Gençlerin camiye gelmemesinden yakınan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklamalarını duymuş veya okumuşsunuzdur.

Erbaş diyor ki: “İbadetin önemini gençlere anlatmak gerekir. Topluyoruz, çarpıyoruz ulaştığımız sayı bir milyonu, bir buçuk milyonu geçmiyor. Cuma namazlarında hutbe verme imkanı buluyoruz. 18,5 milyon üniversite öncesi öğrencimiz var. 8,5 milyon üniversite öğrencimiz var. Bu gerçekleri kardeşlerimize kim anlatacak?”

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, gençler camiye gelmiyor diye dert yanmadan önce bir soruyu kendisine sorması lazım…

İmam hatip ortaokulu ve liseleri, geçmiş yıllara göre 5-10 kat arttı. Ortaöğretimde neredeyse üç okuldan biri imam hatip…

İlkokullardan başlayarak zorunlu din dersi var, hatta seçmeli din dersleri bile zorunlu gibi okutuluyor, öğrenciler mecbur tutuluyor.

Yaz dönemi kuran kurslarından ayrı, normal zamanda da kadın ve erkekler için binlerce kuran kursunda eğitim veriliyor. Her mahallede kadın erkek her yaştan insanın gidebileceği kuran kursları var.

Neredeyse her mahallede okul öncesi 4-6 yaş grubu için de kuran kursları açıldı, eğitim veriyor.

Cemaatlerin, kendilerini tarikat veya başka adlarla isimlendiren farklı grupların izinle açtıkları kuran kursları da öğrenci bulmak için yarışıyor. Merdiven altı devam eden kuran kurslarını saymıyorum bile…

Diyanet bu kadar kurs açmış dini eğitim veriyor, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde eğitim veriliyor, cemaatler tarafından eğitim veriliyor ama camiler yine boş.

Bu kadar eğitime rağmen niçin camiler boş; gençler niçin camilerden uzak duruyor?

Diyanet İşleri Başkanı dert yanmaktan öte bunu araştırmalı ve buna cevap vermeli…

Bu kadar eğitime rağmen gençler hâlâ camilere gitmiyorsa ya verilen eğitimde ya da eğitim verenlerde sorun var.

Erbaş diyor ya, gençlerimize ibadetin önemini anlatmalıyız diye…

Erbaş bu konunun uzmanıdır elbette ama gençlerin deyim ile söyleyeyim, topa yanlış yerden giriyor.

Gençlere önce İslâm’ın güzelliklerini anlatın…

Müslümanın nasıl olması gerektiğini, hırsızlığın, yolsuzluğun, ahlaksızlığın, sapıklığın, tacizin, kadınlara şiddetin, kul hakkı yemenin, camilerde siyaset yapmanın, adam kayırmanın, sınavlarda soru çalmanın, liyakatsiz atamaların, ihaleye fesat karıştırmanın, yandaşlara ballı ihale vermenin haram olduğunu, doğru olmadığını, dinen yasak olduğunu anlatın.

Hutbelerde siyaset yapmayın, partiniz üç beş oy daha alabilsin diye cami kürsülerini miting alanına çevirmeyin.

Devletten maaş alan hocalar, toplumun tümünü kucaklasın; seni camiye sokmayacağız diye Allah’ın evine girmeye bile akıllarınca yasak koymasın…

Bu ve buna benzer örnekler çoğaltılabilir.

Gençlerden dert yanacağınıza, güzel şeyleri, gerçek İslâmî anlatın ki herkes camiye koşsun.

Anlatırken samimi davranmalı, din adamı yaşayarak kendisi de gençlere örnek olmalıdır…

Cami kürsüsünde Hz. Peygamberinizin (SAV) bir hurma ile iftar yaptığını, sedirde yattığını gözyaşlarıyla anlattıktan sonra 5-6 milyon liralık zırhlı lüks makam arabasına binmemeli…

*****

Kibirden korkarım

Hz. Peygamberimiz (SAV) her zamanki gibi meclisinde oturmuş ve dostları da etrafında halka şeklinde, onu bir yüzük taşı gibi ortaya almışlardı. Bu arada eski elbiseli fakir bir Müslüman kapıdan içeriye girdi.

İslâmî adetlere göre, hangi mevkide olursa olsun bir topluluğa girince nerede boş yer bulursa herkes hemen oraya oturmalıdır.

O adam etrafına bakındı ve boş bir yer buldu; gitti oraya oturdu. Tesadüfen ileri gelen zenginlerden birisinin yanına oturmuştu. Zengin adam elbisesini toplayarak ondan bir az uzaklaştı. Bu hareketleri izleyen Resul-i Ekrem (SAV) ona dönerek:

- Fakirliğinden sana bir şey geçer diye mi korktun?

- Hayır ya Resulallah.

- Servetinden ona bir pay düşer diye mi korktun?

- Hayır ya Resulallah.

- Elbiselerin kirlenir diye mi korktun?

- Hayır ya Resulallah.

- O halde niçin yanından uzaklaşıp bir kenara çekildin?

- Yanlış bir iş yaptığımı ve hata ettiğimi itiraf ediyorum. Şimdi bu hatamın telafisi ve bu günahımın kefareti olarak servetimin yarısını bu Müslüman kardeşime vermeye hazırım. Çünkü ona karşı yanlış bir hareket yaptım. Beni bağışlayın ya Resulallah...

Eski giyimli adam:

- Fakat ben bunu kabul etmeye hazır değilim.

Cemaat:

- Niçin?

- Çünkü bir gün beni de bir gururun sarmasından ve bir Müslüman kardeşime, bugün bu şahsın bana yaptığı gibi, aynı hareketi yapmaktan korkuyorum.

*****

TEBESSÜM

İtibar

Softanın biri Bektaşi’nin önüne geçti:

- Ey erenler; iyisin, hoşsun, ilim irfan sahibisin; bir de oruç tutup, namaz kılsan, bizim nazarımızda da itibarın olur.

Bektaşi gülümseyerek cevap verir:

- Sizin nazarınızda itibar kazanmak için, Allah huzurundaki itibarımı zedeleyemem.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır.

Malcolm X