Dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler duygularımızı hatta düşüncelerimizi etkiliyor olabilir mi?

Sizlere daha önce Rezonans Kanunu’ndan bahsetmiştim. Bu akımı savunanlara göre dinlediğimiz, izlediğimiz her şey deneyimlerimizde iz bırakmakta. Peki bu iddialar nereden geliyor yakından bakalım…

Film ve müzik endüstrisi bildiğimiz gibi bir noktada insan ruhuna hitap etmeyi hedefler. Tümü olmasa da yapılan birçok çalışma bu yöndedir. Rejisör ve senarist izleyicinin duygularına dokunmayı amaçlar. Bir filmi sürükleyici kılan çoğu zaman seyircide uyandırdığı duygulardır. Filmde gösterilenlerin seyircide his karşılığını bulmak…  Rezonans savunucuları işte bu noktada devreye giriyor. Onların iddiası bilinçaltının çoğu zaman gerçeği ve fanteziyi ayıramayışından kaynaklanan problemler üzerine.

Sürekli benzer filmler izlersek, örneğin; savaş, açlık, kıtlık, şiddet vb. duygularımızın ve düşüncelerimizin bunlarla meşgul olmaya başlayacağını, dolayısıyla da açlık ve korkuyla ilgili rezonans alanı oluşturmaya başlayacağımızı savunurlar. Diğer bir iddiaları ise; bu duygularla oluşan rezonans alanının bazen, hatta çoğu zaman, isteklerimizle oluşturduğumuz duygulardan daha yoğun ve kalıcı olduğu yönündedir.

Pierre Franckh kitabında bu durumu şöyle açıklamıştır:

“Eğer sürekli, içimizde bir gerilim hissedebil­mek ve kitabın sürükleyici olması için, dramların konu edildiği ya da hikayede insanların öldürüldüğü kitaplar okur, kendi hayatımızda asla yaşamak istemeyeceğimiz olayların rezonans alanına giren filmler seyreder, bizi şok eden, içimizde tiksinme, karşı koyma ve iğrenme duyguları uyandıran haberleri ayrıntılı ve yoğun bir şekilde izlersek, işte o zaman, böyle rezonans alanları meydana getiririz. Çekim yasası işlemeye başlar ve biz asla olmak istemediğimiz şahsiyetle kendimizi gittikçe daha fazla özdeşleştiririz.”

Peki bu durumdan korunmak ve iddiaları doğrultusunda bilinçaltımızın korunması için ne öneriliyor derseniz, tahmin edeceğiniz üzere kulağımıza hoş gelen müzikleri dinlemememizi, çoğunlukla bize cesaret verecek ve içimizde güzel hisler uyandıracak filmleri izlememizi öneriyor.

“Faydalı enerjinin seni ve bedenini etkilemesine izin ver.”

Hatta bize iyi gelecek insanlarla görüşüp, günlük tutmanın da faydalı olacağını söylüyor. Böylece daha huzurlu ve barışçıl bir ruh haline bürüneceğimizi iddia ediyor.

Ne dersiniz? Denemeye değer gibi...