Beyaz Kasklılar gerçekten sivil mi?
Rusya, kimyasal saldırıyı Esad kuvvetlerinin yaptığını kabul etmiyor. Birçok ülkenin Ortadoğu gözlemcisi de, "Esad bunu yapmak için manyak olmalı" anlamına gelen değerlendirmeler yapıyor.
"Esad kimyasal silah kullanmaz, kendi halkını öldürmez" gibi bir cümle kuramıyor tabii kimse. Çünkü, tüm önceliği koltuğunu korumak olan bir diktatör, daha önce yaptığı gibi neden yine kendi halkını öldürmesin ki!.. Tam Beyaz Saray'ın bile yumuşadığı bir dönemde böyle birşey yapmasına anlam veremiyor olaya kuşkuyla bakanlar.
Bir de "beyaz kasklılar" olayı var tabii...
* * *
CIA'ye göre, Han Şeyhun kimyasal olayı bir "sarin gazı" dağılımı sonucunda yaşanmış. Oysa CIA'nin biricik kaynağı Beyaz Kasklılar tarafından yayınlanan fotoğraflarda, Suriye tarafından atılan bir bombanın neden olduğu çukurdan depolar kaldıran kişiler gösterilmektedir. Ancak Sarin gazı bulaşması solunum yoluyla gerçekleşmiyor. Bu gaz deriye nüfuz ediyor. Hava ve ışık temasıyla etkisini yitirmesi için birçok haftaya ihtiyaç oluyor. Eğer fotoğraf CIA'nin iddia ettiği gibi özgün ise, bunun Sarin gazı olması mümkün değil, çünkü numune alan kişiler ve onları izleyen aylakların anında ağır bir şekilde zehirlenmeleri gerekirdi.
Massachusetts Institute of Technology uzmanı Profesör Theodore Postol, 13 Nisan 2016 tarihinde yayınlanan bir raporda, Beyaz Saray'ın yayınladığı istihbarat ajansları raporunun büyük yanlışlar içerdiği gözleminde bulunuyor. Bir anlamda CIA'yı ve dolayısıyla Beyaz Kasklıları yalanlıyor.
* * *
Beyaz Kasklılar daha önce, Aralık 2016'da Barada-Şam ve çevresinde yaşayan 7 milyon kişiyi susuz bırakan sabotajın ardından "Barada Bildirisi" adıyla çeşitli şartlar ileri süren grupta yer alıyor. "Barada Bildirisi"nde Suriye Arap Cumhuriyeti ve Hizbullah çatışmalara son vermedikçe, mühendislerin sivil halkın içme suyu hattını onarmasına izin verilmeyeceği belirtiliyordu. Suriye, Güvenlik Konseyi'ne yazdığı bir mektupta bu operasyonun cihatçıları destekleyen ve silahlandıran güçler tarafından planlandığı suçlamasında bulundu.
Bildiriyi imzalayan yedi cihatçı grup arasında "Suriye Sivil Savunması" olarak adlandırılan "Beyaz Kaskılar" da yer alıyor. Bu "insani yardım STK'sı", Kraliçe Elizabeth tarafından eğitilen James Le Mesurier adında Britanya İmparatorluğu subayı sıfatına sahip bir MI6 ajanı tarafından 2016 yılında oluşturulmuş ve bu şahıs tarafından yönetilmektedir. Bu kuruluş "rejimin işlediği suçları" kanıtlamak için çektiği ve çoğu propaganda amaçlı basit mizansenler olduğu ortaya çıkan çarpıcı görüntüleri medyalara servis etmektedir.
Beyaz Kasklıların çatışmalara bizzat katıldığı da kanıtlanmıştır. Rusya Savunma Bakanlığı bu kuruluşu "El Kaide'ye yakın" olarak tanımlamaktadır.
Beyaz Kaskılar Almanya, Danimarka, ABD, Fransa, Japonya, Hollanda ve Birleşik Krallık tarafından finanse edilmektedir.
19 Ekim 2016'da, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, onun Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault ve Millet Meclisinin Dışişleri Komisyonu Başkanı Élisabeth Guigou, Élysée Sarayında, aralarında Halep "sivil" Komitesi Başkanı, kendini "Halep Belediye Başkanı" ilan eden Hacı Hasan Brita'nın da yer aldığı bir Beyaz Kasklılar heyetini kabul etti. Fransa, Beyaz Kasklılar'ı Nobel Barış Ödülü'ne nafile aday göstermişti. İşte o "Halep Belediye Başkanı" unvanlı Hacı Hasan Brita da İdlib'deki gruplar arasında bugün.
* * *
ABD, Suriye'de Rakka başta olmak üzere büyük bir savaşa hazırlanıyor. Bu savaşta, "koalisyon güçleri" olarak adlandırılan ülkelerin en ufak bir tereddüt göstermemesi için de ardı ardına tuhaf gelişmeler yaşanıyor. Avrupa'nın içinde "cihadist" görünümlü ama kuşkulu eylemler yapılıyor, hepsi de ırkçı siyasetçilerin hanesine puan olarak dönüyor bu eylemlerin. Aynı zamanda, Ortadoğu'da taş üstüne taş bırakmama teorisini savunanların da eli güçleniyor her eylemle birlikte.
Moskova'yı da vuran "cihadist"ler, patlattıkları her bombanın, akıttıkları her damla kanın, Suriye'ye, Irak'a "emperyalist bombardıman" olarak döneceğini bilseler farklı bir tavır sergilerler miydi sizce? Sanmıyorum. Çünkü, Ortadoğu'da "Allahüekber" diyen insanların, yine "Allahüekber" diye haykıran insanlar tarafından öldürülmesi için kurulmuş bir oyunun figüranları onlar.
Kararlar, Beyaz Saray'da, Buckingham Sarayı'nda alınıyor, sevinç çığlıkları da Tel Aviv'den yükseliyor...