Suriye'de YPG/ PKK terör örgütleri ve Afrin konusunda yaşanan krizden sonra kafalardaki soru işareti şu:

"Amerika, sınır gücünden vaz geçer mi?"

Yapılan açıklamalar, laf kalabalıkları, kafaları karıştıran çelişkili açıklamalar Amerika'nın PYD/ PKK terör örgütü ile ilişkilerini sonlandırmaya niyetli olmadığını gösteriyor. Daha açık ifade ile Amerika tarafından ortaya atılan laf kalabalığı tamamen zaman kazanma üzerine kurulu.

Daha önce de Amerika, birçok konuda Türkiye'ye söz verdi, hiçbir sözünü tutmadı. İnandırıcılığını yitirdi. Son yapılan açıklamaları da nitekim kafalardaki soru işaretlerinin ortadan kalkmasını gidermedi.

Gelinen noktada, Amerika'nın samimi olması için atması gereken adımlar vardır:

1.- YPG/ PKK'ya verilen silahlar tamamen toplanmalıdır.

2.- Amerika, müttefiklik ve dostluk çerçevesi içinde terör örgütleri ile olan ilişkilerini de sonlandıracak adımları atmalıdır.

Türk tarafı da bu konuda Amerika'nın adım atmasını bekliyor. İlişkilerin eskiye dönmesi için samimi ve dürüst hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Şimdi yukarıda sorduğumuz soruya yanıt arayalım:

Yaşanan krizlere rağmen Amerika, halen bölgedeki terör örgütleri ile işbirliğini sürdüreceğini açıkladı. Gerekçe olarak da "DEAŞ ile mücadelede bizim kara gücümüzü oluşturuyorlar" denildi.

Bunun açıklaması, Amerika'nın sınır gücünü oluşturma çabasından vaz geçmeyeceğidir.

Daha açık ifade ile müttefikimiz, terör örgütleri PYD/ PKK'yı Türkiye'yi tercih etmiş olmasıdır.

Yapılan açıklamalardaki laf kalabalıkları, çelişkiler ve tehdit dolu sözler bunun ifadesi olarak da değerlendirilebilir.

Pentegon zaten bazı konuları açıklamaktan çekinmiyor, buyurun:

 "- ABD, Suriye'deki yerel güçleri eğitmeyi sürdürüyor. Bu eğitim, yerlerinden edilmiş insanların dönüşünü sağlamak üzere tasarlandı. DEAŞ'ın yeniden ortaya çıkmaması önemli. Bu program, yeni bir ordu ya da geleneksel bir sınır gücü değil.

- Bu program güvenlik güçleri DEAŞ savaşçılarının Suriye'den kaçmasını ve kurtarılmış bölgelerdeki güvenliği tehdit etmelerini engellemek üzere Suriye'nin içine odaklıdır."

Pentagon, bu açıklamayla Suriye'de Kürt (YPG) ve Arap unsurlarından oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çalışmaya devam edeceğini, hatta SDG unsurlarını eğiteceğini saklamıyor. Yalnızca, bunun "yeni bir ordu" ya da "sınır gücü" olarak nitelendirilemeyeceğini söylüyor.

Sözü fazla uzatmayalım:

Amerika, bölgede kalıcı olacağının, terör örgütleri ile olan ilişkilerinin süreceği mesajlarını da veriyor. Sorun sadece Türkiye değil, ana hedef İran'ın önünü kesmek olarak da değerlendireilebilir.

Yukarıda sorulan sorunun yanıtı aşağı-yukarı ortaya çıkmış oluyor.

İnce nokta ise şu:

Amerika, tansiyonu düşürmek, Türkiye'yi de kaybetmek ya da doğrudan karşısına almak istemiyor. Yumuşak açıklamalarla gaz almaya çalışıyor. İnandırıcı oluyor mu? Hayır.

Türkiye ile Amerika arasındaki kriz, her iki ülkeye de büyük zarar verir. Rusya, bu krizde öyle sanıyoruz ki avuçlarını ovuşturuyordur.

Çünkü bölgede Amerika ile Rusya arasında da açıktan olmasa bile, gizliden büyük bir çıkar mücadelesi vardır. İki müttefikin aralarının açılması ve çatışma noktasına gelmesi Rusya'nın işine gelmez mi? Buna İran'ı da katabiliriz.

Sonuç olarak ABD'nin SDG ile Suriye'de işbirliğine devam edeceğini açıklaması, SDG'nin omurgasını PKK'nın uzantısı YPG'nin oluşturduğu dikkate alındığında, Ankara ile Washington arasındaki sıkıntının daha uzun süre devam edeceğini göstermektedir.