Denizli Tarihi

İlk zamanlarda buraya yerleşen Türkler, Laodikeia’ya ithafen bölgeye Ladik demişler fakat denize kıyısı bile olmadığı halde isminin Denizli olması gerçek bir evrimin sonucu. Bir iddiaya göre ise; Denizli ismi, Orta Asya’dan buraya göçen Tengiz (Öz Türkçe’de deniz demek) Boyu‘ndan hatta birebir olarak Tenguzlu kelimesinin zamanla değişmesinden oluşuyor.

Türkler ilk defa 1070 yılında Afşin Bey‘in Anadolu’ya girmesiyle Denizli’de görülmeye başlıyor. Bir yıl sonra da bölgeye Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve ona bağlı beyler hakim oluyor. Her ne kadar 1097 yılında Bizans hakimiyetine girse de 1102 yılında 1. Kılıçarslan ile tekrar Türk hakimiyetine giren Denizli ve çevresi, tarih derslerinde “Anadolu’da Türk hakimiyetinin kabul edildiği savaş” olarak geçen; 1176 Miryokefalon Savaşı‘na kadar bir Bizans, bir Selçuklu hakimiyetine girip çıkıyor.

13. yy Anadolu Selçukluları döneminde ise, Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından fethedilen Denizli, sırasıyla önce Germiyanoğulları, sonra İlhanlılar en sonunda yine Germiyanlılar’ın hakimiyetine girdikten sonra, 1391‘de Yıldırım Bayezit ile Osmanlı topraklarına dahil oluyor. Ankara Savaşı sonrası bölgeyi Timur ele geçirmiş olsa da; Denizli 1429‘da tekrar ve kalıcı olarak Osmanlı hakimiyetine girdi…

Birinci Dünya Savaşı sonrası parçalanan Osmanlı Devleti ardından, Anadolu topraklarını işgal eden emperyalist ülkelere karşı, Anadolu halkı topyekün kurtuluş savaşı verdi. Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde Kuvayı Milliye Müfrezeleri, düşmana karşı savaştı. Ege Bölgesini işgal eden Yunan askerlerine karşı; Denizlili Yörük efeler, büyük fedakarlıklarda bulundu. Kuvayı Milliyeci Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’nin 15 Mayıs 1919’da, İzmir’in Yunanlar tarafından işgal edilmesinden 4 saat sonra vatandaşları bir araya toplaması ve Bayramyeri Meydanı’na kadar yürüyüp, Denizli’de milli mücadelenin ilk ateşini yakması ile Denizli’de ilk Milli Mücadele Günü başlatılmıştır. Ve ardından da 4 Eylül 1922’de zafer kazanıldı. Denizli halkı, kurtuluşta ve kuruluşta Atatürk’ün yanında yer aldı. Cumhuriyet döneminde de tarım, tekstil ve ağır sanayi hamlesi ile Denizli öncülük etmiştir ve etmektedir…

Pamukkale ve Hierapolis gezimizin ardından, yarında bölgenin bir başka tarihi ören teri olan Laodikya Antik Kenti kazı alanını gezeceğiz…

Laodikya Antik Kenti

Denizli seyahatimizin ikinci gününde, zengin bir Anadolu Medeniyeti mirası olan ve yapılış tarihi itibariyle, zamanımızdan 7 bin 500 yıl eskilere uzanan, Laodikeia Antik Kenti gezisi ile devam ediyoruz… Laodikya ören yerinde, oya işler gibi ince ve hassas çalışan arkeologlar ve tüm kazı ekibi, tarihi keşfetmenin ve yeni bir bulguya erişmenin titizliği ve heyecanı ile bizi selamladılar… Suyu olmayan yerde denizi ve kümesi olmayan evde horozu olan, tek yerdir Denizli ve Laodikya… Bu kentin insanları çalışkan, bilge, komik, espirili ve sanat ruhludur… Laodikya kazılarında, bu içerikte eserler bulunmaktadır. Kazı devam ediyor… Bizimde hayatı keşfetme ve belgeleme merakımızda sürüyor…

Ülkemizdeki pek çok ören yerinin kazı başkanı ve ekibi yabancı arkeologlar olmasına karşın; Laodikya Kazı Başkanı Celal Şimşek hoca ve ekibinin tamamı; Türk bilim adamları ve uzman arkeologlardan oluşuyordu. Bu basit gibi görünen detayın altında, şu gerçek vardı: Kazıda bulunan her kıymetli tarihi eser, yurtdışına kaçırılmadan, yerinde ve en yakın kent müzesinde korunuyordu…

Öte yandan; Laodikya Kazı evi önündeki çardakta, bize ve öteki konuklara çay ikram eden Kazı Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek; Laodikya kazılarında çıkan bulgular hakkında geniş bilgiler verdi: “Kazılarda ortaya çıkan; Denizli kentinin simgesi olan çift başlı döğüş horoz kabartması, geniş bir alanı kaplayan mozaikler, kilise, Laodikya kentinin su toplama, su depolama, kırmızı Horasan tipi künklerden oluşan su dağıtım sistemi, kanalizasyon ağı, hamam, antik tiyatro, kolon ve kemerli caddeler, avesta ve dükkanlardan oluşan tam bir kent medeniyeti denebilecek bu bulgular, aslında burada var olduğunu bildiğimiz kentin yalnızca %10’u bile değil. Kazılarımız sürüyor. Her yeni bulgu sonunda, tüm kazı ekibi olarak çocuklar gibi seviniyoruz…” dedi.

Devamı yarın…