İbrahim Aslanoğlu 1920 yılında Tokat’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Tokat’ta yaptı. Ortaokul öğrencisiyken şiirler yazmaya başladı. 1944 yılında Sivas Öğretmen Okulu’nu bitirdi. Askerlik sonrası Divriği'de öğretmenlik görevine başladı. Burada geçen on altı yıl süresinde, halk edebiyatı ve halk bilimi alanlarında kozasını içten içe ördü. Olanakları ölçüsünde köy köy gezdi. Cönkler topladı, araştırdı, soruşturdu, okudu, okudu. Halk edebiyatı ve folklor alanında kumbarasına ilk bilgileri, tespitleri burada atmaya başladı.
İbrahim Aslanoğlu 1963 yılında Sivas il merkezine atanmıştı Burada birikimlerini geniş kesimlere ulaştırma imkânı buldu. Sivas'ta 1931 yılında yapılan ilk Âşıklar Bayramı’ndan otuz üç yıl sonra, 30 Ekim 1964’de Ahmet Kutsi Tecer’in işlevini üstlenmek İbrahim Aslanoğlu’na nasip olmuştu. Bu bayram da halk edebiyatımıza yeni isimler kazandırdı.
İbrahim Aslanoğlu, sürekli yeni bilgiler arayışı içindeydi. Örneğin 19. Yüzyılda Deli Derviş olarak tanınan Âşık Feryadî’nin izini Divriği’nin Ganut köyünde sürmeye başlamıştı. Zara’nın Zoğallı köyünde 86 yaşındaki Ahmet Dede’nin çocukluk anılarını dinlerken Feryadî’ye rastladı. Feryadî’nin bir kızgınlıkla sazının perdelerini kırdığını ve perdesiz saz çaldığını öğrendi. Sonra Deli Derviş Feryadî’nin mezarını Kangal’ın eski adıyla Mamaş yeni adıyla Soğukpınar köyünde bulmuştu. Öğrendiklerinden sonra şöyle yazmıştı: “Ona Deli Derviş diyenler yanılıyorlar, O deli değil, Dolu Derviş’ti.”
Yıllardan beri biline gelen bilgilerin ve varsayımların yanlışlığını ortaya çıkarmıştı. Bazı bilgilere farklı bakış açıları getirmişti. Erinmemiş kütüphane kütüphane dolaşmış, arşivlere girmiş, köy dememiş, mezra dememiş, bir vakfiyenin, bir mezar taşının bile arkasına düşmüş daha sonra yorumunu yapmıştı.
İbrahim Aslanoğlu 1973 yılında Sivas’ta “Sivas Folkloru” dergisini çıkarmaya başladı. Dergi, 1979 yılına kadar aralıksız sürdü. 78 sayı çıktı. 1 Ağustos 1979 tarihinden itibaren, Sivas Folkloru’nun devamı olan “Türk Folkloru” dergisini yayınlamaya başladı. Dergi, Şubat 1989’da 95. sayısına ulaşmıştı.
İbrahim Aslanoğlu, 1938’den beri pek çok âşık tanımıştı. Onlarla konuşmuş, sürekli notlar almıştı. Onlarla ilgili yayınları dikkatle izlemişti. İmkânsızlıklar içinde ulaşılması en zor köylere kadar gidip, iğneyle kuyu kazar gibi âşıklarımız hakkında bilgi topladı.
İbrahim Aslanoğlu “Söz Mülkünün Sultanları” adını verdiği kitabı hazırlarken söyle yazıyordu: “Türk saz şiirinin ne kadar gür bir kaynak olduğunu anlatacak değilim. Ama, bugüne kadar yapılan çalışmaların yeterli olduğunu iddia etmek yanlış olur. Çünkü bilinenlerin en aşağı iki üç katı kadar da bilinmeyen var. Amacım onları gün ışığına çıkarmak.”
Öyle de yaptı. Bu seride, Agahî, Ayşe Berk, Derdimend, Efganî, Emsalî, Er Mustafa, Feryadî, Giryanî, İcazet, Kemter, Kul Sabrî, Kul Sevindik, Kusurî, Mustafa, Refiki, Samut, Serdarî, Suzanî, Teslim Abdal, Zakiri gibi ozanlar hakkında bilinmeyenleri ortaya çıkardı.
İbrahim Aslanoğlu 1976 yılında emekliye ayrılmış; 1977 yılında İstanbul’a yerleşmişti.
1981 yılında “İhsan Hınçer Türk Folkloruna Hizmet” ve “Türk Folklor Araştırmaları Kurumu” ödüllerini aldı. 1982 yılında Türk Folklor Araştırmaları Kurumu’nun onursal üyesi seçildi.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Senatosu, 21 Şubat 1995’te İbrahim Aslanoğlu’na “Fahri Doktorluk” payesi vermişti. Ne yazık ki, üç hafta sonra 14 Mart 1995’te bu dünyadan göçtü. Rahmet dualarım ve saygılarımla anıyorum.