Bala su katmak

Abone Ol

Süte su katmak deyimi meşhurdur…

Bazıları sütü ne kadar az olursa olsun, hep aynı miktar süt satar! Su aktıkça sütü azalmaz!

Süte alıştık da bal bile sulandırılıyor!

Doğal bala su katanlar bir yana, ucuz şeker veya mısır şurubu ve benzeri yöntemlerle sahte bal üretiyorlar. Kestane çiçeğini suda kaynatıp, şeker ilave ederek, kestane balı diye satanlar bile var… Arıyı şekerle besleyip güya bal yapanları saymıyorum bile…

Bizde sahte balın bile alıcısı var ama elin oğlu kabul etmiyor. AB Komisyonunun raporuna göre Türkiye’den ithal edilen 15 bal numunesinden 14’ü hileli çıktı. Rekor bizde!

Sahte olan keşke sadece süt ve bal olsa…

Her alanda üçkâğıtçılık diz boyu…

Geçenlerde ilaç şişelerine su doldurup, hastalara ilaç diye su verdikleri ortaya çıkmıştı…

Maalesef sahtecilikte değme senaristlere taş çıkartacak noktaya ulaştık!

Tüm bunlar, üç beş günde olan olaylar değil, yıllardır devam eden ve bir türlü üstünden gelemediğimiz kronik hastalığımız…

Yaklaşık bir buçuk ay sonra Türkiye seçime gidecek.

Seçim sebebiyle milletimiz maalesef karpuz gibi ikiye ayrıldı.

Türkiye’nin yönetimine tabii olanlar ve seçilecek kişiler hayati denecek kadar çok çok önemlidir…

Ancak iş başına gelecek kişilerin, ülkenin tüm sorunlarını çözeceğini düşünmek fazla iyi niyetli bir beklenti olur…

Tabii ki seçilecek kişilerin çalışması, tavırları, uygulayacağı politikalar önemlidir…

Daha da önemli olan vatandaşların, kurallara uymada göstereceği hassasiyettir.

15 bal numunesinden 14’ü hileli ise, sütlerin büyük çoğunluğu sulu ise, ilaç diye su satılıyor ise…

Önce kendimize çekidüzen vermeliyiz… Kural dışına çıkanı önce biz millet olarak uyarmalı, gereken tepkiyi göstermeliyiz.

Kurallara uymayan, kafasına göre takılan, adil davranmayan yöneticilere de tepkimizi kanunlar çerçevesinde yüksek sesle dile getirmeliyiz…

Sahteciliğe, üçkâğıtçılığa, kaliteden çalmaya, işi savsaklamaya karşı sessiz kalırsak ahlâksızlığı meşrulaştırırız…

“Çalıyor ama çalışıyor” diyerek yöneticilerin yolsuzluklarına karşı sessiz kalırsak hırsızlığı meşru hale getirir, hatta teşvik ederiz…

Yapanın yanına kâr kalmasın istiyorsak, yanlış yapanı önce biz adalete teslim etmeliyiz…

Tabii ki adli makamlar da gerekli cezayı vermeli…

Seçimlerde kurtarıcı beklemek yerine ilk adımı biz atalım…

*****

Süt havuzu

Bu hikâyeyi muhtemelen çok duymuşsunuzdur. Yine de tekrar etmekte yarar var diye düşünüyorum.

Bir zamanlar bir ülkede halk hükümdara karşı ayaklanır. Haklılardır da...

Ülkede ne adalet ne düzen kalmıştır…

Hükümdar ayaklanan halkı meydandaki devasa bir havuzun etrafında toplar ve bir konuşma yapar:

- Böyle isyan etmenize hiç gerek yok. Eğer isterseniz benden çok kolay bir şekilde kurtulabilirsiniz. Şimdi ben bu havuzu boşalttıracağım, üzerini de kapattıracağım, sizden tek isteğim, bu havuzu süt ile doldurmanız. Herkes gece yarısından sonra bu havuza bir kova süt dökecek. Ancak herkes sütü tek başına dökecek, kimse kimseyi görmeyecek. Güneş doğarken de hepiniz burada olun. Havuz süt ile dolduğunda ben tahtı bırakıp gideceğim.

Ertesi gün sabah olur herkes sevinçle toplanır havuzun başına. Öyle ya artık bu düzenbaz hükümdardan kurtulacaklardır.

Hükümdar da gelir ve üzeri kapalı havuz açılır.

Bir de ne görsünler!

Havuz berrak suyla doludur, çünkü herkes aynı şeyi düşünmüştür; “Onca sütün içinde benim döktüğüm bir kova suyu kim fark edecek?”

Duruma hiç şaşırmayan hükümdar konuşur:

- Gördünüz mü? Siz ne iseniz ben de oyum! Siz düzenbaz olduğunuz için içinizden kimi seçerseniz seçin sonuç hiçbir zaman değişmeyecek. O yüzden ben tahtımda kalıyorum, siz de layık olduğunuz sistemin içinde!

*****

TEBESSÜM

Kaza

Temel, trafiğin yoğun olduğu bir caddede karşıdan karşıya geçmeye çalışırken oradan geçmekte olan bir araç Temel’e çarpar.

Temel, çarpmanın etkisiyle yere yuvarlanır, birkaç sıyrıkla kurtulur. Yanına koşarak gelen araba sahibi Temel’e yalvarmaya başlar:

- Özür dilerim, lütfen benden şikâyetçi olmayın, size bin dolar veririm.

Temel bu durumdan hoşlanır ve sorar:

- Buradan sık sık geçiyor musunuz?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Memleketler parasızlıktan değil, ahlâksızlıktan çökerler.

M. T. Cicero