Katma Değer Vergisi (KDV) kanunundan herkesin şikayetçi olduğunu ve bu sorun ile ilgili reformlar yaptıklarını dile getiren Bakan Naci Ağbal, “Katma değer vergisi (KDV) ile Türkiye 1985 yılında tanıştı. Dolayısıyla yaklaşık 32 yıllık uygulaması olan bir kanun birçok ülkenin özellikle dolaylı vergiler alanında modern bir vergileme sistemine geçmek amacıyla uygulamaya geldiği bir vergi. Dolayısıyla KDV, Türk Vergi Sistemi açısından doğru bir tercih. Bugüne kadarda hem vergi hasılası bakımından hem de oluşturduğu değer bakımından hem ekonomimize yön verdi hem de kamu maliyesine önemli bir gelir kaynağı oldu” diye konuştu.

“TÜRKİYE YÜZDE 5 CİVARINDA BİR BÜYÜMEYİ RAHATLIKLA SAĞLAYACAK"

Son bir buçuk yılda çok zorlu bir dönem geçirdiklerini fakat bunun üstesinden gelerek göstergelerin Ocak ayından itibaren olumlu bir seviyeye ulaştığını belirten Bakan Ağbal, “Son bir buçuk yılı gözümüzün önünden geçirdiğimiz zaman çok zorlu bir dönem geçirdik. 2016 yılı herkes için olağanüstü olayların meydana geldiği; bir taraftan ekonomide sıkıntıların olduğu bir taraftan jeopolitik etrafımızdaki ülkelerde ciddi sıkıntılar oldu. Terör belaları geldi. İçeride alçak 15 Temmuz Darbe Girişiminin olağanüstü etkileri oldu. Gerçekten Türkiye çok olağanüstü bir dönemden geçti ve Türkiye’yi ileriye taşıyacak bir anayasal reform da bu süreçte 16 Nisan’da yapıldı. Ama son bir buçuk yıl her bakımdan zorlu bir yıl oldu. Burada bütün politika araçlarını kullanarak ekonomide canlanmayı gündeme getirecek bütün tedbirleri alabiliriz diye çok önemli çalışmalar yaptık ve kararlar aldık. Ve bugün görüyorum ki Allah’a şükürler olsun 2017 yılının Ocak ayından itibaren ekonomide birçok gösterge arka arkaya olumlu gelmeye başladı. Moraller düzeldi. Daha da iyi olacak çünkü bu sene Allah’ın izniyle sizlere güveniyoruz. Rakamlar onu gösteriyor. Bu sene 2017 yılında yüzde 5 civarında bir büyüme yakalayacağımızı öngörüyoruz. Yani ortaya çıkan rakamlar ileriye dönük beklentilerde Türkiye yüzde 5 civarında bir büyümeyi rahatlıkla sağlayacak. Ama bu büyümeye bu sene ihracattan çok önemli bir katkı gelecek. Bu bizi sevindiriyor çünkü bir büyüme hikâyesinde büyümenin sadece oranı tek başına yeterli değil iki şey daha önemli; bir büyümenin kalitesi, iki büyümenin sürdürülebilirliği yani bir oran yakalarsınız bir yıl yüzde 8, ertesi yıl onu sürdüremezsiniz. Olmadı, bir başka şey yüzde 7 büyürsünüz ama tamamen tüketime dayalı bir büyüme olur. Onu da kaliteli bir büyüme olarak addedemeyiz. Onun için hükümet olarak Türkiye’nin yüksek büyüme oranlarına ihtiyacı var. Artan iş gücü yine ekonominin ihtiyaçlarına göre yüzde 5 ile 6 civarında en asgari büyümemiz lazım. Bu büyümeyi de daha çok yatırım üretim ve ihracata dayandırmamız lazım ve burada da bunun sürdürülebilir olması lazım” ifadelerini kullandı.

“ENFLASYONU ARTIRACAK HERHANGİ BİR VERGİ ARTIŞI YAPMAYACAĞIZ”

Hedeflerinin enflasyonu tek haneli ve sürdürülebilir bir seviyeye çekmek olduğunu ifade eden Bakan Naci Ağbal, “Koşulları da kendi açımızdan mutlaka iyi bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Benim gördüğüm şuanda birkaç tane önemli konu var; enflasyon. Bizim ne yapıp edip enflasyonu tek haneli
düşük seviyelere getirmemiz lazım. Enflasyonun büyüme üzerinde, ekonomik öngörüler üzerinde ve birçok bakımdan yatırım üretim üzerinde ne kadar olumsuz etkisi olduğunu doksanlı yıllardan biliyoruz. Şu anda Merkez Bankamız çok kararlı bir şekilde enflasyonun tek haneli sürdürülebilir seviyelere gelene kadar sıkı para politikasına devam etme kararı içerisinde. Burada bir kararlılık görüyoruz. Maliye politikası kanalından biz para politikasına destek vermeye devam edeceğiz. Özellikle enflasyona sebep olabilecek herhangi bir vergi artışını önümüzdeki dönemde yapmayacağız. Yani dolaylı vergiler üzerinden fiyat ayarlamalarına neden olacak ve bu yolla enflasyonu yukarıya çekecek bir verisel düzenlememiz olmayacak. Bunu son derece önemsiyoruz” dedi.

"ESAS REKABET İNOVASYONDA VE AR-GE'DE"

Ucuz iş gücü ile büyümeyi öngören ülkelerin uzun vadede kazanamayacağını, asıl kurtuluşun inovasyon ve Ar-Ge ile elde edileceğini vurgulayan Ağbal, “Türkiye’nin kurtuluşu inovasyonda, Ar-Ge’de. Bu konuda ciddi düzenlemeler yaptık ama hala yapmamız gereken işler var. Artık rekabet emekte değil. Ucuz iş gücüyle rekabet eden ülke uzun vadede kazanamaz. Bir süre o ülkede de emek arzı kısıtlanır ve fiyatlar yukarı gider. Esas rekabet inovasyonda. Geçen gün bir yerde güzel bir yazı okudum; çok güzel bir şey söylüyor. Bir ülkede teknolojik devrim geçmiş trendlere bakıldığında en az 50 yıl sürüyor. Şu anda 20’inci yüzyılın son on yılında başlayan yeni teknolojik devrim dönemi var. Şu anda biz onun yaklaşık 10-15’inci yıllar içerisindeyiz. 50 yıldan bahsediyorlar ve şunu söylüyorlar; önümüzdeki dönemde teknolojide şu son 10-15 yılda gördüğümüz devrimlerin veya değişikliklerin çok daha ilerisi, çok daha farklısı çok daha farklı boyutlarda teknolojik devrimler bizi bekliyor. Hangi ülke teknolojide çığır açıp bu buluşları bu adımları atarsa o ülke küresel rekabet liginde üst sıralara çıkacak. Türkiye olarak sahip olduğumuz genç nüfusla, bu enerjimizle yapmamız gereken şey inovasyon ve Ar-Ge’ye önem vermek olacak” diye konuştu.