Toplum olarak patlamaya hazır bomba gibiyiz….

Kavga çıkarmak için bahane aranıyor, çoğu zaman da sebepsiz yere saldırılıyor.

İstanbul Sultanbeyli’de iki sürücü arasında yol verme tartışması yaşandı…

Sürücülerden biri şehrin göbeğinde diğer aracın önünü kesti. Yanındaki kişiyle birlikte kazmayla şoföre saldırdı…

Başka bir olay Kocaeli İzmit’te yaşandı. Yolcu, durakta durmadığını iddia ettiği halk otobüsü şoförüne tepki gösterdi. Tartışma kavgaya dönüşünce, şoför yolcuya tekme tokat girişti.

Tekirdağ Kapaklı’da başka bir komedi yaşandı. Sosyal medyada tanıştığı kadını evire davet eden adam eğleneyim derken çarpıldı. Adamın işe gitmesini fırsat bilen kadın, evin eşyalarını kamyona yükleyip götürdü.

Tabii ki her gün bir yenisi eklenen saadet zinciri haberleri…

SAS Holding’e bağlı olduğu söylenen Gerçek Evim, aylık yüzde 10 kâr vaadiyle binlerce kişiden para topladı. Önce bir iki ay yüzde 10 üzerinden kâr dağıttı, evini arabasını satıp sisteme dahil olanlar oldu…

Sonrası aynı hikâye… On binlerce insan yine mağdur…

Bütün bunlar bir günde çıkan, eski tabirle üçüncü sayfa haberlerin sadece küçük bir bölümü…

Her gün buna benzer onlarca, hatta yüzlerce olay yaşanıyor. Binlerce kişi mağdur oluyor, dram yaşıyor…

“Bunlar bireysel olaylar, devlet ne yapsın, her kişinin başına polis dikemez ya…” denebilir.

Tabii ki her kişinin başına polis dikilmez, dikilse bile bu olaylar engellenmez…

Engellemenin yolu, polis dikmek değil, suçu olanı adil şekilde yargılayıp cezasını çektirmektir.

“Ne olacak ki, karakolun bir kapısından girer, diğer kapısından çıkar” algısını halkın kafasından silmektir…

Olay gizli saklı değil, kameralarla sabit. Trafikte tartışmanın, araçları sıkıştırmanın, kazmayla saldırmanın bir bedeli olacak, vatandaş bu bedeli bilecek ve yaparsa da affa uğramadan cezasını çekecek.

Suçlular yaptıklarının cezasını çekmezse, bedelini ödemezse, bu kez masum vatandaşlara bedel ödetiyor, yine saldırıyor, suç işliyor…

Suçluların yakalanması zaten bir dert, yakalamamak için adeta çaba gösteriliyor, yakalanırlarsa bin bir gerekçe üretilerek serbest bırakılıyor. Olur da mahkemeye çıkarılırsa bu kez mahkemelerde usul gerekçeleri, delil yetersizliği, yargılamanın uzaması gibi anormal durumlar sebebiyle paçayı sıyırıyor…

Sonuçta kazmayla saldırana değil de neredeyse suçu kazmaya yükleyecekler!

Sonra da niçin bütün bunlar sadece bizde oluyor diye dizimizi dövüyoruz…

Kanunlar birçok açıdan yetersiz doğrudur…

Ancak olan kanunlar hakkıyla uygulansa suçlular bu kadar kolay kurtulamayacak…

*****

Zekâ ve ahlâk

Washington Post’un haberine göre, araştırmacılar tarafından yapılan bir deney, dürüstlük ve zekâ arasındaki bağı ortaya koydu. Araştırma şöyle:

Kapalı bir kabine alınan kişilerden, tek başlarınayken zar atmaları ve dışarı çıkınca zarın sonucunu söylemeleri istendi. Zar atan kişilere, zarın üzerinde yazan sayı kadar para verileceği söylendi. 1 atanlara 2,5 dolar verilirken, 2 atanlara 5, 6 atanlara ise 15 dolar verilecekti.

Deneye katılanlar böylece zarın sonucuyla ilgili yalan söylemeye teşvik edilirken, böylesi bir durumda kimin yalan söyleyeceği tespit edilmeye çalışıldı.

Çıkan sonuçlara göre zeki insanlar doğru sonucu söylemeye daha meyilli olurken, dürüstlüğün ekonomik duruma, kişilerin çalışıp çalışmamasına, dindar olup olmamalarına bağlı olmadığı görüldü.

Kişilerin kendi dürüstlüklerine dair söyledikleri şeylerin de önemli olmadığı belirtilirken, kadınlar ve erkekler arasında da dürüstlük farkı olmadığı aktarıldı.

Düşük zekâlıların yalan söylemeye daha meyilli olduklarını tespit eden araştırmacılar, zeki insanların daha şüpheci olmaları sebebiyle yalan söylememeyi tercih ediyor olabileceğini öne sürdü.

Zeki insan, ahlâk dışı bir etkinlik yaptığında eninde sonunda bunum bedelini bir gün ödeyeceğini biliyor, bedelini ödemezse bile vicdanının onun peşini bırakmayacağını ve sonunda astarı yüzünü geçeceğini biliyor...

Zeki insanlar bir olaya girmeden, nasıl yan etkileri olabileceğini, nasıl sonuçlar verebileceğini düşünebilecek ön görüye sahiptirler...

Aptal insanlar ise öngörüde bulunamıyor, kendine güveniyor (cahil cesareti) ve köylü kurnazlığına başvurarak, kazanacağını düşünüyor. Ancak zeki olmadığı için bir veya birden fazla parametreyi gözden kaçırıyor ve yakayı ele veriyor...

Burada ilave edilmesi gereken çok kritik bir ayrıntı var; biz toplum olarak “zeki” kelimesini doğru kullanmıyoruz. Kendi çıkarları için başkaları kullananları veya ihtiraslı insanları zeki ve başarılı olarak tanımlıyoruz ama bu doğru değil. Bunlar aslında “hayduttur.”

(Alıntıdır)

*****                 

TEBESSÜM

Top atışı

Temel ile Dursun evlerinin bahçelerinde otururken bir tane, bir tane daha derken 21 tane top atılır. Temel, çok sinirlenir. Dursun, Temel’e sebebini açıklar:

- Bugün komşu devlet başkanı geldi. Onun için top atılıyor.

Temel sinirli sinirli başını sallar:

- Şu işe bak! Bizim zamanımızda tek atışta vururlardı…

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin.

Tibet atasözü