Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Ankara'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la önemli bir görüşme yaptı. Bilindiği gibi görüşme öncesi bir de protokol krizi yaşandı. Biz, bu konu üzerinde durmak istemiyoruz, asıl konumuz geçelim.

Avrupa, Türkiye'ye sığınan 3 milyonun üzerindeki mültecinin kapılarını zorlamasını istemiyor. Bunun için Türkiye'ye yine para teklif ederek mültecilerin topraklarımızda barınmasını istiyor. Erdoğan ile yapılan görüşmelerde de bu konunun ele alındığı ifade ediliyor.

Yazımızın başlığına dikkat ediniz. "Avrupa'nın derdi başka" diyoruz. Sırtımızı boşa sıvazlamıyorlar. Ayağımıza kadar boşuna gelmiyorlar Yaşanan protokol krizini bile dert etmiyorlar. "Görüşmemiz gerekiyordu, görüştük ve sonuç aldık" diyorlar.

Daha önce de Almanya Başbakanı Merkel, mülteciler konusunda Türkiye ile olan ilişkilerin düzeltme yoluna gitmiş, mültecilerin kapılarına dayanmaması için olağanüstü bir çaba göstermişti.

Avrupalı artık göçmen istemiyor. Türkiye'yi de bekçi ülke olarak değerlendiriyor.

Halen Türkiye üzerinden botlarla Yunanistan'a oradan Avrupa'ya gitmek için ölümü bile göze alan sığınmacılar var. AB ülkeleri sınır güvenliği ve denizden botlarla Avrupa'ya kaçışın yollarının da kapatılması gerektiğini Türk yetkililerine aktarıyorlar.

Bugünkü yazımızda bu konuyu ele alacağız.

Türkiye'nin İdlib saldırısı sonrası sınırlarını açmasıyla binlerce göçmenin Yunanistan sınırına akması, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki göçmen anlaşmasını yeniden gündeme getirdi.

Türkiye ile AB arasındaki göçmen anlaşması 18 Mart 2016'da Türiye-AB zirvesi sonrası yürürlüğe girdi. Anlaşma kamuoyunda '18 Mart Mutabakatı', 'Göçmen Mutabakatı' olarak biliniyor.

Yetkililer daha önce 15 Kasım 2015 ve 29 Kasım 2015 zirvelerinde bir araya gelmiş ve Suriye'deki iç savaştan kaçan mültecileri kabul eden Türkiye'nin desteklenmesi, AB'ye yönelik düzensiz göç akınının önlenmesine ilişkin işbirliğini öngören Ortak Eylem Planı'nın uygulanması kararı alınmıştı.

18 Mart 2016'daki zirvede düzensiz göçün sona erdirilmesi için anlaşmaya varılan ek maddeler şunlardı:

  • 20 Mart 2016 itibariyle Türkiye'den Yunan adalarına geçen tüm yeni düzensiz göçmenler Türkiye'ye iade edilecek. Yunan adalarına ulaşan göçmenler, usulüne uygun olarak kayıt altına alınacak ve sığınma başvuruları UNHCR (BM Mülteciler Yüksek Komiserliği) ile işbirliği içinde bireysel olarak işleme konulacak. Dayanaktan yoksun ya da kabul edilemez bulunanlar Türkiye'ye iade edilecek. Düzensiz göçmenlerin iade işlemlerinin masrafları AB tarafından karşılanacak.
  • Korunmaya muhtaç gruplara yönelik BM kriterleri doğrultusunda, Yunan adalarından Türkiye'ye iade edilen her bir Suriyeli için Türkiye'den bir diğer Suriyeli AB'ye yerleştirilecek (1'e 1 formülü). İlk etapta 18 bin kişi yerleştirilecek, daha sonra ilave en fazla 54 bin kişi gönüllülük esasına göre yerleştirilecek.
  • Türkiye, AB'ye yönelen yeni düzensiz göç güzergahlarının oluşumunu engelleyecek, deniz ve kara güzergahlarını önlemek için her türlü tedbiri alacak ve bu doğrultuda AB'nin yanı sıra komşu devletlerle de işbirliği yapacak.
  • Düzensiz geçişler sona erdiğinde ya da ciddi şekilde azaldığında AB üye devletlerinin gönüllülük esasına dayanarak katkıda bulunacakları Gönüllü İnsani Kabul planı devreye sokulacak.
  • 2016 yılı Haziran ayı sonuna kadar tüm kıstasların karşılanması şartıyla Türkiye lehine vize kolaylığı ve vize muafiyeti hususları değerlendirilecek, hız verilecek.
  • AB, Türkiye için Sığınmacı Mali İmkanı kapsamında başlangıç olarak tahsis edilen 3 milyar euronun ödenmesini hızlandıracak ve 2016 Mart ayı sonundan önce geçici koruma altındakilere yönelik projelerin finansmanı sağlanacak. Kaynaklar tamamıyla kullanılma aşamasına yaklaştığında ve yükümlülükler karşılandığında AB, Sığınmacı Mali İmkanı çerçevesinde 2018'in sonuna kadar 3 milyar euroluk ilave bir fonu devreye sokacak.