CIA ve uyuşturucu

ABD Başkanı Trump'ın, uyuşturucu ticareti yaptığı iddiası ile Venezuela hakkında yaptığı açıklama ve müdahale tehdidi beni çok da şaşırtmadı. Bunun nedeni, dünya uyuşturucu üretim ve trafiğinin büyük bölümünün CIA'nın, yani ABD'nin kontrolünde olması gayreti.

Abone Ol

Konuyu açalım.

ABD'nin istihbarat örgütü CIA, ABD'nin tüm devlet kurumlarında olduğu gibi bütçesini, ABD Kongresi'nin onayladığı miktarda ve şekilde kullanabilir. Yasal olan bu onaylamada, yasal olmayan hususlar belirtilemez.

Oysa ki CIA, ABD adına tüm dünyada operasyonlar yürütür. Bu operasyonların çoğu gizlidir ve uluslararası alanda kabul görmeyecek kirli ilişkileri içerir.

Bir örnek verelim. Menfaati için ABD, "X" ülkesinde, kendi yanlısı hükümetin kurulması ve desteklenmesinden tutun, darbe gerçekleştirilmesine kadar her şeyi yapar. Ekonomik destek, silah yardımı, teknolojik destek, istihbari destek v.b. tüm hususlar bunun içerisinde yer alır. Bütün bu işlerin yapılması için para kaynağı gerekir.

İşte bu nedenle CIA'nın yasal bütçenin dışında gelire ihtiyacı vardır. Bu işler için yasal bütçeyle karşılanamayan maddi kaynak, yasal olmayan şekillerde karşılanarak, yasal olmayan uluslararası operasyonlarda kullanılır.

Uyuşturucu ticareti ise üst düzey gelir sağlayabilecek yasal olmayan bir ticaret şeklidir. Tam da bu nedenle CIA'nın, bu ticareti tüm dünyada yönetme ihtiyacı vardır.

Uyuşturucu iki ana alanda kullanılır. Birincisi yasal olan sağlık sektörüdür. İkincisiyse insan sağlığını tehdit eden ve yasal olmayan uyuşturucu bağımlılığıdır. Uyuşturucu trafiğini yöneten güç her iki sahaya da hakim olur.

ABD, dünya sağlık sektörüne mevcut küresel ilaç firmalarıyla hakimdir. Aynı ABD, ikinci konuda da hakimiyet kurmak ister. Sonuçta her iki amaç için uyuşturucu konusunda tüm dünyada söz sahibi olma ihtiyacı vardır.

Dün Afganistan'a, bugün Venezuela'ya müdahale bunun için söz konusudur.

Venezuela'ya karasal bir müdahalenin söz konusu olacağını sanmıyorum. Bu takdirde ABD, yeni bir "Vietnam Sendromu" yaşayabilir. Bunun yerine, uluslararası örgütleri ve dünya siyasetine yön veren ülkeleri "uyuşturucu ticareti" bahanesiyle yanına çekerek, Venezuela'ya çeşitli baskılar yapabilir. Gerekirse havadan müdahale de yapabilir.

Daha önceki "çalışmaları" sonucu elde ettiği uyuşturucu geliriyle, Venezuela muhalefetini destekleyip, iktidar değişimi sağlaması onlar açısından akılcı görülüyor. Zaten Venezuela muhalefet liderine Nobel Barış Ödülü verilerek bu işin ön hazırlığı yapılmıştı.

ABD Başkanı Trump, Venezuela Başkanı Maduro ile irtibatı tamamen kesmeyerek, aba altından gösterdiği sopanın sonucuna da bakacak tabi ki. İktidarı kaybedeceği varsaydırılan Maduro, yaptığı pazarlıklar sonucunda ABD'ye verdiği tavizlerle yönetimini devam ettirebilir. Bu takdirde bilin ki ABD istediklerini zaten almıştır. Sonuçta, tüm dünyada etkili olma gayreti içerisindeki ABD, burnunun dibindeki Venezuela'da da bundan sonra var olan bir güç olacaktır.

Venezuela'ya hakim olmak demek, aynı zamanda dünyanın en zengin petrol rezervine sahip olan bir ülkenin ekonomisini kontrol altına almak demek.

ABD'nin bu operasyonu başarıya ulaşırsa, CIA bize bir paradoks yaşatmış olacak; "uyuşturucu ticareti" yaptığı bahanesiyle, "uyuşturucu geliri" kullanarak bir ülkeye müdahale etmek.