Afganistan’dan İran üzerinden gruplar halinde sığınmacının Türkiye’ye giriş yaptığı daha önce belirlenmişti. Ancak, asıl tehlikenin bundan sonra olabileceğine dikkat çekiliyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Afganistan’daki son durumu değerlendirmek için toplandı. BM Afganistan Özel Temsilcisi Deborah Lyons, 15 üyeli konseye ülkedeki son durumla ilgili bilgilendirme yaptı.

Lyons, Afganistan’da devam eden savaşın öncesine göre daha yıkıcı ve ölümcül bir hale geldiğini, artan çatışmaların Afganistan’ın sınırları dışındaki ülkelerde farklı etkilerinin olacağını kaydetti.

İşte bu ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Dikkat edilecek olursa yazımızın başlığını da “asıl tehlike” şeklinde bu nedenle atmış bulunuyoruz.

Çünkü Afganistan daha da karışacak. Gruplar halinde kaçışların önüne geçilemeyecek. Taliban’ın zulmünden 3 milyona yakın Afganlının kaçış için hazırlık yaptığı da ifade ediliyor.

BM Özel Temsilcisi Lyons, Afganistan’daki savaşın giderek daha da tehlikeli bir hale dönüştüğünü, geçtiğimiz ay yaklaşık bin sivilin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Lyons, Taleban’ın müzakere sürecindeyken bu kadar sivilin hayatını riske soktuğunu bu durumun uzlaşı sürecinin çok daha zor ve kanlı geçeceğini gösterdiğini kaydetti.

Lyons, Afganistan’daki savaşı, yakın zamanda Suriye'yi veya çok da uzak olmayan bir geçmişte yaşanmış olan Saraybosna'yı anımsatan farklı bir savaş türü olarak değerlendirdi.

Lyons, "Haziran ve Temmuz aylarında, kırsal alanları ele geçirmeye yönelen Taleban, ülkede önemli toprak kazanımları elde etti. Kentlere bilerek saldırmak, bilerek büyük zarar vermek de çok büyük sivil kayıplara neden olmak demektir. Kentlere yönelik tehdit etmek Taleban'ın stratejik bir kararı gibi görünüyor" dedi.

Güvenlik Konseyi’nde ABD adına konuşan alan Büyükelçi Jeffrey Delaurens, Afganistan'da artan şiddeti artışı, özellikle de geçen hafta bir BM yerleşkesine yapılan saldırıyı, Afganistan’ın Kabil'deki Savunma Bakan Vekili’nin evini hedef alan intihar saldırısını şiddetle kınadıklarını söyledi.

Büyükelçi Delaurenes, Afganistan’da Taleban kontrolündeki bölgelerde sivillere yönelik saldırılar ve misillemeler olduğuna dair ellerinde güvenilir bilgiler olduğunu söyledi.

Delurenes, Afganistan’da tek çözüm yolunun siyasi olduğunu belirleterek, “Afganistan’da Afgan halkı için tek çözüm yolu ülkede kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasıdır. Askeri bir çözüm yolu yoktur. Siyasi sürece kadınların da tam katılımı sağlanmalıdır “dedi.

Büyükelçi Delaurens, devam eden Taleban saldırılarının neden olduğu şiddet ve sivil kayıplardaki endişe verici artışın, Afgan halkının son 20 yılda demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusunda kaydettiği ilerlemeleri daha da aşındırdığını belirterek, “Taleban, Afganistan’ın ele geçirilmesini veya Taleban İslam Devleti ilanını asla kabul etmeyeceğimizi uluslararası toplumdan duymalı. Taleban eğer bu yolu seçerse diğer ülkeler tarafından dışlanır. Tecrit edilir. Taleban'ı saldırılarını derhal durdurmaya, kapsamlı ve sürdürülebilir bir siyasi çözüm bulmaya ve Afganistan'ın altyapısını ve halkını, özellikle kadınları, kızları ve diğer savunmasız nüfusları koruma taahhütlerini yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi.

İşin özeti şu:

Afganistan’ı iki hatta üçe bölme çalışmaları başladı. Bunun ayak seslerini de duyar gibiyiz.

Sorun bu kadarla da sınırlı kalmayabilir:

Türkiye’ye yoğun bir göçün olabileceği şimdiden görülüyor. Gelenler İran üzerinden olduğuna göre Türk yetililerinin İran yetkilileri ile bu konuyu halen neden görüşmedikleri de ayrıca sorgulanması gereken bir konu olarak değerlendiriliyor.

Alınan tüm önlemlere rağmen Afgan göçünün daha ne kadar sürebileceği, bu sığınmacıların ne olacağı konusunda da kamuoyunun kafasının giderek daha da karışık olduğunun altını kalınca çizmek istiyoruz.

Son bir not:

Böyle bir ortamda Afganistan’daki Uluslararası Havaalanının Türkiye tarafından korunması girişimi de ayrıca tartışılması gereken bir başka önemli konudur.