Bağdadi Üzerinden Yapılmak İstenen
Kayıttaki, Musul operasyonuna ilişkin bazı ifadeler şöyle; "İslam Devleti'nin bugün sürdürdüğü büyük cihat ve giderek şiddetlenen bu savaş, zaferden bir adım ötede olduğumuza inancımızı artırıyor. Ninova halkı, 'Allah düşmanlarına' karşı sürdürdüğümüz cihadın zayıflamasına izin vermemeli."
Ses kaydında Bağdadi, Türkiye'deki örgüt üyelerine de çağrıda bulunuyor: "Artık nefretinizin ateşini Türk askerlerine boşaltabilirsiniz. Türkiye bugün artık menzilinize girdi, cihadınızın hedeflerinden biri haline geldi. Orayı işgal edin ve güvenli olduğunu sandığı yerlere korku salın. İnanmayanların gecesini gündüze çevirin, topraklarında yıkım yaratın, kanlarının nehir gibi akmasını sağlayın."
Musul operasyonunda Türkiye yok gibi. TSK'nın Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) önderlik ettiği Cerablus Operasyonu ise DAEŞ'ten çok Suriye PKK'sının hesaplarını bozuyor. DAEŞ için Musul ve Rakka kilit öneme sahip. Örgütün gelir kaynağının ana kalemini oluşturan petrol bu iki şehirde üretiliyor. DAEŞ'in petrolünü kim taşıyor, kim satıyor, kim satın alıyor bilmiyoruz. Petrolden elde edilen gelirin silah üretenlere gittiğini biliyoruz ama. Zaten bölgedeki savaşı sürdürenler ve sorunun çözümünü engelleyenler, "parayı yönetenler" ile "silahı üretenler" değil mi?
* * *
Bağdadi'nin, Musul operasyonu bağlamında Türkiye'yi tehdit etmesi bu yüzden çok anlamsız. Çükü, ABD, İngiltere, Fransa dahil 60'tan fazla ülke ile birlikte Bağdat ve Barzani'nin Peşmergesi yürütüyor operasyonu. Tahran güdümlü Şii Haşdi Şabi'nin de, PKK'nın da operasyonun değişik bölümlerinde yer aldığı gün gibi ortadayken, neden "denklem bozma" çabasındaki Türkiye'ye yöneliyor bu tehdit? Elbette bir anlamı var.
Ortadoğu'daki "vekalet savaşı"nda Bağdadi kimin adına yapıyor bu tehdidi sizce? Ya da, Bağdadi'nin adını kullanarak kim, neden tehdit ediyor bizi? PYD'ye verilen role razı olmadığımız, Rusya'yla işbirliğini geliştirdiğimiz, hatta Şam'a MİT Müsteşar Yardımcısı'nı göndererek iletişim kanalları açtığımız için rahatsız olan ABD olabilir mi? Paris'te, Londra'da patlayan DAEŞ bombalarının ardından ABD saflarında daha aktif roller üstlenen İngiltere ve Fransa mı var yoksa tehdidin ardında?
Fransa'nın DAEŞ'le ilgili yeni hamleler planladığını biliyoruz. Hatta, bunun için "özel eğitimli" birlikler yetiştirdiğini de...
Bir örnek verelim:
22 Eylül 2016'da Fransa çıkışındaki Saumur'da Saint-Florent Kilisesinin yakınlarında, terk edilmiş bir mağara sığınağı temizleyen işçiler, beyaz bir kamyonetle kaçan 3 adam gördüler. Mağaraya girdiklerinde, video malzemeleri, bir jeneratör, Arapça gazeteler ve DAEŞ bayrakları buldular. Halkın, polisin, jandarmanın ve vali yardımcısının heyecanını yatıştıran Saumur Askeri Okullar Komutanı General Arnaud Nicolazo de Barmon, bulunanların teröristlere ait olmadığını, Ordulararası Nükleer, Radyolojik, Biyolojik ve Kimyasal Savunma Merkezinin (CİA NBCR) bir eğitim tatbikatının söz konusu olduğunu söyledi. Nükleer, radyolojik, biyolojik ya da kimyasal savunma tatbikatlarında bu malzemelerin ne işe yaradığını sorgulayan olmadı. Olağanüstü halin tam ortasında bu tatbikat yapılmadan önce yerel kamu idarelerine bildirme mecburiyetinin neden ihlal edildiğini de...
* * *
Suriye'deki olayların en başından beri Fransız birliklerinin bu ülkede bulunduğu kanıtlanmıştı. 2012'de, esir alınan 19 Fransız askeri, Lübnan sınırında, Baba Amr'da İslam Emirliğini eğiten başka askerlerle birlikte, Genelkurmay Başkanı Amiral Edouard Guillaud'ya teslim edilmişti. Cihatçı güçleri eğiten Fransız askerlerinin ölümü, özellikle 2013 yılında Sannayeh'te olduğu gibi, birçok farklı yerde kanıtlanmıştı. Her ne kadar Fransa 2014 yılında DAEŞ'e karşı El Kaide'yi destekliyor gözükse de, Bağdadi halifeliğinin içerisinde Fransız subaylarının varlığı 2016 yılında birçok tanık tarafından doğrulandı.
Kasım 2014'te Pentagon, Samarda'da El-Kaide içerisinde faaliyet yürüten, David Drugeon isimli bir DGSE ajanını öldürdüğünü açıkladı. ABD basını da David Drugeon'un Muhammet Mera (Toulouse ve Montauban saldırıları) ve Kuaşi kardeşleri (Charlie Hebdo'ya yönelik saldırı) eğittiğini belirtiyordu.
Bir yeni gelişme de İngiltere'yle alakalı. İngiliz Savunma Bakanı Michael Fallon, "Özgür Suriye Ordusu'nu yeniden oluşturacağız" açıklamasını yaptı. Özgür Suriye Ordusu, 2011 yılında El Kaide'nin Libyalı önderi Adülhakim Belhac çevresinde Fransa tarafından oluşturulmuştu. Söz konusu operasyon, Albay Riyad el-Esat önderliğinde Suriye Ordusundan firar edenlere yapılan bir yardım olarak sunulmuştu. ABD'nin "eğit-donat" programı gibi bu da El Kaide'ye desteğe dönüşmüştü sonradan.
İngilizler ÖSO'yu yeniden kendi yörüngelerine oturtmak istiyor. Fransızlar ise DAEŞ'i yeniden yapılandırmaya dönük hamleler planlıyor anlaşılan. Cihatçılara destek konusunda Rusya ve Çin'in köşeye sıkıştırdığı ABD, rolünü İngiltere ve Fransa'ya devrediyor gibi...
Bağdadi'nin Türkiye'yi tehdit etmesini bir de bu çerçevede düşünelim derim...