Alt işverenlikte kavram karmaşası: Doğru Yapılandırma Neden Hayati?

Abone Ol

Bir alt işverenlik ilişkisi inşa etmek sadece bir işin devredilmesi anlamına gelmez, aynı zamanda mevzuata uyum, çalışma barışı, denetlenebilirlik ve sürdürülebilirlik açısından kritik bir yapılandırma sürecini ifade eder. Bu yazıda, alt işverenlik ilişkisini doğru kurmanın neden hayati olduğunu ve yanlış yapılandırmanın doğurabileceği riskleri ele alacağız.

Yaygın Yanılgı

Uygulama sahasında görüyoruz ki birçok özel sektör firması, alt işverenlik ilişkisinin getirdiği müteselsil sorumluluk yükünden kaçınmak için, aslında “alt işverenlik” ilişkisi bağlamında olan işleri, “taşeronluk veya yüklenicilik” gibi göstermeye çalışıyor. Bu durum ise sözleşmelerini kendi elleriyle muvazaalı hale getirmelerine, yani tabiri caiz ise “kaş yaparken göz çıkarmalarına” neden oluyor. Çünkü bu yaklaşım:

  • Hukuki açıdan muvazaa riski doğurur.
  • Sözleşmelerin butlan hükmü ile geçersiz sayılmasına yol açabilir.
  • Asıl işvereni, alt işverenin tüm yükümlülüklerinden sorumlu hale getirir.

Riskler Neler?

Muvazaanın tespiti genellikle tarafların hangi amaçla muvazaalı sözleşme imzaladıkları tespitini de içerir. Sendikal gelişimi engellemek veya çalışanların (kıdem, ihbar, yıllık izin gibi) biriken haklarını engellemek gibi birçok neden muvazaaya sebebiyet verebilir. Tespit edilen bu nedene bağlı olarak değişebilmekle birlikte, muvazaa ve sözleşmenin butlanı durumunda karşılaşılacak ana yaptırımlar; “idari para cezaları ve alt işveren çalışanlarının ilk işe giriş tarihlerinden itibaren asıl işverenin işçisi sayılmasıdır.” Bu durum ise birçok yükümlülüğün alt işverenden asıl işverene devri anlamına gelir.

Muvazaa sadece hukuki değil, aynı zamanda itibar, verimlilik ve çalışan bağlılığı açısından da ciddi zararlara neden olarak çalışma barışını ve sürdürülebilirliği bozabilir.

Doğru Yapılandırma Neden Kritik?

Sağlıklı bir alt işverenlik ilişkisi inşa etmek; mevzuata tam uyum sağlanması, denetimlerde sorun yaşanmaması, işin sürdürülebilirliği ile hesap verilebilirliğinin sağlanması, verimliliğin artması ve ikame hizmetlere erişimin kolaylaşması gibi sayısız faydalar sağlar. Bu tarz sağlıklı bir yapılandırma, firmanın uzun vadeli stratejisini doğrudan etkileyecektir.

Önerim; yanıltıcı sözleşmelerle tehditlere kapı aralamak yerine, doğru yapılandırmayla sürdürülebilir verim elde etmeyi hedeflemektir. Alt işverenlik, doğru kurulduğunda sadece bir hukuki ilişki değil, aynı zamanda bir stratejik yönetim aracı haline gelir.