Kahve molası…

Denizli’nin büyük ilçelerinden biri olan Merkezefendi’de görülmesi gerekli bazı yerler: Servergazi Türbesi, Asırlık çınar ağaçları, Ornaz Parkı ve Mesire Ormanı, Merkezefendi Kütüphanesi, Şemikler Doğal Yaşam ve Masal Parkı yanı sıra; Özay Gönlüm Heykeli, Atatürk Anıtı, Milli Mücadele Anıtı, Denizli çarşıda bulunan Sanat Sokağı’nda, bir çay ya da bir fincan kahve molası vermek ve dinlenmek isterseniz; Eski Taç Ev adlı dostlar mekanı sizi çağırıyor…

Pamukkale, Hierapolis, Laodikya gibi bilenen gezi rotaları dışında, Denizli’de görmeniz gerekli şu yerleri de gezmelisiniz: Buldan ilçesinde Tripolis Antik Kenti, Çivril ilçesinde Işıklıgöl ve Akdağ (Tokatlı) Kanyonu, Pamukkale, Çameli ve Honaz’da yamaç paraşütü, Denizli Merkezde Horoz ve Özay Gönlüm Heykeli yanı sıra, Kale İçi Çarşısı, Bağbaşı Yaylası, Şahin Tepesi, Çameli Gökçeyaka Köyünde Çoban Müzisyenler, Bekilli ilçesinde geleneksel olarak artık kutlanmayan “Bekilli Lavaracı Şarap ve Üzüm Festivali” de (şimdilerde Sirke Festivali olarak kutlanan) Bekilli, gidilip görülmesi gereken yerlerin başında bulunmaktadır…

Denizli ve yöresinde mutfak kültürü

Denizli Kebabı, Tas Kapaması, Tandır, Keşkek, Kuru Patlıcan Dolması ve zeytin yağlı yiyecekler yanı sıra; Anadolu ve Ege mutfak kültürünün örnekleri burada da bulunmaktadır. Bazı yerlerde ise, Yörük obalarında ve yaylaklarda sunulan organik ve doğal köy ürünleri de Denizli’nin spesiyalleri arasında bulunmaktadır…

Denizli’nin Yöresel Yemekleri:

Yen Böreği

Mısır Gömbesi

Patlıcan Gömme

Biber Tatari

Meneviş Yoğurtlaması

Çiğ Dolma

Börülce Böreği

Denizli Usulü Katmer

Patlıcan Kapama

Kuyu Kebabı

Cızlama

Sucuklu Un Kavurması

Kuzu Kebabı

Yoğurtlu Köfte

Çaput Aşı

Cerpleme

Süller Pidesi

Tavas Pidesi

Denizli Tatlıları:

Saraylı

Tahinli Pide

Çıtır Helva

Denizli Toros Dondurması.

Ne Yenir, Nerede Kalınır?

Denizli merkez ve ilçelerinde, her bütçeye uygun otel ve konaklama yerleri bulunmaktadır. Ama biz, Şiir Otel’de kalmayı tercih ettik…

Eğer yolunuz Denizli’ye düşerse, aç kalmazsınız… Zeytin yağlı Denizli böğrücesi ve yaprak sarması yanı sıra; Çamlık Kokoreç ve Dürümevi’nde, Denizli Niğdeliler Derneği Başkanı da olan Fatih Akbaş ustanın elinden; yayık ayranı ve şalgam eşliğinde her tür kebap ve leziz ev yemek çeşitlerini yiyebilirsiniz. Eğer canınız tatlı ve dövme dondurma istediyse; Denizli Toros Dondurması yerken, sohbet etmenin keyfini çıkarırınız…

Yazımın henüz başındayken sizlere biraz Şiir Otel’i anlatmak istiyorum. İlginçtir, şairlerin linç edildiği, düşünce suçu işlediği bahanesiyle, aykırı duruş ve söylemleriyle zindanlara atıldığı, kitapları toplatıldığı ve yakıldığı bu coğrafyada; böylesi bir yerin oluşu, inanın beni çok heyecanlandırdı… Çünkü otele girdiğimiz andan itibaren sanatla, şiirle kuşatıldık. Lobideki şiir ağacı, ünlü şairlerimizin kişisel eşyalarının sergilendiği köşe beni çok etkilemişti. Bir de, biraz dinlenmek üzere odalarımıza çıktığımız zaman her odanın kapısında ünlü şairlerin isimlerini görmek ve o şairin şiirleri ile dolu bir odada olmak ve geceyi şiirle geçirip, şiirle sarmaş dolaş uyumak… Doğrusu etkilenme katsayımı ikiye, üçe katladı. Böylece ben iki gece hem Ahmet Arif’in, hem de Behçet Aysan’ın şiirlerinin olduğu odalarda, onların misafiri olarak konaklamış oldum… Şiirle yıkandım, arındım ve deliksiz, meteliksiz şiirle uyudum… Ve elbette, sabah kahvaltısında şiir vardı…

Ertesi gün, Pamukkale ve Hierapolis Antik Kenti ve sevgili Jale hanımın görmemizi tavsiye ettiği (iyi ki tavsiye etmiş) Laodikya Antik Kentini görmek üzere, şiir dolu güzel bir kahvaltı sonrası otelden ayrıldık.

Pamukkale’yi son gördüğüm zamanın üzerinden uzun yıllar geçmişti ve ben travertenleri nasıl göreceğimi çok merak ediyordum. Acaba geçen zamana ve insanoğlunun hor kullanımına karşı, koyup beyazlıklarını koruyabilmişler miydi? Pamukkale’ye döne-kıvrıla çıkan yolu geçerken aklımda bu soru vardı. Ve sorumun cevabını almıştım. Travertenlerin beyazlamasına neden olan kimyasalları içeren su miktarının azalması nedeniyle, sürekli akıtılamadığı için yer yer kararmalar vardı.

Devamı haftaya…