ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF) 2021 yılı dini özgürlükler raporunu yayınladı. Raporda Türkiye'nin ''Özel İzleme Listesi'' denilen kategoriye dahil edilmesi tavsiye edildi. Rapora göre bu listeye girmesi tavsiye edilen ülkeler ''dini özgürlüklerin hükümetler tarafından ciddi şekilde ihlali edildiği ya da ciddi ihlallere göz yumulan ülkeler'' olarak nitelendiriliyor.

Biz, yayınlanan bu raporu hiçbir yorum yapmadan sizlerle paylaşmak istedik. Yorum sizlerin.

Rapora göre Özel İzleme Listesi'ndeki dini özgürlük ihlalleri ''sistemli, devamlı ve dikkat çekici'' olarak nitelendiriliyor.

Komisyon raporunda Türkiye'yle ilgili Dışişleri Bakanlığı'na bulunduğu tavsiyeler şöyle:

· Türkiye'nin Uluslararası Dini Özgürlükler Yasası (IRFA) tarafından ciddi ihlal olarak belirlenen ihlallere dahil olduğu ve bunlara göz yumduğu gerekçesiyle ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Özel İzleme Listesi'ne dahil edilmesi.

· Türk hükümet yetkilileriyle tüm toplantılarda Rum Ortodoks Ruhban Okulu'nun yeniden açılması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin dini özgürlükler kararlarıyla uyumlu hareket etmesi gerekliliğinin dile getirilmesi.

· Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'nin, İstanbul ve Adana'daki konsoloslukların ibadethane açma, ibadethanelerini geri alma, restore etme, koruma faaliyetlerinin ve diğer dini kültürel ve tarihi önemdeki sahaların izlenmesi ve bu alanların korunması için Türk hükümetiyle birlikte çalışması.

· ABD ile Türkiye arasındaki ikili kültürel mülkiyet anlaşması kapsamında dini ve etnik azınlık topluluklarının dini ve kültür mirasını oluşturan nesnelerin ithalat kısıtlamalarına tabi olan herhangi bir malzeme listesine dahil edilmesinin derinlemesine incelenmesi ve bu toplulukların tarihlerini ve katkılarını vurgulayan kültür ve eğitim alanındaki karşılıklı alışverişin desteklenmesi.

Raporda ABD Kongresi'nin ise Türkiye'nin dini azınlıklara muamelesini ve daha geniş kapsamda insan hakları meselelerini ABD-Türkiye ilişkileri konusunda devam eden incelemesine dahil etmesi gerektiği belirtildi.

Bunun 1961 tarihli Dış Yardım Yasası'nın 502B (c) maddesi uyarınca Türkiye'nin insan hakları uygulamaları hakkında bilgi talep edilmesini öngören 755 no'lu kararı geçirmekle olabileceği belirtildi.

Raporda Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasına da değinildi. Bu bağlamda, ''2020 yılında Türkiye'deki dini özgürlük koşulları tedirgin edici bir yörünge izlemeye devam etti. Temmuz ayında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın azınlıklara karşı bölücü ve düşmanca olarak değerlendirilen bir hamlesiyle, müze olarak hizmet veren eski bir kilise olan ünlü Ayasofya'yı camiye çeviren bir kararname çıkarıldı'' denildi.

Hükümetin bunun dışında uzun yıllardır devam eden birçok dini özgürlük sorununa değinmediği ve dini azınlıkların mal varlıklarının hedef alınması ve bunlara zarar verilmesini görmezden gelmeye devam ettiği kaydedildi.

Raporda, dini azınlık topluluklarının gayrimüslim vakıflar için yönetim kurulu üyesi seçimleri yapabilme taleplerini defalarca gündeme getirmelerine rağmen, hükümetin yıl boyunca bu seçimlere izin vermediği kaydedildi. Benzer şekilde, hükümetin Rum Ortodoks Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması yönündeki çağrıları dikkate almadığı ve tüm dini toplulukların tüzel kişiliğini reddetmeye devam ettiği belirtildi.

İktidar partisi üyelerinin ve koalisyon ortağının cemevlerinin ibadet yeri olarak tanınması çabalarını reddettikleri ve Aleviler'le diğer toplulukların karşı oldukları zorunlu din dersi ve benzeri eğitim politikalarıyla ilgil değişiklik yapmadığı kaydedildi.

Raporda ''Yetkililer, bazı dini azınlık topluluğu liderleriyle görüşse de hükümet bu toplantıdan sonra bu toplulukların endişelerini gidermek için hiçbir eylemde bulunmadı. Aralık ayında meclis, insan hakları gruplarının, dini gruplar da dahil olmak üzere sivil toplum üzerindeki hükümet kontrolunu arttıracağı uyarısında bulundukları bir yasayı kabul etti'' denildi.

Rapora göre birçok dini azınlık, devlet dışı aktörler tarafından yapılan eylemlerle bağlantılı olarak veya devletin doğrudan baskısı nedeniyle kendilerini tehdit altında hissetmeye devam etti. Alevi, Ermeni ve Protestan toplulukları ölüm tehditleri aldıklarını bildirirken, Yahudiler büyük ölçüde Corona virüsü salgınıyla bağlantılı olarak antisemitizmde (Yahudi karşıtlığı) bir artış olduğunu açıkladılar.

Raporda Süryaniler'in, PKK üyelerine yiyecek ve su sağladığı iddiasıyla Süryani Ortodoks rahip Sefer Bileçen'in (diğer adıyla Peder Aho) gözaltına alınmasından ve yargılanmasından ve daha sonra ölü bulunan yaşlı bir Keldani çiftinin kaçırılmasından derinden rahatsız oldukları kaydedildi.

Raporda, ''Türk hükümeti, 'ulusal güvenlik tehdidi' oluşturdukları iddiasıyla yabancı Protestanların ülkeye girişlerini engellemeye veya onları sınır dışı etmeye devam etti'' denildi.

Yıl boyunca yetkililerin, kişilere ve gruplara karşı siyasi güdümlü hakaret suçlamaları getirdiği belirtilen raporda ''Bazı yetkililer, dindar olmayan bireylerlelezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks (LGBTI) topluluğunun üyelerini karalayan nefret söylemi olarak nitelendirilen söylemleri kullandı'' denildi.