Suriye'deki durum, öyle görünüyor ki, gelecekte Esad ile işbirliğine girebileceğimizi de gösteriyor. Zaten iç savaşın sona ermesinden sonra Suriye'deki terör örgütleri ile mücadelede Esad'ın da Türkiye çizgisinde hareket etmesi böyle bir işbirliğini güçlü kılıyor.

Şu gerçeği görmezden gelemeyiz:

Esat 5 yıl süren iç çatışmalarda acımasız davranmış, kimyasal silah kullanmış, sivilleri de katletmiştir. Savunmasız milyonlarca insan yerlerinden yurtlarından edilmiş, evlerini terk edip, Türkiye başta olmak üzere birçok ülkeye sığınmacı olarak kaçmışlardır.

Bizi yönetenler de haklı olarak "Esad katildir" diyerek tavır içine girmişler ve her dönemde de Esad'ı kötülemişlerdir. Esad ile barışılmayacağı ve düşman olarak görüldüğü de her fırsatta ortaya konulmuştur.

Bunları bir kenara bırakalım ve günümüze yüzümüzü dönelim.

Bugün, Suriye'de Türkiye'yi tehdit edecek boyutlarda terörist gruplar vardır ve bunlar giderek hem silahlanmakta, hem de güçlenmektedirler.

Türkiye, tehdit unsuru olan bu terörist gruplara karşı önlem almakta ve gerektiğinde de silahlı mücadele etmekten kaçınmamaktadır.

Bu noktada Türkiye'yi tehdit eden bu unsurlara karşı Esad'ın da tavır alması böyle ortak bir işbirliğinin olabileceğini gösteriyor.

Söz konusu Türkiye ise, geleceğimiz ve çıkarlarımız ise, bölünmez bütünlüğümüz ise, neden böyle bir işbirliği içinde olmayalım ki?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son açıklamalarından birinde söyledikleri Esad ile terörist gruplara karşı işbirliği içinde olabileceğimizi gösteriyor. Biz, böyle bir işbirliğini kendi güvenliğimiz açısından olumlu bulabileceğimizin altını çizelim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika 11-12 bin kilometreden gelip burada bir ordu oluşturacak ve adını da 'sınır güvenliği' koyacak. Neyin sınır güvenliği? Bakın şu anda Suriye'de rejim, kesinlikle böyle bir oluşuma sıcak bakmıyor" ifadelerini kullanarak, tam 82 ay sonra ilk kez Suriye'deki mevcut yönetimin bir politikasını olumlu bulduğunu söyledi.

Suriye'de Esad ile işbirliğinin önemine değinmişken İngiltere'de yayınlanan Times Gazetesi'ndeki bir uyarı yazısından da söz etmeden geçmeyelim:

İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden Times, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye'nin Afrin kentine her an operasyon düzenlenebileceğine dair yaptığı açıklamayı bir başyazısında yorumladı.

Türkiye'nin NATO'nun bir üyesi olarak 'Orta Doğu'daki amaçlarını gerçekleştirmek istiyorsa müttefiklerinin güvenini tazelemesinin daha çok başarı getireceğini' savunan gazete, farklılıkların NATO içinde çözülmesi gerektiğini belirtti. "Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de ateş ile oynuyor" cümlesiyle başlayan başyazıda, Erdoğan'ın sözünü ettiği operasyonu gerçekleştirmesi durumunda iki müttefik olan Türkiye ve ABD'nin karşı karşıya geleceği uyarısı yapıldı.

Erdoğan, Suriye'ye asker göndermeden önce bir daha düşünmeli' ifadesinin kullanıldığı yazıda, "Eski Kürt militanları Suriye sınırının koruyucuları olmaları için eğitmek, onların federal bir Suriye'ye entegre olmaları için ilk adım" ifadeleri kullanıldı.

Times'daki bu yazıda Suriye'ye asker gönderilmesinin Esad rejimi tarafından tepki ile karşılanacağı uyarısı yapılıyor.

İşte, eğer bazı konularda Esad ile işbirliğine girdiğimizde böylesine sorunlarla da karşılaşmayabiliriz. Çünkü rejim ile doğrudan görüşmelerin sağlanması ile daha sağlam ve dikkatli adımların atılmasının da önü açılmış olacaktır.

Özetleyecek olursak, körü körüne dış politika uygulamaları yanlışlıklar doğurur. Dış politika, kazanma sanatıdır. Küskünlükler, kırgınlıklar, kin ve nefret duyguları ile dış politikalarda başarı elde edilemez. Düşman bile olsa, iletişim kanalları açık olmalıdır.

Dikkat edilecek olursa politikalar gereği düşmanlar bir anda dost, dostlar da bir anda düşman sınıfına geçebiliyor. Her ülke öncelikle kendi çıkarı için politikalar uyguluyor.

Türkiye'nin geleceği ve güvenliği bugün Esad ile işbirliğini gündeme getiriyorsa bundan kaçınmamak gerektiğini düşünüyoruz.

Suriye konusu daha çok baş ağrıtmaya devam edecek gibi görünüyor.