Marmara Bölgesi'nin tek kadın belediye başkanı olan Dr. Handan Toprak Benli, Atatürk'ün Cumhuriyeti ilan etmesiyle kadınların seçme seçilme hakkına kavuştuğunu belirterek "Her kadının Cumhuriyete borcu var" diyor. Tekrar aday olacağını belirten Benli, kendisini en çok sosyal projelerinin mutlu ettiğini söyledi.

Marmara Bölgesi'nin tek, İstanbul'un da tarihten bu yana üçüncü kadın belediye başkanı olan Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli, her kadının Atatürk'e ve Cumhuriyete borçlu olduğunu söyledi. Doktorluğunu da, ulaştığı makamı da Cumhuriyete borçlu olduğunu söyleyen Handan Toprak Benli "Cumhuriyetimiz eşit yurttaşlık temelleri üzerinde kurulmuştur. Kadına da erkeğe tanıdığı gibi fırsat eşitliği tanımıştır. Ben de bu haktan faydalanarak okudum ve doktor oldum. Atatürk, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdiği içinde belediye başkanı oldum. Bu nedenle her kadının Cumhuriyet'e borcu vardır" dedi.

Siyasete atılma hikayesinden Avcılar'ın sorunlarına, ilçenin imar durumuna kadar İSTANBUL'a açıklamalarda bulunan Dr.Handan Toprak Benli, belediye başkanlığını da hekimlik gibi yaptığını söyledi. Handan Toprak Benli, sorularımızı şöyle cevaplandırdı:

Sayın Toprak, doktorluk gibi saygın ve kutsal bir mesleğiniz var. İnsanları sağlığa kavuştururken birden siyasete atıldınız ve Avcılar Belediye Başkanı oldunuz. Sizi siyasete iten ne oldu?

"Öncelikle belediye başkanlığımı da hekimliğimi yapar gibi yapıyorum. Çünkü sağlık, sadece bedenen ve ruhen değil sosyal yönden de iyi olma halidir. Bu nedenle de, Hacettepe Tıp Fakültesi'nde öğrenci olduğum zamanlardan bu yana bize her zaman halk sağlığının önemi öğretildi, bizlerin de önceliği her daim halk sağlığı ve toplum sağlığı oldu. Bende şu anki görevimi icra ederken, toplumu göz önünde bulunduruyorum. Mesleğimi çok seviyorum, insana hizmetten her zaman çok keyif aldım. Belediye başkanlığımda da çok daha fazla sayıda insana, çok daha fazla yetkilerle hizmet etmenin gururunu ve onurunu yaşamaktayım. Belediye başkanlığımı da severek yapmaktayım. Beni belediye başkanlığına iten de bu oldu aslında. Daha fazla insana sistematik bir şekilde ulaşabilmek, sorunlarını çözebilmek. Bir insanın özellikle bir kadının siyasetle ilgilenmesini sosyal bir sorumluluk olarak görüyorum. Sivil toplum kuruluşlarında, siyasi partilerde, demokratik kitle örgütlerinde kadınlar mutlaka yer almalıdır."

İstanbul'un tek kadın belediye başkanısınız. Siyasette kadın olmanın ne tür dezavantajları var? Bunları aşabildiğinize inanıyor musunuz?

"Cumhuriyetimiz eşit yurttaşlık temelleri üzerinde kurulmuştur. Kadına da erkeğe tanıdığı gibi fırsat eşitliği tanımıştır. Ben de bu haktan faydalanarak okudum ve doktor oldum. Atatürk, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdiği içinde belediye başkanı oldum. Bu nedenle her kadının Cumhuriyet'e borcu vardır. Bizden sonra gelecek olan kadınlarımızın da aynı haklara sahip olabilmesi için, bizler de elimizden geleni yapmalıyız. Herkes siyasetle ilgilenmeli. Yaşadığı toplumun sorunları ile de ilgilenmeli ama kadınlar çok daha fazla ilgilenmeli.

Bizim ülkemizde kadının adaylaşması çok zor oluyor. Onun için de KADER diye bir dernek kurulmuştur. Açılımı Kadın Adayları Destekleme Derneği olan bu dernekte adayı destekliyorsunuz, düşünsenize adayı. Ülkemizde kadın ekonomik yaşam ile tam olarak buluşamamıştır. Ekonomik yaşam ile buluşamayınca da siyaseten bir yere gelmesi zor. O nedenle kadının siyasette bir yerlere gelmesinin önündeki en büyük zorluklardan birisi, ekonomik bağımsızlığına ulaşmış kadın sayısının az olmasıdır.

Kadının bilgi, beceri, zeka olarak eşit olduğunun en büyük göstergesi akademik ortamda kadın ve erkek akademisyen sayısına bakarak da anlaşılabilir. Hatta, kadın akademisyen sayısı ülkemizde giderek artmaktadır. Kadın siyasetçi olarak baktığımızda ise milletvekilleri, bakan, meclis üyesi sayılarının az olduğunu görmekteyiz. Az olmasının sebebi de kadının adaylaşma sürecini yaşayamamasına bağlanabilir. Bu da ekonomik bağımsızlıkla ilgili bir durumdur. Eşitliğin kadının aleyhine bozulduğu bir süreçten geçmekteyiz. Umarım daha fazla kadın adaylaşır. Özellikle yerel yönetimlerde mutlaka kadınlar olmalı. Biz buralarda eşit bir sayıya ulaşabilirsek, o zaman ülke bambaşka kalkınır."

İstanbul'da Fatma Girik, Gülay Atığ ilçe belediye başkanlığı yaptı. Tansu Çiller, genel başkanlık, başbakanlık yaptı. Sizce Türkiye kadın liderlere alışabildi mi? Bu tabunun yıkıldığını düşünüyor musunuz?

"Elbette. Bizden sonra bu görevlere çok daha fazla kadın gelecektir. Buna olan inancımız tamdır."

Yaklaşık 3 yıldır belediye başkanlığı yapıyorsunuz. 3 yıllık dönemi değerlendirdiğinizde, belediyeciliğin rutin hizmetleri dışında sizi mutlu eden hizmetlerinizden bahseder misiniz?

"Öncelikle, bütün proje ve hizmetleri keyifle yaptığımı söylemeliyim. Mutlu olduğum projelerin başında, en çok sosyal projeler geliyor. Kimsesizlerin kimsesi olmak, bu beni çok mutlu ediyor. Örneğin, hasta, yaşlı, yoksul ve kimsesiz insanlarımızı evlerinde yalnız bırakmıyoruz. Yetkili arkadaşlar, her gün evlerine üç çeşit sicak yemek bırakıyor. Hatta evde bakım hizmetlerinin yanı sıra evlerine temizik yapmak için de gidiliyor. Bunlar beni çok mutlu ediyor. Birisinin evi yandığı veya su bastığı zaman gidip, onun en zor anlarında yanında olmak, evinin ihtiyaçlarını gidermek tarifsiz bir duygu. En sevdiğimiz görevimiz bu."

Sosyal projeleri önemsediğinizi biliyoruz. Belediyecilik mevzuatının sosyal projelerde sınırlamalara, engellemelere yol açtığı oluyor mu?

"Hayır, yeter ki insanlar iyi şeyler yapmak istesinler. Bizim kalın çerçevelerle çizmiş olduğumuz ilkelerimiz arasında yaptığımız hiçbir şey bilime, hukuka, mevzuata ve evrensel insan erdemlerine aykırı olamaz. Bu çerçevenin içinde her türlü hizmeti veririz."

Gerçekleştirmek istediğiniz en önemli projenizi bize anlatır mısınız? Önümüzdeki 2 yıllık dönemde bu hedefe ulaşabileceğinize inanıyor musunuz?

"Avcılar'ın en büyük sorunu, İstanbul'un 1. Dereceden deprem bölgesinde yer alması. En büyük hayalim de Avcılar'da güvenli binalar ile eski binaların yer değiştirmesi. Bunun için de yedi eski mahallemizde, evlerin yenilenebilmesi için 1982 planlı haklarını müktesep hak olarak verip, daha sonra 2008 planlarında düşürülmüş kat yüksekliğini eski haklarına çıkardık. Böylece herkes evlerini yenileyebilecek. En çok istediğim de buydu. Yeşilkent'in de imar planını çıkardık. Bunu da halk meclislerinde Yeşilkent halkı ile paylaşacağız. Ben Avcılar'da imarsız ve plansız bir yer kalmamasını istiyorum. Bunu da başaracağımıza inanıyorum. Çalışmalarımızı tamamladık. Şimdi geriye, bunların izinlerinin alınması ve halk ile paylaşılması kaldı.

Önümüzdeki dönemde tekrar başkanlığa aday olacak mısınız? Siyasette ulaşmak istediğiniz daha farklı hedefleriniz var mı?

"Elbette, tekrardan aday olacağım. Siyasetteki hedefimi de Avcılar olarak değerlendirirsek, bu güzel kent zamanında çok göç verdi. Buradaki insanlar binaların yaşlı olması yüzünden çok sevdikleri Avcılar'dan taşınmak zorunda kaldılar. Benim hedefim, bu göçü durdurmak. Buradan taşınan insanlar Avcılar'ı hiç unutamıyor. Tekrar burada yaşamak istiyorlar. Avcılar insancıl bir kent, hümanist bir kent. Önce insan diyen bir kent. Biz dikey olarak değil, yatay olarak bir büyüme planı yaptık. Bu yüzden Avcılar'dan gidenler geri dönecek. Biz bu dönemimizde önce göçü durduracağız.

Avcılar'a ilk geldiğimizde hedefimiz şuydu. Yoksulun hem evine hem yüreğine hitap etmek. İkincisi ise göçü durdurmak. Üçüncü hedefimizi de ikinci dönemimizde gerçekleştirecektik. O da tersine göçü sağlamaktı. Bizim çok güzel prestij projelerimiz var. Bu projeler sayesinde hem gidenler geri gelecek, hem de İstanbul'un diğer ilçelerinden de göç alacağız. Çünkü, burası gerçek anlamda kültür, sanat ve turizm kenti. Avcılar, insancıl bir kent modeliyle yeni misafirlerini karşılayacak.

5 yıllık süreç için koymuş olduğumuz hedeflerimizi gerçekleştirdik. İkinci dönem hedeflerimizi gerçekleştirmeye başladık bile."

15 Temmuz'da darbe girişimi gecesinde Avcılar'da neler yaşandı?

"Bir daha yaşanmasını istemediğimiz bir olaydı. 15 Temmuz ve onun devamında gelen iki hafta boyunca biz demokrasi nöbetleri tuttuk. Mahallelerde demokrasi mitingleri gerçekleştirdik. Dileriz, ülkemiz bir daha böyle bir durumla karşılaşmaz. 15 Temmuz aynı zamanda her görüşten insanın da birleşmesine yol açtı."

Son olarak neler söylemek istersiniz?

"Halkımız 16 Nisan günü referanduma gidecek. Seçmen listelerinin asılı olduğu şu günlerde ben vatandaşlarımızdan, isimlerini gidip kontrol etmelerini istiyorum. Oy kullanmak, demokratik bir haktır. Yapacakları tercih, halkımızın kim tarafından yönetileceği değil, nasıl yönetileceğidir. Bu nedenle mutlaka sandık başına gitmelerini ve oy verirken kendi geleceklerini göz önünde bulundurmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Hiç merak etmesinler, seçim süreci güvenli bir şekilde geçecektir. Asla güvenlik kaygıları olmasın. Listelerde isimlerini de mutlaka kontrol etsinler."