İzmir’in en önemli tarihi mekânlarından biridir Agora…
Uzun yıllar süren çalışmalar sonunda toprağın derinliklerinden gün ışığına çıkarılmış bir hazine…
Helenistik dönemde, Milattan önce 4. Yüz yılda yapıldığı saptanan Agora’yı gezip büyüsüne kapılmamak mümkün değil…
Günümüzden tam iki bin dört yüz yıl önce (2.400 yıl) yaşayan insanların beyin yapılarının ne derece geliştiğini göstermesi bakımından son derece önemli…
Ne yazık ki, o gelişmiş beyin yapısını bugünkü insanımızda görmek pek olası değil ne hikmetse…
Agora’yı görmeye gelenlerin çoğunluğu yabancı… Hem turist gelsin para harcasın, kazancımız artsın diye dua ederiz…. Hem de gelenlerin önüne akılsızca engeller çıkarmaktan geri kalmayız…
Agora’yı görmeye gelenler arasında tekerlekli sandalyeye mahkûm çok sayıda turist de var… Tabii ki kendi vatandaşlarımız da…
Ancak, onların Agora’yı gezmeleri olanaksız…
Çünkü Agora’yı ziyarete açanların akıllarına, engellilere kolaylık sunmak gelmemiş…
Sadece Agora’yı gezmek için mi?.. Hayır, onlar için tuvalet bile yapmayı beyinleri engellemiş..

***
OLACAĞI BUDUR

Bilim adamları gelecek yıllarda beslenmenin büyük sorun olacağını, açlık tehlikesinin baş göstereceğini tespit etmişler ve “ Şehirlerde nasıl sebze, meyve yetiştiririz” diye araştırma yapmışlar.
Balkonlarda çiçek yerine domates, biber, patlıcan…
Teraslarda kabak, kavun, karpuz…

Apartmanların girişlerindeki saksılarda taze fasulye…
Salonlarda, Bonzai tipi ağaçlarda leblebi büyüklüğünde elma, armut…
Bereketli tarım alanlarını apartmanlarla, fabrikalarla beton yığınına dönüştürmeye devam edin…
Yer altı sularını bir kilo altın uğruna siyanürle zehirleyin…
Elli yıla kalmadan, tarım ürünlerini müzelerde seyredin…