Darağacında 3 Çınar: YASSIADA (1)

Abone Ol

Marmara Denizi içinde yer alan Prens Adaları gezim ardından; sırada bir zamanlar (1961) adından çokça söz ettiren YASSIADA gezimde, size farklı ve duygu yüklü bir yolculuğa çıkaracağım… Tarihe tanıklık ederken, kültür turlarında yeni ve unutmamamız gerekli bir yere, “Demokrasi ve Özgürlükler Adası-Yassıada”ya götüreceğim. İstanbul Sirkeci ve Kadıköy İskelelerinde kalkan feribotla yola çıktım bile… (NOT: Eğer turizme açılır ise, İmralı Adası’nı da siz sevgili meraklı okurlar için gezip-tanıtmayı bekliyorum.)

Yassıada’ya gitmek için; internet üzerinden, Biletix aracılığıyla gidiş-dönüş ve müzelere giriş biletini önceden almanız gereklidir. Kadıköy’deki Karaköy iskelesinden, Cumartesi sabah saat; 11.10 hareketle, Adaya gitmek üzere, özel feribota binerken ilk adım attığımız andan, 17.00’de adadan geri dönüş zamanına dek; tüm zamanlarda, beni ve tüm konukları derin ve nesnel bilgilendiren ve tüm adayı gezdiren “Özgürlük ve Demokrasi Adası” Müze Yetkilisi ve rehber Mustafa Erdoğmuş ve ekibine teşekkür borçluyuz…

Demokrasi ve Özgürlükler Adası adıyla anılan; Yassıada veya Plati, Marmara Denizi’nde İstanbul’a yakın küçük bir adadır. Biri sivri, diğeri yassı görünümlü olan, birbirine yakın iki metruk adadan yassı olanıdır. Eni 185, boyu 740 metre, yüzölçümü 18.3 hektar olan adanın arazisi düzdür, ancak sahilleri genellikle denize dik olarak iner. Sivriada’ya 0,9 deniz mili (1,66 km), Burgazada’ya 2,67 deniz mili (4,94 km) ve Kadıköy kıyısındaki Fenerbahçe Adası’na 6,27 deniz mili (11,6 km) uzaklıktadır. 27 Mayıs Darbesi döneminde burada gerçekleştirilen ve Demokrat Partililerin (DP) yargılandığı Yassıada Yargılamaları ile de tanınır. Darbenin izlerini silmek için adanın adı; 2013 yılında Kadir Topbaş’ın ikinci döneminde İBB Meclisi kararıyla, “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” olmuştur.

Bu Ada gezimin en ilginç ve merak konusu olan; 1961’de zamanın Başbakanı Adnan Menderes yanı sıra; Bakanlardan Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun idama mahkûm edildiği İmralı ve duruşmaların yapıldığı Yassıada, Menderes ve iki bakanın yargılandığı asıldığı yerlerin birer müze olarak sergilendiği açık-kapalı yerlerin yanı sıra; Birun Hotel farkınıda siz değerli okurlarım için, eşsiz görselleriyle anlatacağım. Bu özgün gezim, acı ve hüzünlü bir yol öyküsü olarak belleklerimize hep kazındı… Galin dostlar, bu müze adayı birlikte gezelim…

YASSIADA TARİHÇESİ

Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde 4. yüzyıl’dan itibaren bir sürgün yeri olarak kullanılan Yassıada’ya, Bizans İmparatoru Theofilos (hükümdarlığı 829-842) Platea Manastırı diye bir manastır inşa ettirmiştir. 860’ta bu adada sürgün olarak kalan patrik İgnatios adanın tam ortasına bir kilise inşa ettirmiştir. Daha sonraları bu kilisenin altındaki dehlizler zindan olarak kullanıldı. 12. yüzyıl’da Latinlerin ve 15. yüzyıl’da Rusların istilasına uğradı.

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi

İstanbul’un Fethi’nden sonra uzun süre adayla ilgilenen olmamıştır. 1859’da adayı satın alan Birleşik Krallık’ın İstanbul sefiri Sir Henry Bulwer, sahilde burçları olan kaleye benzer bir bina ile adanın ortasına enteresan bir mimari üslupta, şato büyüklüğünde bir köşk inşa ettirdi.

Bulwer 1837 yılında Birleşik Krallık’ın İstanbul Büyükelçiliği kâtipliğinde bulunurken önemli bir ticaret anlaşması imzalamıştır. St. Petersburg, Madrid, Washington D.C. ve Floransa’dan sonra tekrar Mayıs 1858’de İstanbul’a gönderilmiş ve 1865 yılı Ağustos ayına kadar Büyükelçi olarak kaldığı sırada, dört tarafı kayalık, ıssız yeri beğenerek Sultan Abdülmecit’in de onayını alarak Yassıada’yı satın almıştır.

Lüks eşyalar taşınarak burada küçük bir şato şeklinde, biri batı tarafında, biri ortada olmak üzere iki bina, limonluk inşa ettirir ve asma kütükleri diktirip bahçe kurdurur. Bahçıvanlardan üretimi sorarken, bir taraftan da misafirlerini karşılar. Bahar ve yaz ayları bitince, İngiliz elçisinde birden sıkıntı görülür. Bunun üzerine Londra’da Times gazetesine ilan vererek adayı satışa çıkarılır. Osmanlı Hükûmeti için bu hiç de uygun bir davranış değildi. Kendisine epeyce dil döküldükten sonra bu kararından vazgeçirilir.

Burada dikkate değer bir rivayet de şudur: inşaat yapılırken lahit içinde çok değerli mücevherler çıkar, bunun üzerine Osmanlı Hükümeti, Bulwer’den adayı bir Türk’e satmasını ister. Bu kez arazi, bahçe, bağ ve binalar Mısır Hidiv’i İsmail Paşa’nın ilgisini çeker ve satın alır. Fakat o da, kısa bir süre sonra, bu şehirden uzak olan Yassıada’dan sıkılır. Tekrar birkaç bekçi ve martılardan oluşan ıssız günler başlar.

Devamı yarın…