Salıncakta oturan bir çocuk, salıncak mümkün olan en uç noktaya kadar ileriye ve geriye doğru sallanıncaya dek, durmadan genişleyen bir yay çizerek ileri ve geriye doğru hareket eder. Bu durumu ihtiyaç duyduğu kadar tecrübe ettikten sonra, yavaşlayıp dengeli ve hareketsiz bir hal alır.

Yaşamlarımızın da buna benzer bir ivmesi vardır. Hayatın önce bir yönünü, sonra da onun tam tersini tecrübe ederiz. Bir ucu keşfetmeyi ne kadar çok istersek, salıncak merkezden o kadar uzağa savrulur. Sonra da tam tersinin ne olduğunu anlamak için diğer yöne doğru savrulmamız gerekir.

Önceki yaşamlarımız zenginlikle geçtiyse, bu durumun tam tersi olan yoksulluğu tecrübe etmeye ihtiyaç duyarız. Hepimizin içinde çözülmemiş yönler vardır ve denge içinde yaşayabilmek için zıt eğilimlerimizi birleştirmeyi amaçlarız. Günümüzde bilinç seviyesi büyük bir hızla yükseldiği için, dengeye ulaşana dek birçok yaşam sürmek yerine, kişiliğimizin farklı yönlerini aynı anda öne çıkarıp onları bu yaşamımızda dengelemeyi hedefliyoruz.

Manik depresif bozukluk gösteren insanların, bir uçtan diğerine büyük bir aşırılıkla geçiş yapmaları kontrolden çıkmalarına sebep olur. Kimi zaman güçlü, zorba, zalim bir canavara dönüşen bir adam tanıyordum. Bu tutumuyla insanların kendisinden uzaklaşmalarına yol açtıktan sonra, zavallı bir kurbana dönüşerek onları yeniden hayatına çekiyordu. Bu durum kutupluluğun bir örneğiydi. Bu kişiliklerini dengelemeyi başarabilseydi insanları kontrol etmeye çalışmayacaktı. Onun yerine kendini kabullenip sevecek, başkalarının da kendileri gibi olmalarına izin verecekti.

Zaman zaman çok cömert ve verici olan bir insanın, sonrasında cimri ve pinti tutumlar sergilemesi de kutuplar arasında yer değiştirmektir. Böyle insanların görevi para konusunda dengeyi bulmaktır.

Kutupluluğun başka bir yaygın örneği de çok öfkeli ve kontrolcü davranıp, sonrasında mesafeli ve ilgisiz davranışlar sergilemektir. Bunlar birbirine zıt kontrolcü davranışlardır. Açık yürekli ve soğukkanlı olmak dengenin bulunmasını sağlar.

Oburluk yapmak ve açlık çekmek de zıt kutuplardır. Kontrolünüzü yitirdiğinizin, bu yüzden elinizden geldiğince kontrolü ele almaya çabaladığınızın göstergesidir.

Eril enerji eylemi, düşünmeyi, mantığı ve girişkenliği temsil ederken, dişil enerji ise var olmayı, yaratmayı, sezgileri ve edilgenliği temsil eder. Hedefimiz bu nitelikleri içimizde bütünleştirerek, sezgilerimize kulak verecek ve eyleme geçecek; yaratıcı fikirler üretecek ve onları gerçekleştirmeyi düşünecek bir denge sağlamaktır. Dinlenebilir ve eğlenebiliriz. Besleyebilir ve koruyabiliriz. Bu niteliklerden herhangi biri dengeli değilse, yeniden içimize dönüp yaşamımızda yeni tercihler yapmamız gerekir.

Çocukken maruz kaldığınız davranış biçimlerinden hoşnut kalmadıysanız, kendi çocuklarınızı yetiştirirken aşırıya kaçarak bu durumu telafi etmeye çabalamanız muhtemeldir. Örneğin ebeveynleriniz tutumlu ve cimriyse, çocuklarınız için karşılayabileceğinizden daha fazla harcama yapabilirsiniz. Aşırı korumacı ebeveynlere sahipseniz, çocuğunuza gereğinden fazla özgürlük tanıyabilirsiniz.

Her zaman dengeyi bulmaya çabalarız. Onu bulduğumuzda dersimizi öğrenmişiz demektir. Artık bunu her zaman uygulayabiliriz. Kişiliğimizin bazı yönlerini dengelemek bisiklete binmeyi öğrenmeye benzer. İki yana düşerek ilerlemeye çabalarsınız. Sonra da sallanarak ilerlersiniz. Derken nihayet dengeyi bulur ve sorunsuzca ilerlemeye başlarsınız. Yıllardır bisiklete binmemiş olsanız da, ilk denemenizde kolaylıkla başarıya ulaşırsınız. Belki bir iki kez sallanırsınız, fakat ilk öğrendiğinizdeki kadar yalpalamanız mümkün değildir.

Her konuda böyle bir dengeye ulaşmak için çabalarız.

Amacımız, hayatımızın her yönünü dengelemektir.

Alıntıdır.