Çok eski yıllarda, hukuk, hâkim ve savcıları da olan bir şehir devleti, halkın seçtiği bir Kral tarafından yönetilmekteymiş… Halkın Kraldan istediği tek şey ADALET imiş…

Halkın birbiriyle haberleşmesi can sesleriyle olurmuş…

Törelerine göre, vatandaş öldüğünde şehir merkezindeki büyük çan bir defa çalarmış.
Eşraftan biri ölürse çan iki defa çalar ve yankılanırmış...
Büyük bir devlet adamı öldüğünde ise çan üç kez çalar uzun süre yankılanırmış.
Ölen Kral ise çan dört kez ard arda uzun uzun yankılanarak çalarmış...

Günün birinde şehirde bir olay olmuş mahkemeye intikal etmiş…

Sanık olarak mahkemenin huzuruna getirilen kişi gerçekte masummuş ve şehirde yaşayanların hemen hepsi bunu bilmekteymiş.

Yargılamanın formalite olduğu ve beraat kararı verilmesi beklenirken sanığa para cezasına verilmiş..
Mahkeme bitmiş. Dinleyiciler dağılmış ama kafalarda bir kaygı oluşmuş..
Tam o sırada çan çalmaya başlamış..

Ancak, törede görülmemiş bir şekilde çalıyormuş… Tam yedi defa yeri göğü inleterek çalınmış çan…

Halk merak ve endişe içinde çanın bulunduğu meydana koşmuş… Bir de bakmışlar ki çanı haksız yere mahkûm edilen adam çalıyormuş...
Merak içinde sormuşlar: ne demek yedi defa çanın çalması? kraldan büyük birisi mi öldü?..
Cevap çok çarpıcı ve de çok anlamlıymış...
-Evet kraldan çok daha büyük olan ADALET öldü…

Her yerde, her çağda Adaletin yaşaması dileği ile..