Arap Şeyhlerine Bu Kaçıncı Uyarı
Trump ekibi, Rakka operasyonunu hızlandırmak için hummalı bir çalışma içinde. CIA Direktörü Pompeo'yu, planın ayrıntılarını görüşmek üzere önce Ankara'ya, ardından da bazı Arap ülkelerine gönderdi Trump.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç ülkeye ziyareti de bu açıdan çok önemli. Çünkü, ziyaret edilen ülkeler öylesine seçilmiş adresler değil. Katar, ABD'nin bölgedeki en büyük üssünün bulunduğu ülke. Suudi Arabistan ise, Obama'nın "11 Eylül'ün suçlusu ülke" ilan edip, mağdurların bu ülkeye dava açmasını sağlayacak kararnameyi yayınlamasından sonra hedefe konulan bir ülkeydi. Trump'un ilk önce Kral Salman bin Abdulaziz'i araması, Suudi Arabistan açısından değerli bir adımdı ve talepleri geri çevirecek durumda değil Riyad yönetimi.
Trump, her ne kadar "farklı" gözükse de, ABD'de devletin devamlılığı geleneğine uygun davranıyor ve George W. Bush'la başlayan "Büyük Ortadoğu Projesi"ni uygulamaya devam edeceğini net bir şekilde gösteriyor.
Irak'ın işgali ve Saddam Hüseyin'in öldürülmesinin ardından fiilen üçe bölünmesiyle başlayan süreç, Libya'da devam etmişti. Libya lideri Kaddafi, ABD'nin "demokrasi" harekâtının ardından öldürülmüş ve bu topraklar da üç parça haline gelmişti.
Ortadoğu ülkeleriyle çok yakın ilişkileri olan ve "İslam dünyası"na dair tezlerini ısrarla her fırsatta vurgulayan Milli Görüş'ün kurucusu merhum Necmettin Erbakan'ın öngörüleri bir anlamda gerçekleşmişti. Erbakan, "Irak'tan sonra sıra Libya'ya, Suriye'ye, İran'a ve Türkiye'ye gelir" demişti ısrarla.
Bugün yaşananları görünce, hatırlamamak elde değil. Özellikle "unutmak" gibi bir hastalığın herkesi sarıp sarmaladığı bir dönemde...
* * *
ABD'nin "çılgın" Başkanı Trump, her ne kadar ilk darbeyi CIA ve FBI'dan yese ve Ulusal Güvenlik Danışmanı General Flynn'in istifasıyla sıkıntılı bir dönem yaşasa da, hedefinden vazgeçmiyor.
Obama'nın nükleer anlaşma imzalayarak rahatlattığı İran'ı hedef tahtasına koydu Trump. İran'a yeniden ABD ambargosu gelebilir. Bu sefer ambargoyu delme konusunda İran'ın eskiden olduğu gibi Ankara'dan destek görmesi de mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu Bahreyn'de yaptığı konuşmada net bir şekilde belli etti ve bölgede Pers yayılmacılığı olduğu uyarısını yaptı. Bu aynı zamanda "Şii yayılmacılığı" uyarısıydı ama Pers milliyetçiliğiyle ifade etmeyi uygun buldu.
Erdoğan'ın çok daha önemli uyarıları oldu Arap liderlere:
"Tüm İslâm âleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bugün Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin garantisi yoktur."
* * *
Benzer bir uyarıyı Arap liderlere yıllar önce Libya lideriyken diktatör (!) Kaddafi de yapmıştı.
"Irak'ın işgali, yıkımı ve milyonlarca Iraklının öldürülme sebebi nedir? Amerikalı arkadaşlarımız bize bu soruyu cevaplasınlar. Neden Irak? Sebep ne? Bin Ladin Iraklı mıydı? Hayır değildi! Şu New York'u vuranlar Iraklı mıydılar? Hayır değildiler. Pentagon'u vuranlar Iraklı mıydılar? Hayır değillerdi. Irak'ta kimyasal kitle imha silahı var mıydı? Yoktu. Eğer, Irak'ta kimyasal silah olsaydı bile, Pakistan, Hindistan, Amerika, Fransa, İngiltere, Rusya gibi devletlerin nükleer bombaları var. Bu devletler işgal edilmiş olmalı mı? Hadi o zaman tüm bu kitle imha silahı olan devletleri yıkalım.
Gelen yabancı güç beraberinde o ülkeyi işgal eder ve o ülkenin liderini asar. Ve biz de köşemizde oturup gülmekteyiz.
Belki sizden biri, bir sonraki asılan olacak? Amerika, Saddam ile aynı safta Humeyni'ye karşı savaştı. Saddam onların arkadaşıydı! Dick Cheney, Saddam'ın bir arkadaşıydı. Rumsfeld Savunma Bakanı iken Irak yıkıldı. Rumsfeld, Saddam'ın arkadaşıydı. En sonunda Saddam'ı sattı ve astı…"
Hem Erdoğan'ın, hem de Kaddafi'nin uyarısına herkesin kulak asması, yaşananlardan da ders alması şart. Özellikle de ABD'nin "ölümcül" dostluğundan medet umanların...