Bitlis'in Bin Çocuğu

Abone Ol


Temmuz 2016 tarihini taşıyan 188. Sayısını saklamışım. İşte birkaç yazı başlığı:  " Atatürk'ün Bitlis Mektupları", "Bitlis'in Bin Çocuğu", "Dönüş Yolunda", "Bitlis'te Hain Saldırı", "Bitlis'te Beş Minare", "Ahıska Türkleri Ahlat'ta", "Bitlis Malemürsel Aşireti Halk İnançları", "Ahlat'ta Salur Damgaları", "Farklı Bir Cevabı Vardır Herkesin",  "On Yıl Önce Ahlat Gazetesi", "Evkaf Nedir? Vakıflar Neye Yarar?"

İlgimi Bitlis'in Bin Çocuğu yazısı çekti. İmza yoktu.  Yazıya ilişkin takdim yazısında da yazardan söz edilmiyordu. Ama verdiği mesaj özellikle vurgulanıyordu:

Yazı Rus işgalini ve işgalin amacını anlatıyordu. Hikâye soğuk bir kış günü başlıyor ve şöyle anlatılıyordu:

"Bitlisi Piyade Yarbay Ali Çetinkaya komutasındaki askerler, gönüllü aşiretler ve milislerden oluşan birlikler ile kentte kalan eli silah tutan az sayıdaki sivil halk savunuyordu.

Bu ölüm kalım mücadelesine Bitlis'in önde gelen aileleri arasında Küfrevi Şeyhi Abdülbaki Efendi de bulunuyordu. Abdülbaki Efendi, sonradan Bitlis'e gelen ve buradaki Küfrevi Türbesini ziyaret eden Yedinci Ordu Kumandanı Miralay Mustafa KEMAL ile yakın bir dostluk ilişkisi kurmuş, bu ilişki Cumhuriyetin kuruluş aşamasında ve sonrasında karşılıklı mektuplaşmalarla devam etmişti.

...........

3 Mart 1916 günü, sabahın erken saatlerinden itibaren Dideban sırtlarından gelen şiddetli top sesleri evlerini terk edemeyen Bitlis insanının kabusuydu adeta. Ordu mensupları, milis kuvvetleri, Bitlis'in önemli aileleri ve şahsiyetleri, kahraman halkı, tüm varlıklarıyla bu saldırıya karşı büyük bir direniş sergiliyorlardı.

Ne var ki düşman güçlü ve acımasızdı, çetin mücadelelerden sonra kent teslim alınıyor, büyük bir talan, yağma, yakıp yıkma eylemi gerçekleşiyordu.

Yola çıkan kafile bin bir güçlükle yol alıyordu. Ancak, yaşlılar, hastalar ve çocuklar büyük sorunlar yaşıyorlardı. Gücü tükenenler, adım atamayacak bir hale gelince kendilerini ecelin tecellisine bırakıyorlardı sessizce.

Ancak çocuklar için durum farklıydı, ailelerin geleceğiydi onlar, göz bebekleriydi, ne var ki durum tahminlerin de ötesinde hazin bir tablo oluşturuyordu. Şiddetli soğuk ve nefes almaya fırsat tanımayan tipi yüzünden morarmış çocuklar annelerinin kucağında buz kesiyorlardı. Kiminin ağlayacak hali bile kalmamıştı. Aileler bu durumdan ziyadesiyle rahatsızlık duyuyorlardı, bir çözüm bulmalıydılar.

Bir köprünün altına bırakalım, üstlerini, sıkıca örtelim, başlarına birilerini koyalım, sabah ola hayır ola diyerek akıllarınca çocuklarını koruyacaklardı. Çaresizlik içindeydiler, denilenleri yaptılar. Gecenin sabahında umutla çocuklarına koştuklarında gözbebeği çocuklarının buz kesmiş bedenleri ile karşılaşmış şok olmuşlardı.

Bitlis'in geleceğini kuracak "Bitlis'in Bin Çocuğu" bir köprünün altında vatan uğruna, Bitlis uğruna yaşamlarına daha adım bile atmadan karların altında kalmıştı. Askerler kar altındaki donmuş çocukların bedenlerini gözyaşlarıyla gömüyorlardı.

Ruslar, Bitliste 5 ay 5 gün kaldılar, yani 155 gün. Bu 155 gün içinde kalay kolay kapanmayacak yaralar açtılar.

8 Ağustos 1916 günü Bitlis'i terk ettiler, en nadide tarihi eser ve belgeleri da beraberlerinde götürdüler. Geride harabeye dönmüş bir Bitlis bırakarak.

İşgalden tam iki yıl sonra memleketlerine dönen Bitlisliler, soğuktan donan çocuklarının bulundukları yere geldiklerinde iki yıl önce yaşadıkları travmayı yeniden gözlerinde canlandırdılar, savaşa, ve savaşa neden olanlara lanet, canlarının parçası çocuklarına dualar okuyarak, gözyaşları içinde onları andılar.

O gün bu gündür "Bitlis'in Bin Çocuğu"nu ne arayan, ne anan ne de merak eden oldu!.."

Yukarıya kopyaladığım yazının yazarını araştırdım. Çok kolay buldum. İlhami Nalbantoğlu'ydu. Bu gazeteyi çıkaran idealistti. Belli ki, alçak gönüllülük gösterip yazının başına imzasını koymamıştı.

Birkaç cümle ile bilgi vereyim:  İlhami Nalbantoğlu, Ahlat'ta doğdu.  Ankara Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Bölümünü bitirdi. 1969 yılında Başbakanlıkta memur olarak göreve başladı. Ahlat Kültür Vakfını kurdu. Uzun yıllar Kurucu Başkanlığını yaptı. Pek çok kuruluşta yer aldı. 1993 yılında kurduğu Ahlat Kültür Sanat ve Çevre Vakfı'nın Kurucu Başkanıdır. 22 yıldan beri bu Vakfın yayın organı olan "Ahlat Gazetesi"ni çıkarmakta...