Amasya Su Medeniyeti Tarihçesi

Amasya kentinde onlarca uygarlığın kurulmasında en önemli etkenin suyun oluşturduğunu ve bu medeniyetlerin oluşmasında Yeşilırmak’ın direk etkisinin var olduğu bilinmektedir. Amasya 7500 yıllık tarihi geçmişi içerisinde barındırdığı uygarlıklardan biride Helenistik Çağda Pers kültürün bir uzantısı olan Pont dönemidir. Akropol olan Amasya Kalesi’nin başkent yapılmasıyla birlikte sur duvarları içersindeki şehir güneye, Yeşilırmak’ın karşı kıyısına doğru gelişmiştir. M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında (302-1) şehrin başkent olmasıyla birlikte akropolün karşı kıyısında yeni bir şehir inşa edilmeye başlanır. İlk zamanlarda Krallığın topraklarının geliştirerek büyümesiyle birlikte, ticaretin gelişmesiyle başkent Amasya’da gelişip büyümüştür. M.Ö. 1.yüzyılın sonlarına doğru gelindiğinde muhtemelen şehrin su ihtiyacı artmış ve bu artan su ihtiyacına karşı çeşitli tedbirler düşünülmüş olmalıdır.

Günümüzde içmeye suyu olarak kullanılamayan Yeşilırmak, binlerce yıl önce şehirde açılan su kuyularını besliyor olmalıydı. Çünkü birinci yüzyıla kadar kenttin güney kesimine yapılmış herhangi antik döneme ait su yapısı günümüze kadar tespit edilmemiştir.

M.Ö. 64 yılında Amasya’da doğan antik çağ coğrafyacısı Strabon, kendi kentinden, kaleden ve kral mezarlarından bahsetmiş, fakat şehrin su ihtiyacını karşılayan ve su getiren taşa oyulmuş su kanallarından hiç bahsetmemiştir. Bu da bize gösteriyor ki su kanalları muhtemelen bu tarihlerden sonra inşa edilmiş olmalıdır. M.Ö. 63 yılı Pontus Krallığının sona erdiği yıl olmuştur.

Pontus ile Roma arasında M.Ö. 86 yılından başlayan ve 63 yılına kadar devam eden tarihte kırk yıl savaşları olarak bilenen Mithridates Savaşları yapılmıştır. Su kanallarının bu yıllar arasında yapılması mümkün değildir. M.Ö. 63 yıllarından sonra Amasya Eyaleti önemini yitirmiş, Roma’ya tabi krallar tarafından yönetilen bir şehir olmuştur. M.S. 7 yılına kadar yerel krallar ve prensler tarafından yönetilen şehre Romalılar fiilen yönetmeye başlamışlardır. Roma döneminin 40 yıl savaşlarında özellikle Roma generalleri (71 yılında) Lukullus ve (69 yılındaki) Pompei’in şehri kuşatarak yıkmaları tahribatın büyüklüğünü göstermektedir.

Akropolün güney yakasındaki kentin arkeolojik yapısına bakıldığında, Yeşilırmak üzerine kurulan köprülerin günümüze kadar ulaşabileni hem mimarisi hem de nehir kotuna göre de en düşük kotta yer alması nedeniyle Roma Dönemine ait  Alçak Köprü’dür. Diğer köprülerin Amasya’nın orta çağ dönemine Danişmentli, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait olduğunu görüyoruz.

Roma İmparatorluğuna bağlı bir eyalet olan Amascia Kenti’nde tüm eyaletlerde olduğu gibi İmparator Hadrian 117-138 yılları arasında imar faaliyetlerinde bulunulmuştur. Bu imarlaşma esnasında da Amasya Kenti yeniden inşa edilmiştir. Kanalların kapalı olarak yer altından dehliz şeklindeki yapım tekniği Ferhat Su Kanalı’nın Roma Döneminde M.S.1-2. yüzyıllar arasında inşa edildiğini, M.S. 3’üncü yüzyılda ise Romalılar tarafından yeniden onarıldığını göstermektedir.

Yani Amasya şehir merkezinin Yeşilırmak Nehri sağ sahilinde bulunan kalıntılarından özellikle Roma Dönemi 2.-3’üncü yüzyıllarda yoğun bir şekilde iskana tabi olduğu anlaşılmaktadır. Roma dönemi akropolü ile iki kıyıdaki şehri birine bağlayan köprülerin bulunduğu zamanda şehir nüfusunun çok kalabalık, agorası, stadyumu, boulesi ( meclisi), diğer tüm antik kentlerde olan yapılarıyla klasik kent dokusuna ve statüsüne sahip olduğu görülmektedir.

Devamı yarın…