Ameliyathane’den naklen yayın

Yatışım yapıldıktan tam altı buçuk saat sonra bir asistan, bana ve takım elbiseli hastaya , “Siz evinize gidin, pazartesi günü saat 13.30’da burada olun “diye buyurdu ve gitti.

Bir saat öncesinden gittim hastaneye… Asistan arkadaşlar yarın ( 8 Ekim Salı) sabahı ameliyatımın yapılacağını tebliğ ettiler. Ancak ameliyatımı Asıf Hoca’nın değil, tanımadığım başka bir doktorun yapacağını söylediler.

Ula bu nasıl iş… Köprüyü geçerken at değiştirmek buna demezler mi?

Soluğu Asıf Hoca’nın yanında aldım. Benim ameliyatımdan haberi bile yok adamın. Duyunca şaşırdı. Asistanlara telefon etti. Ameliyatı kendisinin yapabilmesi için Çarşamba gününe erteletti. Hadi ben Salı günü saat 13.30’da gelmek üzere yine eve yollandım…

Git gel Konya altı saat abi… Bizim evle hastane sanki bir cıgara içimlik yer… Ulan bu yaşlı ve ameliyatlı adam, bunca yolu nasıl gider nasıl gelir… Hemi de bir değil iki değil bugün dördüncü gün gidip gelmekten met cezir gibi oldum….

Salı günü yine üroloji servisinin koridorlarında süründüm akşama kadar…

İki saatte bir gidip asistan doktora soruyorum…

_Biraz daha sabredin. Bölüm Başkanından bilgi gelince size haber vereceğiz.

Beklemek… Hiçbir şey bilmeden beklemek… Boş boş beklemek… Hiçbir şey yapmadan zamanı yemek… İnsan beynini ve ruhunu ve sinir sistemini öylesine yıpratıyor ki… Bir saat… iki saat değil… Günlerce bekletmek… Bekletilmek… İnsan sevgilisini bile beklemez… Benim doktorların bir sözünü beklediğim kadar…

“Akşam oldu hüzünlendim” şarkısını dolamıştım ki dilime… Asistan doktor elinde dosyalarla göründü…

_Fikret bey siz yarın geli….

Daha cümlenin sonunu duymadım… Ama sabır sigortam öylesine atmış ki… Mantık tellerim erimiş o an…

Bölüm başkanının kapısına yumruk ve tekmeler yağdırmaktayım… Gazap tanrıları harekete geçmiş bir kere… Ama açmıyor kapıyı içerdeki muhterem…

Hastaların bir kısmı yataklarından fırlamış… Merak ve heyecanla açılmış gözler şaşkınlık içinde…

Aynı anda iki asistan girdi kollarıma…

_Fikret Bey… Fikret Amca… Nolur sakinleşin… Biliyoruz haklısınız… Ama size yakışmıyor bu… Gelin bizim odaya gidelim orada konuşalım…

Adeta sürükleyerek götürdüler beni odalarına… Birisi bir bardak su verdi, diğeri kolonya döktü başıma sağ olsunlar…

GELECEK YAZI: TORPİLİN YOKSA YANDIN