Ameliyathane’den naklen yayın

Yılın uzun bir bölümünü Saroz’daki malikânelerinde geçirmekte olan Ataman ile Engin’in sürpriz ziyaretleri, beni anlatamayacağım kadar çok sevindirdi, duygulandırdı. Eylül’ün 22’ siydi günlerden Pazar… Kendimizden geçmiş anılara dalmıştık yine… Birden sol gözümde derin bir ağrı hissettim. Kimseye belli etmeden aynaya baktım. Gözümün yarısı kan içindeydi… Derken gözümün tamamı kan çanağına döndü. Endişelendik… Ataman, Engin ve ben Dünya göz hastanesine gittiğimizde saat 21.55 idi.

İki damar çatlamış gözümün içinde, büyük bir olasılıkla ışın tedavisinden kaynaklanıyor olabilirmiş. İki ayrı damla verdi, nasıl kullanacağımızı tarif etti.

_On gün içinde geçer… Geçmezse ihmal etmeyin hemen gelin, belki cerrahi müdahale gerekir.. Dedi doktor bey…

Gerçekten on gün içinde geçti… Ama torunlar bir türlü yüzüme bakmaya cesaret edemedi bu süre içinde…

Kan tahlili için sabah erkenden kalkıp aile hekimliğine gittim. Dünya tatlısı Dr. Zerrin Ateşer, kanama pıhtılaşma zamanı hariç tüm tahlilleri yaptırdı. Amilaz, ürik asit artmış… Demir çok düşük… PSA ise henüz istenilen değerde değil…

GÖBEĞİ DELDİRMEDİM

Sabahın altısında sancılar içinde uyandığımda takvimler 27 Eylül Cumartesi’yi gösteriyordu. Aşağımdan başlayan sancı, karın boşluğuma oradan göğsüme kadar yükseliyordu. İdrar yapma ihtiyacım had safhadaydı ama yapamıyordum… Çaresiz aradım Dr. Asıf’ı…

_Ben şimdi nöbetçi arkadaşı arıyorum. Hemen Hastaneye git. Sonda taksınlar…

Ne hikmetse böyle terslikler hep tatil günlerine denk gelir bende… Oğlum girdi koluma… Sancıdan güçlükle hareket edebiliyorum. Taksi hastane kapısında durduğunda içimden bağırmak geldi ama tuttum kendimi…

Nöbetçi asistan Dr. tüm uğraşlarına rağmen sondayı takamadı. Bu arada kanama başladı. İçerde biriken idrarı göbek deliğinden bir operasyonla girip boşaltmak isteyince bende şafak attı…

_Böyle bir operasyona başlamadan şefine haber vermen gerekmez mi? Diye konuştum yumuşak bir sesle…

Uyarımı mantıklı bulmuş olmalı ki, anında aradı şefini… Sonra bana döndü…

 _Biraz dişinizi sıkın Pazartesi günü sizi Asıf hoca bekliyor… Şimdi size spazm çözücü bir ilaç yazıyorum. Bunu muntazaman kullanın. Biraz olsun rahatlatır sizi…

Muayene masasından güçlükle kalktım. Üstümü başımı toparladım… Tam çıkarken idrar sancısı yine başladı…

Sancılı da olsa, kanlı da olsa azar azar idrar yapmaya başlamıştım. Buna da şükür diyordum içimden… Ya deldirseydik göbeği…

Asıf hoca önce idrar akış hızı testi yaptırdı… Sonuç kötü ötesi bişey çıktı… Ardından yeniden MR ve ultrason (yansılanım) çekildi.

_Sizi acil ameliyat etmemiz gerekiyor dedi…

Yüzümün renkten renge girdiğini görünce nedenlerini anlatmaya başladı…

GELECEK YAZI: GÜLERİM AĞLANACAK HALİMİZE