği de artırmaya çalışıyor. Zannederim biz Mart ve Nisan ayında önemli bir mesafe kat edersek, yaz ayına rahat gireriz; ama bir tek aşıya bağlanmamak lazım. Maske, mesafe ve hijyene dikkat etmek lazım. Bakın burada çekim yapıyoruz. Üçümüzün de yüzünde maske var. Biz aslında burada iki tane mesaj veriyoruz; ben kendimi korumak istiyorum, sizi korumak istiyorum. Ben iki doz aşı olmuş insanım. Bir başkasını enfekte etmemem lazım ve toplumda bir model oluşturuyor olmam lazım bir bilim kurulu üyesi olarak. Onun için her türlü toplantıda ben düzenli olarak maskemi takıyorum, mesafemi de korumaya çalışıyorum."

Özetleyelim:

Durum böyle olunca sıkıntının kolay şekilde atlatılamayacağı da görülüyor. Hocaların da açıkladığı gibi aşılama programı sonunda ortaya çıkacak sonuç çok önemli.

Yaz aylarını yine beklediğimiz gibi geçiremeyeceğimiz de görülüyor. Kısıtlamalar sürerse bu mümkün olmayacak. Buna da alışmak durumundayız. Daha önceki yazılarımızda da dile getirdiğimiz gibi artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Kademeli normalleşme sonrası vaka sayılarında yeniden artışların olmaya başlaması da ayrıca masaya yatırılması gereken diğer önemli konu olmalıdır.